Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Çocuk Komisyonu Eşsözcüsü İhsan Seylan, 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği Günü'ne ilişkin partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Seylan, çalıştığı işyerinde asansöre sıkışarak ölen 11 yaşındaki Ahmet Direk Turan Haskiro ve Ankara Şereflikoçhisar’da ölen mevsimlik tarım işçisi iki çocuğun ailelerine başsağlığı diledi, iki olayın sorumluların yargılanması gerektiğini kaydetti.
“Çocuklar sermayenin kar hırsıyla yaşamlarını yitiriyor”
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) 12 Haziran 2002'de ilan ettiği "12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü"nün 22'nci yılını geride bıraktığını hatırlatan Seylan, dünyada ve Türkiye'de işçileştirilen çocuk sayısında belirli dönemlerde azalma olsa da bu sayının arttığını dile getirdi. Bu soruna karşı etkili tedbir, çözüm adına herhangi bir ilerlemenin olmadığını belirten Seylan, "Bugün devletler ve ulus üstü sermaye grupları, göstermelik açıklamalarla işçileştirilen çocuklar için mücadele ettiklerini ilan etseler de hakikat bunun tam tersi durumdadır. Afrika’dan Asya Pasifik’e, Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya milyonlarca çocuk başta tarım olmak üzere hizmet ve sanayi sektörlerinde sömürülmekte, sermayenin kar hırsı sonucunda yaşamlarını yitirmektedir" ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de her beş çocuktan biri işçileştirilmiş”
ILO verilerine göre dünyada 160 milyondan fazla çocuk işçi olduğunu vurgulayan Seylan, Türkiye’de de çocuk işçi sayısının her geçen yıl arttığını kaydetti. Türkiye'deki çocuk işçiliğinin verilerinin TÜİK üzerinden paylaşıldığına işaret eden Seylan, şunları söyledi:
"Güvenilirliği ziyadesiyle şüpheli olan TÜİK’in verilerinde dahi çocuk işçi sayısının 850 binden fazla olduğu görülmektedir. Bu sayı, sendikaların verilerine bakıldığı takdirde ise 2 milyonu, yaz aylarında 4 milyonu, geçmektedir. Yani Türkiye’de her 5 çocuktan biri, oğlan çocuklarının ise 3’ünden birisi işçileştirilmiş durumdadır. Bu veriler yalnızca 15-17 yaş arasındaki çocukları kapsarken, 15 yaş altında çalışmak zorunda bırakılan çocuklara dair ise kamu otoriteleri tarafından 2020’den beri herhangi bir veri paylaşımı yapılmamaktadır. Ayrıca bu verilere mültecileştirilmiş çocuklar dahil değildir."
“Çocuk işçiliğinin sebebi kapitalizm”
Çocukların işçileştirilmesinin esas sebebinin kapitalizm olduğunu belirten Seylan, şöyle devam etti:
“Çocukların istismara, yaşam hakkı ihlaline, yoğun emek sömürüsüne maruz bırakıldıkları günümüz koşulları; kapitalist, erkek egemen, ırkçı sistemin bir tezahürüdür, tüm bu sonuçlar bunların tezahürüdür. Türkiye’de işçileştirilen çocuklar, üretimi ayakta tutan bir olgu olarak varlığını korumaktadır. Türkiye’nin en güvencesiz, korunmasız, sömürülen ve şiddete uğrayan kesimi, çalışmak zorunda bırakılan çocuklardan oluşurken ‘çocuk işçilik’ sorunu yokmuş gibi bu alan, görünmez kılınmaktadır. Sermaye dostu muktedirler tarafından sanki etkili bir mücadele yürütülüyormuş illüzyonu yaratılmak istense de gerçek böyle değildir. Oy kullanma yaşı 18 iken çalışma yaşının 15 olduğu bir yerde çocukların işçileştirilmesi, bu sorunu ortaya koymaktadır."
“Her 6 günde 1 çalışan çocuk hayatını kaybediyor”
İktidarın politikalarının çocukların tehlikeli işlerde, kayıt dışı ve güvencesiz koşullarda çalıştırılmasına zemin oluşturduğunu ifade eden Seylan, şu ifadeleri kullandı:
“Bunların bir sonucu olarak ise iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocuk sayısı her geçen gün artmaktadır. Çocukların iş yerlerinde yaşamını yitirmesinin bir diğer sebebi ise AKP’nin iktidarını baki kılmak ve sermayedarların kar hırsını devam ettirmek için yaşamın başka birçok alanında da karşılaştığımız “cezasızlık politikalarıdır. Bu politikayla failler cezalandırılmamakta, yaşam hakkı ihlaline kadar varan durumlarda mağdurun zararları giderilmemekte ve en mühimi benzeri vakaların tekrarlanmaması için yapısal tedbirler alınmayarak çocuk cinayetleri görünmez kılınmaya çalışılmaktadır. Sonuç olarak İSİG’in son açıklamasında son 11 yılda en az 689 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi. AKP iktidarları döneminde bunun iki katıdır. Bu neye tekabül ediyor? Her 6 günde bir çalışan çocuk hayatını kaybetmekte, sorumlular ile ilgili herhangi bir işlem yapılmamakta. Kamu otoritesi sorumluluktan kaçmaktadır. Kamu görevlisi sonrasında da bir önlem almamaktadır."
“MESEM’lerle çocuklar sermayadarların hizmetine gönderiliyor”
Eğitimde 2012'de, 4+4+4 düzenlemesinin uygulamaya geçirilmesiyle çıraklık ve stajyerlik uygulamaları gibi düzenlemelerin yapıldığını hatırlatan Seylan, şöyle konuştu:
“AKP, bu düzenlemelerle çocukların yaşam ve eğitim hakkını hiçe sayarak eğitimden uzaklaşmasına ve işçileştirilmesine neden olmuştur. Çalışma hayatında yetişkinlerle çarpık bir şekilde eşitlenen ve sayıları yüzbinleri bulan çocukların sömürü ve istismarı bu sayede artmıştır. 2 milyona yakın öğrencinin bulunduğu MESEM’lerde çocuklar, 'Bir gün okulda dört gün işyerinde eğitim alma' adı altında sermayedarların bir ‘memleket meselesi’ olarak gördükleri meslek liseleri vasıtasıyla yoğun emek sömürüsüne maruz bırakılmaktadır. Devlet bunu yasallaştırıyor, çocukları güvencesiz bırakarak sermayedarların hizmetine gönderiyor."
Atılması gereken adımlar
Seylan son olarak, “Bizler çocukların işçileştirilmediği, toplumsal üretim ilişkilerine sermayenin ihtiyaçları için değil; eşit ve toplumsal özneler olarak özgürleşmek için dahil olmalarını destekleyeceğiz” diyerek çocuk işçiliğine karşı atılması gereken adımları şu şekilde sıraladı:
“*Çocukları ucuz işgücü olarak gören ve bunun altyapısını oluşturan eğitim politikalarına son verilmelidir.
*Çocuk yoksulluğuna ve çocukların işçileştirilmesi ile ilgili bilimsel ve güvenilir düzenli veriler kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
*Çocuk çalıştıran kişi ve kurumlara göz yumulmamalı, caydırıcı cezalar verilmelidir.
*Yasadışı çocuk çalıştırmayı önlemeye yönelik tedbirler alınmalı, denetimler etkin ve sıkı bir şekilde yapılmalı, ilgili mevzuatlar yürürlüğe koyulmalıdır.
*Tüm çocuklar ücretsiz ve detaylı sağlık taramasından geçirilmelidir. Yeterli, sağlıklı ve dengeli beslenme imkânı sağlanmalı, çocukların sağlık hakkı gasp edilmemelidir.
*Çocukların toplumsal özneler olarak özgürleşme mücadelesini sürdüreceğiz.”