Röportaj: Dursun ERKILIÇ

Ankara, tarihi ve kültürüyle Türkiye’nin kalbidir. Ancak, bu kalbi atmaya devam ettiren, şehrin geçmişini titizlikle geleceğe taşıyan insanlar var. Dericizade Faruk Küçük de onlardan biri. Dericilik mesleğinden emekli olduktan sonra, kendini Ankara’nın tarihi dokusunu korumaya ve paylaşmaya adamış bir isim. Faruk Küçük’ün Türk Tarih Kurumu’na ve Anadolu Ajansı’na bağışladığı koleksiyon, akademisyenler ve araştırmacılar için paha biçilmez bir kaynak. Onunla yaptığımız röportajda hem mesleki hikayesini hem de Ankara’ya olan tutkusunu elipshaber.com’a anlattı.

Amasya'da yangın çıkan ev kullanılamaz hale geldi Amasya'da yangın çıkan ev kullanılamaz hale geldi

- Faruk Bey, Hayıtınızdan biraz bahseder misiniz? Dericizade ismi nereden geliyor?

- 1947 Haymana doğumluyum. Babam Bahri Küçük, 1940’larda Haymana’da dericiliğe başladı. Daha sonra Ankara’nın merkezine taşındık ve ailemizin işini büyüttük. Babamdan devraldığımız bu mesleği, 1975’te bir aile şirketi kurarak daha da geliştirdik. İzmir, İstanbul gibi büyük şehirlerde mağazalar açtık. ‘Dericizade’ unvanı ise bu uzun yılların emeğinden doğan bir marka haline geldi. 

- Dericilik mesleğinden nasıl ayrıldınız ve koleksiyonculuğa nasıl yöneldiniz?

- 50 yıl boyunca deri işindeydim. 1997’de işlerimi çocuklarıma devrettim. O tarihten itibaren Ankara temalı kitaplar, belgeler ve fotoğraflar toplamaya başladım. İlk olarak sahaflardan başladım; Atatürk ve Ankara ile ilgili ne bulduysam aldım. Şimdi koleksiyonumda 12 bin 500’den fazla fotoğraf, 2 bin 500 kitap ve belge var. 

- Ankara’ya olan bu sevdanız nasıl başladı?

- Bu şehir bana çok şey verdi. Ankara’nın ekmeğini yedim, suyunu içtim. Ankara’ya bir vefa borcum olduğunu hissediyorum. Koleksiyonumun amacı da bu: Ankara’nın dününü bugüne, bugünü de yarına taşımak. 

- Koleksiyonunuzu Türk Tarih Kurumu’na bağışladınız. Bu karar nasıl alındı?

- Bir profesör arkadaşımın tavsiyesiyle Türk Tarih Kurumu ile iletişim kurdum. Onlara, Ankara ve Atatürk temalı koleksiyonumu bağışladım. Koleksiyonumun maddi değerini söyleyebilirim, ancak manevi değeri paha biçilemez. Özellikle Atatürk’ün TBMM açılışında dua ettiği fotoğraf, koleksiyonumun en değerli parçasıdır. 

- Bu kadar geniş bir arşiv oluşturmak zor olmadı mı?

- Tabii ki kolay olmadı. Bazen müzayedelere katıldım, bazen koleksiyoncularla temas kurdum. En önemlisi, hiçbir şeyi saklamadım. Koleksiyonumdan faydalanmak isteyenlere her zaman kapım açık oldu. 

- Ankaragücü ve Gençlerbirliği gibi kulüplerle olan bağınız dikkat çekiyor. Sporla ilişkiniz nasıl?

- Ankaragücü’nün Süper Lig’e çıkışı beni çok mutlu etti. Aynı şekilde Gençlerbirliği’nin efsane başkanı İlhan Cavcav’ı sıkça anarım. Spor, şehrin kültürünün bir parçasıdır ve bu mirasa sahip çıkmak gerek. 

- Son olarak, dericilik ve Ahilik üzerine bir mesajınız var mı?

- Ahilik bizim özümüzdür. Ticaret, dürüstlük ve paylaşım üzerine kuruludur. Dericilikte öğrendiğim bu değerlere hayatım boyunca sadık kaldım. Ankara’yı da Ahilik ilkeleriyle korumak ve geliştirmek gerekiyor. 

Muhabir: Dursun Erkılıç