DEM Parti Grup Başkanvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit Meclis'te düzenlediği basın toplantısında konuştu.

İstanbul'da meydana gelen depremlerin ve artçı sarsıntıların bir kez daha Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu hatırlattığını aktaran Koçyiğit, "İstanbul, Türkiye'nin en büyük kenti, dünya metropollerinden birisi. İstanbul'da yaşanacak bir depremin bütün ülkeyi mahvedeceğini, bütün dünyayı etkileyeceğini aslında sanırım herkes biliyor ama buna dair hiçbir adım atılmıyor." diye konuştu.

Olası depremlere karşı hızlı bir şekilde adım atılmasının önemine değinen Koçyiğit, şunları söyledi:

"Akla, bilime dayalı ve toplumun ihtiyaçlarına göre hızlı bir planlama yapmaya ihtiyaç olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Özellikle de bu kentleri yeniden kurmalıyız. İstanbul başta olmak üzere, çarpık yapılaşmanın bulunduğu, yapı stokunun sorunlu olduğu ve depreme dayanıklı olmadığı bütün bu kentlerde yerinde ve halkın ihtiyaçlarını gözetecek şekilde depreme uygun yeni bir kent inşasına hızla girişmek gerekiyor. Çünkü mesele sadece bina yapmak değil. Mesele toplumu, hayatı, yaşamı koruma meselesi. Herkesin refah, huzur ve yaşamını kaygı duymadan yaşayacağı kentlere ihtiyacı var."

Bilimsel verileri esas alan afet risk haritalarının hızla güncellenmesi gerektiğini belirten Koçyiğit, "Açık ve güvenli toplanma alanları derhal artırılmalı, kamuya ait alanlar halkın kullanımına açılmalıdır. Toplanan deprem vergileri şeffaf bir şekilde depreme hazırlık için kullanılmalıdır. Yerinde, adil, toplumu gözeten dönüşüm politikaları acil bir şekilde hayata geçirilmeli ve zorla yerinden edilme anlayışına son verilmelidir. Tüm riskli kamu binaları hızla güçlendirilmelidir. Okullar, hastaneler öncelikli olarak ele alınmalıdır." ifadelerini kullandı.

Koçyiğit, depreme hazırlık konusunda TBMM'nin de sorumluluk alması gerektiğini ifade ederek, "Meclis, gerçek anlamda görevi üstlenmeli, topluma, halka karşı sorumluluğunu yerine getirilmeli ve olaya el koymalıdır. Toplumu, bütün bu felaketten koruyabilecek, bunu bize kader gibi anlatacak anlayışları dışlayarak bilimsel, akılcı yöntemlerle süreci yönetmelidir." dedi.

1 Mayıs'ın 150 yıldır dünyanın birçok yerinde "emek, dayanışma ve mücadele günü" olarak kutlandığını anımsatan Koçyiğit, günün Türkiye'de de çok önemli bir tarihsel karşılığı olduğunu belirterek, "Ne yazık ki acılarla, bedellerle bugüne getirilmiş emeğin, işçinin bayramından bahsediyoruz. Bu vesileyle 1 Mayıs 1977'de Taksim'de saldırı sonucunda yaşamını yitiren 34 işçiyi andığımı, onların anılarının işçilerin mücadelesinde yaşadığını ifade etmek isterim." diye konuştu.

Koçyiğit, Taksim Meydanı'nın 1 Mayıs kutlamalarına kapatılmasını kabul etmediklerini de ifade etti.

İmamoğlu’ndan yargı çağrısı: Çıkış adaletle mümkün İmamoğlu’ndan yargı çağrısı: Çıkış adaletle mümkün

Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Koçyiğit, terör örgütü PKK'nın silah bırakması ve kendini feshetmesine yönelik çağrı sonrası takvime ilişkin soru üzerine, "Hızlı olması konusunda herkesin ortak bir beklentisi var. Bizim de böyle bir beklentimiz, temennimiz olduğunu ifade etmek istiyorum." diye konuştu.

Koçyiğit, TBMM Başkanvekili Önder'in güncel sağlık durumuna yönelik soruya, "Genel durumunun iyiye gittiğine dair elimizde bir veri yok. Bugün hastanenin yaptığı resmi açıklama da bunu teyit eder noktada. Biz, hala umudumuzu koruyoruz. Sırrı başkanın yeniden iyileşeceğini, aramıza döneceğini görmek istiyoruz. Bu beklentimiz var, dualarımız onunla beraber." yanıtını verdi.

Kaynak: AA