Özel Haber: Büşra Sağlam

Kahramanmaraş’ta 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen ve 11 ili etkileyen (Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Diyarbakır, Adana, Kilis ve Elazığ) 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerin ardından depremzedelerin KYK yurtlarına yerleştirilmesi kararlaştırıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, deprem nedeniyle üniversitelerin 2022-2023 akademik yılı bahar döneminin online eğitim uygulamasına geçileceğini açıkladı. Deprem bölgelerindeki üniversite öğrencileri için, üniversite senatoları ve YÖK tarafından gerekli barınma, beslenme ve sağlıklı koşulların oluşturulmadığını vurgulayan Eğitim- Sen Genel Yükseköğretim Sekreteri Sinan Muşlu, “Hem öğrencilerin barınma ve beslenme sorunları hem de evini kaybetmiş veya ağır hasarlı akademik ve idari teknik kadro için yeterli hazırlıklar yapılmadı” ifadelerini kullandı.

2022-2023 akademik yılının başlamasına sayılı günler kala ELİPS Haber’e açıklamalarda bulunan Muşlu, deprem bölgesindeki üniversitelerin eğitime hazırlıklı olup olmadığını, eğitimin uzaktan mı yoksa yüz yüze mi yapılacağını ve deprem bölgesinde üniversiteye başlayacak öğrencilerin barınma, sağlık ve gıda sorunlarının nasıl giderileceğine yanıt verdi.  

“Deprem bölgesinde yaşanacak bir ortam oluşturulmadı”

Deprem bölgesindeki üniversiteler şu an ne durumda?

Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Adıyaman gibi bölgeler depremi en ağır yaşayan iller arasında. Diğer depremden etkilenen bölgelerde aşırı bir yıkım yok ama yine de depremin acısını hissettiler. Bu bölgelerde birçok noktada sorunlar var özellikle eğitimi örnek verebiliriz. Üniversite sorunları bambaşka bir boyuttadır. Örneğin Hatay, Kahramanmaraş, Malatya ve Adıyaman illerinde öğrencilerin yurt ve barınma sorunu, akademik ve idari teknik kadronun barınma sorunları konusunda kampüslere konteyner yerleştirildi. Lakin bu konteynerlerin içi boş, gerekli düzenlemeler henüz yapılmamış. Yani orada yaşanacak bir pozisyon oluşturulmamıştır.

“YÖK, gerekli strateji, planlama ve bütçe politikası noktasında yoksundur”

6 Şubat depremi ile birlikte 11 kentte meydana gelen yıkımdan üniversitelerde etkilendi, bu 11 kentin üniversiteleri yeni eğitim dönemine hazırlıklı mı? 

Bu bölgelerdeki bazı üniversitelerde yıkım kararı veriliyor. Örneğin; İnönü Üniversitesinde 5 fakültenin yıkım kararı var. Bu fakültedeki öğrencilerin ve akademik kadro ile idari teknik kadroların diğer fakülte binalarını ortak kullanarak çözüm üretilmeye çalışılıyor. Fakat bu konuda da üniversite senatoları tarafından netlik kazanmış değil. Başka bir örnek verirsek, Kahramanmaraş öğrenci yurtların da halen AFAD görevlileri kalıyor. Öğrencilerin barınması için konteyner ne kadar yetecek? Pek mümkün gözükmüyor. Yine bu bölgelerde yurtları sağlam olan yerler var. Mesela İnönü Üniversitesinin yurtları sağlam ama öğrencilerin tamamını kapsayacak bir kapasitesi yok. Geçmişte öğrencilerin bu şehirlerde ev tutması yoğunluktaydı. Lakin şu an şehirde ev tutma, öğrencilerin barınma imkanını sağlama koşulları çok çok zayıf. Çünkü bu şehirlerde yıkım oldukça fazla. Bu noktada öğrencilerin şehir içerisinde ev tutup barınma gibi bir olanağı yok. Kaldı ki o şehir halkının bile barınması zor. Bir de şu sıralar Malatya’da artarda depremler küçük şiddetle de olsa devam ediyor. Bu ağır hasarlı binaların ve orta hasarlı binaların daha da güvenilmez hale gelmesi anlamına geliyor.

Deprem illerinin ağır yaşandığı illerde üniversitelerin açılışı bir problem. Depremin yaşandığı 6 Şubat’tan bu yana 6 aylık bir süre zarfında üniversite senatoları, eğitimi online mı, hibrit mi ve yüz yüze mi yürütecek bu konuda net bir karara ulaşamadılar. Bu durum YÖK’ün üniversite yönetimleri konusunda gerekli strateji, planlama ve bütçe politikası noktasında yoksun olduğunu yani gerekli hazırlıkları yapmadığını gösteriyor. 

“Deprem bölgesindeki üniversiteler online eğitimle devam edebilir

Hem öğrencilerin barınma ve beslenme sorunları hem de evini kaybetmiş veya ağır hasarlı akademik ve idari teknik kadro için yeterli hazırlıkların yapılmadığını söyleyebiliriz. YÖK, işin kolayına kaçarak bir kararla eğitim online olarak yürütülecektir ya da bazı fakülteleri yüz yüze ama ağırlıklı olarak online şeklinde gibi bir yaklaşım yürütme söz konusudur. Aldığımız bilgilerde onu gösteriyor ki o üniversitelerin bu karara doğru yönelebilirler.

Deprem bölgesine ait üniversiteler için elinizde bir çalışma var mı?

Tüm deprem bölgelerini kapsayan bir çalışma yok ama deprem bölgelerindeki eğitim öğretim hayatına ilişkin 2-3 Eylül takviminde Diyarbakır’a bir Çalıştay getireceğiz. Üniversite öğrencileri için faydalı olacağını düşünüyoruz. Elbette bu illerimizden katılan katılımcılar ve akademik kadroların katılımıyla hem deprem illeri hem de üniversitelerde ve Milli Eğitim alanında eğitim-öğretimin durumu nedir, ne aşamadadır? Bütün bunlar bir değerlendirmeye tabii tutulacak. Daha önce bu bölgelere çok yoğun bir yardım kampanyası organize ettik. Çadırlar kurduk, halkla iç içe olduk. Depremin üzerinden 6 ay geçti bu aylarda bir hazırlığın yapılması gerekirdi.

Geçmişte biz bu konuda değerlendirme yaptığımızda yüz yüze eğitimin yanında online eğitimden bahsedilmesi mümkün değildi. Online olarak yapılan çalışmayı biz öğretim olarak görüyoruz. Eğitim dediğiniz şey birebir yüz yüze sosyal temas kurarak gerçekleştirilir. Deprem bölgelerindeki üniversite öğrencilerin eğitim öğretim hayatı aksamaması için geçici olarak başka bir üniversiteye geçiş yapmaları ya da başka üniversiteye nakil yapmaları gibi bir durum söz konusudur.

Geçici olarak o bölgelerde o üniversitelerde kendilerine ayrılacak binalarda yüz yüze eğitime devam edecekleri ile ilgili önerilerimiz mevcut. Fakat bu konuda maalesef ne YÖK’ün ne de üniversite yönetimlerin demokratik anlamda çalışma yürüten eğitim sendikalarıyla bir görüş alışverişleri bulundukları gözlemleyemiyoruz. Hem bu konu hakkında hem de üniversitelerin daha değişik sorunlarına dair YÖK’ten istediğimiz randevulara geri dönüş yapılmıyor. Bizim bu konuda 2-3 Eylül tarihlerinde diğer deprem bölgelerdeki arkadaşlarımızın da katılacağı ve akademik kadrolarında dahil olacağı bir çalıştay gerçekleştireceğiz. Bunun hem kamuoyuyla paylaşılması hem de üniversite öğrencileriyle paylaşılmasını sağlayacağız.

“Üniversite öğrencileri ve akademik kadro kendi başların çaresine bakmaya çalışıyorlar”

Bu durum diğer üniversiteleri etkiler mi, nasıl etkiler?

Tabi ki etkiler. Bu bölgelerdeki üniversite öğrencileri yatay geçiş yapmak veya yeniden sınava girmek gibi farklı bir arayışa girebilirler. Ayni şey akademik kadro içinde geçerlidir. Örneğin; akademik kadro istifa edip başka şehirlerdeki üniversitelere gitmeyi tercih ediyor ya da işten ayrılarak kendince çözüm buluyor. Bu durumda diğer üniversitelerin yükünü biraz artırabilir.

YÖK, bu konuda deprem bölgelerindeki üniversite, üniversite öğrencileri ne durumda ve nasıl bir planlama içerisinde? Bu konuyla alakalı, kapsamlı bir strateji ortaya koyarak kamuoyuyla paylaşsaydı üniversite öğrencileri ve halk rahat nefes alabilirdi. Yatay geçiş yapmayı mı öngörüyor ya da geçici olarak üniversite değişikliğini mi öngörüyor hiçbir bilgi yok. Bunlara ilişkin YÖK’ün kamuoyuyla paylaştığı planlama ve stratejisi olmadığı için üniversite öğrencileri ve akademik kadro kendi başların çaresine bakmaya çalışıyorlar.

Eylül ekimde açılacak olan üniversiteler başka tarihe mi ertelenecek yoksa online olarak mı devam edecek?

Bu konuda karar verici olan üniversite yönetimleri henüz karar vermediler. Aldığımız izlenim daha çok online eğitim yönünde bir gelişme olabilir. Bazı illerde hibrit eğitim gelişebilir. Eylülde okulların açılması söz konusu ama dediğimiz gibi henüz bu noktada net bir karar alınmış değil. Ne akademik kadro ne üniversite öğrencilerine beslenme ve sağlıklı koşullar içerisinde eğitim öğretim görme koşulları maalesef oluşturulmuş değil.

Editör: Kadir Gürhan