Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun ‘gerekirse 16’lı masa kuracağım’ sözlerine ilişkin, “16’lı masa yetmez bunu daha da artırman lazım. Masada ortakları çoğaltmak netice vermez" değerlendirmesini yaptı. Muhalefete başörtüsü için anayasa değişikliği çağrısı yapan Erdoğan, “Eğer dürüstseniz samimiyseniz yeni yasama döneminde başörtüsü meselesini anayasa ile teminat altına alalım” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM'deki AK Parti grup toplantısında yaptığı açıklamalardan satırbaşları şöyle:
“Masadaki ortakları çoğaltmak netice vermez”
“Grubumuzun bu ilk toplantısı vesilesiyle bir kez daha, tarihimizin en kritik seçimlerinden birini zaferle taçlandıran herkese, her bir dava arkadaşıma, teşkilatımızın tüm mensuplarına buradan şükranlarımı sunuyorum. 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü darbecilere karşı direnirken meydanlarda kurduğumuz ittifakımızı hamdolsun daha da güçlendirdik. Ne diyorlar? '6'lı masa.' Şimdi ne diyor? 'Gerekirse 16'lı masa.' Yetmez, bunu daha da artırman lazım. Masadaki ortakları çoğaltmak netice vermez. Bu millet irade ister, irade; bu millet eser ister, hizmet ister. Yalanla dolanla talanla bir yere varılmaz.
“Bahçeli’ye, Erbakan’a, Destici’ye, Aksakal’a, Yapıcıoğlu’na Ve Oğan’a teşekkür ediyorum”
Buradan beraber omuz omuza mücadele verdiğimiz MHP’nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye ve tüm ülkücü kardeşlerimize, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Sayın Fatih Erbakan’a ve tüm milli görüşçülere, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Sayın Mustafa Destici’ye ve alperenlere, Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Sayın Önder Aksakal’a ve arkadaşlarına, Hür Dava Partisi Genel Başkanı Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu ve arkadaşlarına en kalbi şükranlarımı sunuyorum. 28 Mayıs seçimleri öncesinde şahsımıza destek açıklaması yapan Sayın Sinan Oğan ile birlikte tavrını milli iradeden yana koyan herkese teşekkür ediyorum.
Yaptıkları onca toplantının, görüşmenin sonunda millete proje namına elle tutulur tek bir şey sunamadılar. Adına ne derlerse desinler kurdukları masa, hiçbir zaman, bizzat kendi tarifleriyle bir kumar ve pazarlık masasından öteye geçemedi. Bu masaya ben 'kumar masası' demedim. 'Noter masası' da demedim. Diyen kim? O masanın etrafındakiler. Olay bu kadar acı bu kadar basiretsiz ve neticesi de ortada. Güya parlamenter sisteme, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geri döneceklerdi ama 7 tane cumhurbaşkanı yardımcısının olduğu, sabah erken kalkanın bakanlık kaptığı, hiçbir ilkenin, ahlaki çizgisinin bulunmadığı ucube bir sistemi millete dayattılar.
“Dürüstseniz başörtüsü meselesini anayasayla teminat altına alalım”
Bay bay Kemal, bizim vatandaşımızın hayat tarzıyla yakından uzaktan alakamız yoktur. O sizin derdiniz. Siz bu ülkede milletin hayat tarzıyla hep uğraştınız ve sahtekarlık yaptınız. Yeri geldi her zaman başörtüsüne saldırdığınız halde seçim kampanyasında milleti aldatmak için aldınız yanınıza bir iki tane başörtülü kızımızı veya kadınımızı, onlara rozet taktınız. 'Bak işte biz de başörtülülerden yanayız.' dediler ama yalan, sahtekarlık yapıyorsunuz. Hadi gel. Ne dedik seçimi öncesi? Anayasa yapalım ve bu anayasada başörtüsü konusunu masaya yatıralım, bunu çıkaralım. Bak şimdi gene söylüyorum; eğer dürüstseniz, samimiyseniz yeni yasama döneminde başörtüsü meselesini anayasayla teminat altına alalım.
“Bay bay Kemal, siz LGBT'cisiniz”
Ama dürüst olmazsanız sadece grup toplantısı salonunda değil 780 bin kilometrekarelik vatan toprağında sizi milletimize bangır bangır anlatacağım. Kandil'den Pensilvanya'ya kadar terör baronlarının destek beyanlarına bir kez olsun itiraz ettiniz mi? Bay bay Kemal sana söylüyorum; ettiniz mi? Ortakların itiraz etti mi? Hiçbirisi etmedi, edemezsiniz. Niye? Dirsek temasınız var. Onlarla berabersiniz. Dürüst değilsiniz ve uçkuru kaptırmışsınız uçkuru. Küresel güç odaklarından aferin alabilmek adına toplumun bekasını tehdit eden LGBT belasını meşrulaştırmaya çalıştınız. Bay bay Kemal, siz LGBT'cisiniz. Yanınızdakiler de LGBT'ci. Ama ne AK Parti ne MHP ne Cumhur İttifakı'nın diğer üyelerinde böyle bir bela yok. Aramızdaki fark bu. Seçim kazanmak uğruna faşizmi, ırkçılığı, nefret söylemleri ve ayrımcılığı en azami şekilde kullanmaktan çekinmediniz. İnsanımızı tehdit etmekten depremzedelerimize yönelik ahlakla, vicdanla ve insanlıkla bağdaşmayan nobranlıklara kadar her yolu denediniz. Bilhassa, 14 Mayıs ile 28 Mayıs arasında yaşananlar birer kara leke olarak faillerinin alnına yapışmıştır. Siyaset sahnesinde kaldıkları sürece o leke oradan çıkmayacaktır.
“Sözde genel başkan yardımcılığı koltuğu ver”
Milletin kendilerine layık görmediği unvanları tepe tepe kullanmaktan, daha sandıkların dörtte biri dahi açılmadan zafer ilan etmeye kadar nice skandalı yüzümüz kızararak izledik. Bulduğunuz iki tane belediye başkanı; onlarla beraber bunları yapmaya gayret ettiniz. Ne oldu? Neredeler şimdi? Kayıplar. Hadi şimdi onlarla beraber yine dolaş. Ben yalnız bir adres vereyim, iki tane koltuk yanına al, koltukların birini İstanbul'a birini de Ankara'ya ver. Onlar da o koltuklarda otursunlar çünkü bunlara cumhurbaşkanlığı koltuğu veremedin hiç olmazsa sözde genel başkan yardımcılığı koltuğu ver. Bunu da yapamazlar, korkarlar, 'Altımızdan koltuk da kaçtı gitti, kaydı gitti' derler. Bütün bunları yapanlar belki utanmadı ama biz onların kendilerini düşürdüğü durumları görünce onlar adına inanın hicap duyduk.
“Birisi baba olmuş birisi oğul olmuş, bize ne ya”
Baba oğul arasındaki taht mücadelelerinin bizim açımızdan hiçbir kıymeti, harbiyesi yoktur. Birisi baba olmuş birisi oğul olmuş. Bize ne ya. Bizim nazarımızda zaten su alan geminin dümenine o gelmiş bu gitmiş hiçbir anlamı ve önemi yoktur. Asıl mesele, muhalefetin millete parmak sallamaktan vazgeçmesidir. Asıl mesele muhalefetin milli iradeyle 73 yıllık kavgasını bitirmesidir. Asıl mesele sahte gündemler yerine ülkenin sorunlarına odaklanmasıdır. AK Parti olarak bu yönde atılacak her hüsnüniyetle, her adımı desteklemeye hazır olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyorum.
“Hatamız varsa düzeltecek, yolumuza devam edeceğiz”
Arkadaşlarımızın değerlendirmelerini dinleme fırsatı bulduk. İnşallah bu süreci kuyumcu titizliğinde, çok hassas bir şekilde yürüteceğiz. Bakılmadık, incelenmedik, üstü açılmadık hiçbir nokta bırakmadan muhasebe ve murakabe sürecimizi neticelendireceğiz. Tespit ettiğimiz eksikleri giderecek, hatamız, kusurumuz varsa düzeltecek, milletimizin çizdiği istikamette yolumuza devam edeceğiz.
“Değil 16'lı, 160'lı masa da kursa, sandıkta milletin tokadını yemekten kurtulamaz”
Seçmenden yükselen her itiraza, her eleştiriye kulak tıkayan, 'tıpış tıpış oy vereceksiniz' diye sürekli aday dayatan, halkın taleplerini, beklentilerini, isteklerini görmezden gelen vatandaşın kendilerine oy vermeye mecbur olduğu zannına kapılan, milli iradeyi ve milletin tercihlerini yok sayan kibirli zihniyet bir kez daha duvara toslamıştır. Başta CHP olmak üzere muhalefetin sandıktan çıkan mesajları doğru okuyup gereğini yerine getirmekten başka seçeneği yoktur. Muhalefet ya milli iradeyle barışacak ya da marjinalleşecektir. CHP Genel Başkanı değil 16'lı, 160'lı masa da kursa, sandıkta milletin tokadını yemekten kurtulamaz.
“Suç, hata ve kabahat yine vatandaşta aranıyor”
Meselelere Türkiye merceğinden bir türlü bakamadılar. Milletin sandıkta verdiği mesajları bir türlü doğru okuyamadılar. Türk siyasetinin nereye evirildiğini bir türlü göremediler. Ülkemizde ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri doğru analiz edemediler. 'Küçük olsun, benim olsun' mantığını bir türlü terk edemediler. Birkaç haftalık göz boyama şovlarından sonra eski kozlarına, eski söylemlerine, eski siyaset yapış tarzlarına geri döndüler. Bugüne kadarki tecrübelerimizin bize öğrettiği şudur; sahne önündekiler değişse de perde gerisindekiler hep aynı kaldı. Şahısların değişmesi asla ve asla bir zihniyet değişimine yol açmadı. Halkı mümeyyiz görmeyen, halka tepeden bakan faşist zihniyet, kabuk değiştirerek varlığını korumayı başardı.
Üzülerek görüyoruz ki 28 Mayıs'tan sonra da aynısı tekerrür etti. Samimi bir öz eleştiri vermek yerine seçim yenilgisinin faturası yine millete çıkartılıyor. Suç, hata ve kabahat yine vatandaşta aranıyor. Depremzede kardeşlerimize yönelik hakaretlerin ardı arkası kesilmiyor. Oy vermediler diye kırsalda yaşayan vatandaşlarımız aşağılanıyor. Bize, partimize, bakanlarımıza ve Merkez Bankası Başkanımıza saldırmak suretiyle yaşanan hezimetin üstü kapatılmak isteniyor. Kimi kalemşorlar, ağızlarını her açtıklarında nefret kusmaya, millete ayar vermeye, sağa sola tehditler savurmaya devam ediyor. Problemin asıl kaynağını teşkil eden faşist zihniyetin sorgulanmasına asla izin verilmiyor.
“Rakibi ısırıyor diye akrep beslenmeyeceğini kendilerine anlattık”
Masadan kısa süreli kalktığında ittifak ortaklarına yaptıklarının aynısına bugün bizzat kendileri muhatap oluyor. FETÖ'cülerle işbirliği yaparak siyaset tarlasına rüzgar ekmişlerdi, bugün bu tarladan kendileri fırtına biçiyor. Muhalefeti bu konuda yıllardır uyardık. Rakibi ısırıyor diye akrep beslenmeyeceğini kendilerine anlattık. Muhalefetin, yaşadıklarını göz önünde bulundurarak hatasını anlamasını diliyoruz. Siyasi mücadelenin artık centilmence yürütülmesini temenni ediyoruz.”
“Yüzde 34 gibi enflasyonun üzerinde refah payını da içeren bir oranla ara zammı gerçekleştirdik”
(Asgari ücret) Bu artışla yüzde 34 gibi enflasyonun üzerinde refah payını da içeren bir oranla ara zammı gerçekleştirdik. Geçtiğimiz yılın ikinci yarısına göre asgari ücreti yüzde 107 oranında artırmış olduk. Son rakamla birlikte asgari ücret, 2002 yılına göre ise reel olarak yaklaşık yüzde 312 artış göstermiştir. Çıkmış bay bay Kemal 'Bak yine bize kaldı bu iş.' diyor. Ne sana kaldı? Sen şu anda maalesef tilki marifetiyle koşturup duruyorsun, yetişemediğin üzüme 'koruk' demeye devam ediyorsun. Daha çok devam edeceksin. 'Çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz.' dedik, ezdirmedik. Refah artışından da faydalanmalarını sağlıyoruz, sağlayacağız. Ayrıca 400 lira olarak uyguladığımız asgari ücret desteğini önümüzdeki 6 ay boyunca 500 lira olarak uygulayacağız. Kanun teklifini inşallah arkadaşlarımız en kısa sürede Meclis'in kararına sunacaktır. Kurban Bayramı arifesinde çalışanlarımıza ikinci bir bayram sevinci yaşatacağımıza inandığım yeni asgari ücretin hayırlı olmasını diliyorum.
“Kararlı adımlar atacağız”
Türkiye'nin artan refahından, büyüyen ve kalkınan ekonomisinden 85 milyonun tamamının hak ettiği payı almasını temin edeceğiz. Ekonomi yönetimimize bu noktada çok ağır sorumluluklar yükledik. Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankamız arasında koordinasyonu tesis ettik. Güçlü, uyumlu, yetkin bir ekip kurduk. Türk ekonomisini yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyütmekte kararlıyız. Vatandaşımızın aşını, işini, ekmeğini koruması ve büyütmesi bu dönemde de önceliklerimizin başındadır. Uzun mücadeleler sonucunda elde ettiğimiz kazanımlarımızdan geriye gidişe asla izin vermeyeceğiz. Depremlerin yaralarını sararken enflasyonla mücadele konusunda kararlı adımlar atacağız. Halkımızın geniş kesimlerini enflasyonun etkisinden korumaya yönelik çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız.
Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapana kadar durmadan, dinlenmeden, soluklanmadan koşturacağız. Bununla ilgili yol haritamızı oluşturacak hükümet programına 12. Kalkınma Planımız ile orta vadeli programın hazırlıklarına başladık. Çalışmalarımızı tamamladıktan sonra kamuoyunun takdirine sunacağız.
“Yeni bir seçim maratonu başlamıştır”
Ülkemizi ruhunu darbecilerin üflediği mevcut anayasasından kurtarmayı da ekonomideki mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Türkiye Yüzyılı'nın darbe ürünü bir anayasa üzerinde yükselmesi mümkün değildir. Farklı siyasi gelenekten gelen 15 siyasi partinin yer aldığı 28. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi bunu yapabilecek temsil kabiliyetine haizdir. Bu yönüyle yeni Meclisimiz, Türkiye Yüzyılı'nın kurucusu, mimarı ve mihmandarı olacaktır.
Partimiz açısından bir seçim bitmiş, 29 Mayıs sabahı itibarıyla yeni bir seçim maratonu başlamıştır. Hedefimiz tüm belediyelerimizi korurken, son seçimlerde el değiştirenler öncelikli olmak üzere daha fazla belediyeyi kazanmaktır. Bilhassa büyükşehirlere daha çok eğilecek, daha fazla asılacağız. Şımarmadan, rehavete kapılmadan, duruşumuzu asla bozmadan bu kutlu yolda yürümeye devam edeceğiz. Rabb'im yolumuzu, bahtımızı açık etsin.”