Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleri Töreni'nde açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kuantum bilgisayar teknolojisinde attığımız kritik adımla Türkiye'yi küresel rekabette çok stratejik bir noktaya taşımayı hedefliyoruz" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Genç bilim insanı sayımız 669’a yükselecek"
"Bu yıl, TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödülleriyle hepsi birbirinden kıymetli çalışmalar yürüten 57 bilim insanına ödüllerini tevdi ediyoruz.
2001’den bugüne kadar TÜBA GEBİP ödülü kazanan genç bilim insanı sayımız 669’a yükselecektir.
Bugüne kadar 947 bilim insanımız, Uluslararası Bilim Diplomasisi alanında önemli bir boşluğu dolduran TÜBA ödüllerini kazanmış oluyor.
Bu sene 7’si bilim, 13’ü teşvik ve 1’i hizmet ödülü olmak üzere 15 farklı üniversiteden 21 bilim insanımıza da TÜBİTAK Bilim Ödüllerini takdim ediyoruz.
TÜBA ve TÜBİTAK Bilim Ödüllerini kazanan akademisyenlerimizi, bilim insanlarını şahsım ve bilim aynı zamanda milletim adına canı gönülden tebrik ediyorum.
"Başarıyı takdir etmek yerine engellemeye çalıştılar"
Savunma Sanayimizin sembolü olduğu bilim ve teknoloji hamlelerimizin daha emekleme aşamasındayken nasıl boğulduğu hepimizin malumudur. Aslında bu zihniyet bizim dönemimizde de sık sık karşımıza çıkmıştır. Türkiye’nin ilk elektrikli otomobil markası TOGG projemizden beşinci nesil savaş uçağımıza KAAN’a, insansız hava araçlarımıza yönelik linç kampanyalarından, ilk insanlı uzay misyonumuza kadar her alanda bu zihniyetle karşılaştık.
TOGG’a fabrikası yok dediler. KAAN’ı kalorifer peteğine benzettiler. Türk astronot ve bilim misyonunu turistik gezi diyerek küçümsediler. İHA ve SİHA’nın her başarısında zaten sinir nöbeti geçirdiler.
Başarıyı takdir etmek, desteklemek, milletin sevincini paylaşmak yerine bir kulp takarak engellemeye çalıştılar.
Göreve geldiğimizden beri ilk etapta zihinlere vurulan prangaları kırmaya çalıştık. Yapamayız, başaramayız, bizden bir şey olmaz algısının yerine yapabiliriz, başarabiliriz özgüvenini yerleştirmeye çalıştık.
"Türkiye, ikinci el düşüncelerin üretildiği bir ülke değildir"
Bizim harcımız değil, daha çok ekmek yememiz lazım şeklindeki umutsuzluk aşılayan sözleri lügatimizden çıkardık. Zor da olsa ciddi zaman da alsa hamdolsun on yıllardır milletimize empoze edilen öğrenilmiş çaresizlikleri ortadan kaldırmayı başardık.
Türkiye kimsenin müstemlekesi olmadığı gibi, yan sanayi fikirlerin, ikinci el düşüncelerin üretildiği bir ülke de değildir.
Özgür olmak için, özgün olmak, orijinal fikirler ve projeler geliştirmek mecburiyetindeyiz.
Kendi rotamızı çizmeye yalnızca siyaset ve diplomasi alanında değil, bilim ve teknolojide de ihtiyaç var.
Allah’ın izniyle bağımsız Türkiye vizyonumuzu mümkün olan en kısa sürede hayata geçireceğiz.
TEKNOFEST yarışmalarıyla gençlerimizi büyük bir heyecanla icat peşinde koşmaya teşvik ediyoruz. Bu sene 9’uncusu düzenlenen TEKNOFEST’te 50 farklı kategoride 790 binden fazla takım başvurdu.
"Türkiye, Türkiye’den daha büyüktür"
Gençlerimize, bilim insanlarımıza imkan tanındığı daha doğrusu engel konulmadığı takdirde nereleri ve neleri başarabileceklerini ve başardıklarını görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, şu gerçeği Suriye başta olmak üzere son dönemde bölgemizde yaşanan her hadise bizlere hatırlatmaktadır; Türkiye, Türkiye’den daha büyüktür!
Millet olarak ufkumuzu 782 bin kilometrekare ile sınırlandıramayız. İnsan nasıl kaderinden kaçarak kurtulamazsa, Türkiye ve Türk milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz.
Tarihin millet olarak bize yüklediği misyonu görmek, kabul etmek ve buna göre davranmak mecburiyetindeyiz.
Kendi ülkelerine başkalarının gözünden bakanlar bunu fark edemeyebilir. Burunlarının dibini dahi görmekten aciz olanlar bunu anlamayabilir.
"Süreçleri okuyoruz, çağrılara kulak tıkamıyoruz"
Türkiye’nin Libya’da, Suriye’de, Somali’de ne işi var diye soranlar bu vizyonu ve misyonu idrak etmeyebilir.
Türkiye’nin son 22 yılda nasıl büyük bir değişim geçirdiğini bilmeyenler olayların seyrini kavramakta zorlanabilir ama biz bunu görüyoruz, süreçleri okuyoruz, çağrılara kulak tıkamıyoruz.
Türkiye’nin başarılarına sevinemeyenleri, kendi haset dolu dünyalarında vehimleriyle, korkularıyla, komplo teorileriyle, safsata ve hezeyanlarıyla baş başa bırakıyoruz.
Milletiyle duygudaşlığını kaybetmiş olanlara ne söylesek boş, ne anlatsak faydasız. Biz onlarla vakit kaybetmeyeceğiz. Biz hep olduğu gibi önümüze bakacağız, hedeflerimize odaklanacağız. Bu kutlu yolculukta sizlerin de üzerinize düşen her türlü sorumluluğu en güzel şekilde yerine getireceğinize inanıyorum."