Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından yayınladığı video ile gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. AK Parti kurmaylarının açıklamalarına cevap veren Davutoğlu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenerek, seçimlerin demokratik ortamda geçmesi için çağrı yaptı. 

Davutoğlu yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Bu yapılan açıklamaların tümü milli iradeye müdahaledir. Bazı çevreler sizin hastalığınızı da bahane ederek bir boşluğu doldurmak adına milli iradeye müdahale etme çabası içinde olabilir. Sizin öncelikle göreviniz Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak meseleye doğrudan müdahil olarak 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan seçimlerin demokratik ortamda yapılacağına dair güvence vermenizdir. Toplumu açık bir şekilde tahrik eden ve toplumun farklı kesimlerini birbirine karşı şartlandıran açıklamalara son vermenizdir. Bu sizin siyasi kariyeriniz itibariyle de en kritik andır. Ya milli iradeye saygı gösterecek ve o milli iradeye saygı göstermeyen İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı başta olmak üzere eski başbakanınızı açık şekilde uyarıp Türkiye’de 15 gün sonra gerçekleştirilecek seçimlerin adil ve objektif şartlarda yapılacağını ilan edeceksiniz ya da milli iradeye sekte vurmaya çalışan bir akıbetle karşı karşıya kalacaksınız.”

Davutoğlu ayrıca, “Bu yapılan açıklamaların tümü milli iradeye müdahaledir. Bazı çevreler sizin hastalığınızı da bahane ederek bir boşluğu doldurmak adına milli iradeye müdahale etme çabası içinde olabilir" ifadelerini kullandı.

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu yayımladığı videoda, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik bir türbe ziyareti sırasında gerçekleştirilen sözlü saldırı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sultanahmet Camii avlusundaki mesajlarının "tetikleyici bir etki yaptığına" dikkat çekti.

"Mütedeyyin kesimini tahrik etti"

Erdoğan’ın Millet İttifakı’nın göreve geldiği takdirde Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracağını öne sürmesine ilişkin Davutoğlu, “Toplumun dindar ve mütedeyyin kesimini diğer kesimi aleyhine açık bir şekilde tahrik etti” değerlendirmesini yaptı.

DSP Genel Başkanı Önder Aksakal’ın “Ülkeyi küffara teslim etmeyeceğiz” sözlerine de değinen Davutoğlu, DSP liderinin Cumhur İttifakı dışındaki lider ve partileri ağır bir kavramla itham ettiğini söyledi.

"Ellerinde bir delil varsa bunu ortaya koymalılar”

Binali Yıldırım’ın “Ülkeyi yabancı istilacılara teslim etmeyeceğiz” ifadelerini de eleştiren Gelecek Partisi lideri, “Başbakanlık yapmış birinin ve Cumhurbaşkanlığı görevinde bulunan birinin toplumun bir kesiminin açıkça böylesine tahkir etmesi, böylesine ithamda bulunması görülür şey değildir. Ellerinde bir delil varsa bunu ortaya koymalılar” dedi.

“Vazifeyi ihmal ile başlayan bir devlet suçudur"

Davutoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın "14 Mayıs'ta 2 fotoğraftan biriyle karşılaşılır. Ya şampanya patlatıp kutlayanlar olacak ya da alnını şükür için secdeye koyup Rabb'ine hamdedenler olacak" çıkışını ise “bölücülük” olarak tanımladı.

Yine Bakan Bozdağ tarafından dile getirilen “Muhalefetin arkasında terör örgütleri var” açıklamasına da sert tepki gösteren Davutoğlu, “Vazifeyi ihmal ile başlayan bir devlet suçudur. Kimin arkasında terör örgütleri varsa Adalet Bakanının görevi bunu ortaya koymak ve savcıları harekete geçirmektir” şeklinde konuştu.

"Her türlü müdahaleyi meşrulaştırma çabasıdır”

İçişleri Bakanı Soylu’nun muhalefetin 14 Mayıs seçimlerinde siyasi darbe yapacağı yönündeki sözlerine ise Davutoğlu, “İlk kez Türkiye’de bir siyasi seçimleri darbe olarak görüyor. Demokratik bir siyasetçi için, demokrasiye inanmış bir siyasetçi için yeterince büyük bir ayıptır ama aynı zamanda büyük bir tehlikedir. Eğer bir İçişleri Bakanı, bir seçimi siyasi darbe olarak görüyorsa o seçimi engellemek için her türlü tedbiri alma yetkisini de kendinde görüyor demektir. Yani bir darbeyi engelliyorum iddiasıyla seçime dönük her türlü müdahaleyi meşrulaştırma çabasıdır” ifadeleriyle yanıt verdi.

“Gittiğiniz yol yanlış"

“Buradan açık bir şekilde bütün bu açıklamaları yapanlara sesleniyorum” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Gittiğiniz yol yanlış. Verdiğiniz mesajlar yanlış ve bu verilen mesajların tümü Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesinde ifade edilen ‘Toplumun bir kesimini diğer kesimi aleyhine kin ve nefrete alenen tahrik etme suçudur. Türkiye’de gerçekten bağımsız bir yargı olsa toplumu böylesine bölen ve tahrik edici açıklamalar karşısında savcılar harekete geçerdi.”

"Bazı çevreler hastalığınızı bahane edip bir boşluğu doldurma çabası içinde olabilir"

AK Parti'ye açılan kapatma davası sonrası Erdoğan’a giderek daha önce iki kez reddettiği dışişleri bakanlığı görevini bunun demokrasiye karşı açılan bir savaş olduğu için kabul ettiğini hatırlatan Davutoğlu, daha sonraki seçim süreçleri ve darbe girişimlerinde de Erdoğan’ın yanında bu saikle durduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Milli iradeyi egemen kılmak için birlikte mücadele ettik” diye seslenen Gelecek Partisi lideri, “Bu yapılan açıklamaların tümü milli iradeye müdahaledir. Bazı çevreler sizin hastalığınızı da bahane ederek bir boşluğu doldurmak adına milli iradeye müdahale etme çabası içinde olabilir. Sizin öncelikle göreviniz Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak meseleye doğrudan müdahil olarak 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan seçimlerin demokratik ortamda yapılacağına dair güvence vermenizdir. Toplumu açık bir şekilde tahrik eden ve toplumun farklı kesimlerini birbirine karşı şartlandıran açıklamalara son vermenizdir. Bu sizin siyasi kariyeriniz itibariyle de en kritik andır. Ya milli iradeye saygı gösterecek ve o milli iradeye saygı göstermeyen İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı başta olmak üzere eski başbakanınızı açık şekilde uyarıp Türkiye’de 15 gün sonra gerçekleştirilecek seçimlerin adil ve objektif şartlarda yapılacağını ilan edeceksiniz ya da milli iradeye sekte vurmaya çalışan bir akıbetle karşı karşıya kalacaksınız” ifadelerini kullandı.

"Seçim güvenliğini tehdit edecek her türlü gelişmeye karşı gerekli tedbirleri alın”

Erdoğan’a “Hepimiz faniyiz, geride böyle büyük bir kara leke bırakmayın” uyarısında bulunan Davutoğlu, “Sizin de teşvikinizle bu tür açıklamalar yapanları uyarın ve 14 Mayıs seçim güvenliğini tehdit edecek her türlü gelişmeye karşı gerekli tedbirleri alın” dedi.

"Her türlü telkine ve tahrike karşı demokratik hukuk devletini savunmakta tereddüt etmeyin”

Seçim güvenliğinden sorumlu olan kamu görevlilerine de seslenen Davutoğlu, YSK başta olmak üzere güvenlik birimlerine, valilere, kaymakamlara, müşahitlere seslenerek “Liderler geçici demokrasi vakidir. 14 Mayıs, Türkiye’de son 75 yıllık demokrasi tarihimizin en temiz seçimi olacaksa bu sizlerin gayretiyle olacak. Bu tür açıklamaların tesiriyle ‘Türkiye’de yabancı bir istilayı engellemek’, ‘terörle iş birliği yapması muhtemel yeni bir iktidarı engellemek’ ya da ‘Diyanet İşleri’ni kapatacağı iddia edilen bir iktidarı engellemek’ adına başkalarından gelebilecek her türlü telkine karşı demokrasiyi ve devletin kurumlarını koruyun. Gün kişisel ya da parti hesapları yapma günü değil. Devletimizin gerçek beka sorunu olan demokrasiyi yaşatma mücadelesi günüdür. Sizden muhalefet lehine bir tavır alınmasını talep etmiyorum. Aksine, iktidar – muhalefet farkı gözetmeden, her bir mezrada, her bir köyde, her bir ilçede, ilde ve ülkenin her yerinde, her bir seçim sandığında seçimin objektif ve adil bir şekilde yapılmasının teminatı sizler olacaksınız. Her türlü telkine ve tahrike karşı demokratik hukuk devletini savunmakta tereddüt etmeyin” çağrısında bulundu.

"Din ve vicdan özgürlüğü mutlak olarak teminat altına alınacak"

Konuşmasının sonunda Cumhur İttifakı’na oy vermeyi düşünen vatandaşlara seslenen Davutoğlu, şunları kaydetti:

“Sizi tahrik edenler, ülkenin yabancı bir istilayla karşı karşıya olduğunu iddia edenler, dinimizin ve dini kurumlarımızın yok edileceğine dair asılsız ithamlarda bulunanların tek niyeti kendi iktidarlarını korumaktır. Asla sizin değer verdiğiniz milli ve manevi değerleri koruma derdi içinde değiller. Kendi iktidarlarını sürdürmek adına bütün bu değerleri istismar etmekten çekinmiyorlar. Size eski başbakanınız, genel başkanınız olarak sesleniyorum: hiçbir kazanımımıza zarar gelmeyecek. Din ve vicdan özgürlüğü mutlak olarak teminat altına alınacak. Demokrasi tarihimizin teröre karşı en sert ve kararlı mücadelesini vermiş başbakan olarak sesleniyorum. Ülkeyi hiçbir terör örgütüne asla teslim etmeyeceğiz. Terör örgütlerinin ülkemizdeki her türlü faaliyeti bugünkünden daha kararlı bir şekilde engellenecektir. Yabancı tesirle gelebilecek her türlü müdahaleye karşı önce biz direniriz. Başka bir devlet başkanından ‘aptal olma’ mektubu alanlar sinip köşeye çekilebilirler. New York mahkemelerinden, Washington’daki birtakım dosyalardan, Moskova’daki birtakım çevrelerden çekinenler milli egemenliğimiz konusunda taviz verebilirler ama hiçbir tehdide boyun eğmemiş bizler asla milli egemenliğimizden taviz vermeyeceğiz. Cumhur İttifakı’na oy vermeyi düşünen vatandaşlarım… 14 Mayıs akşamı siz kaybetmeyeceksiniz. Kaybedecek olanlar sizin temiz oylarınız üzerinde iktidar saltanatı, şatafatlı bir hayatı sürdürmeye devam etmek isteyenler olacak. Hiçbirinize herhangi bir hukuksuz davranış sergilenmeyecek, hiçbirinizin özgürlüğü kısıtlanmayacak.”

Editör: Halide Tonga