Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum,  sosyal medya hesabı X’ten ‘Yeni anayasa notları 3’ başlıklı bir yazı paylaştı.

“Anayasal Güvence Sisteminin Esasları! Yeni anayasada güvenceler (teminatlar) temel ilkeler üzerine inşa edilmeli ve güçlü bir güvence sistemi kurulmalıdır” ifadesini kullanan Mehmet Uçum’un yazısı şöyle:

“Milli Devlet: Cumhuriyetin kurucu ilkeleriyle ve devletin devamlılığını güçlendirecek normlarla güvence altına alınır.

Ülke: Coğrafi bütünlük ve siyasi birlik (üniter yapı) korunarak güvence sağlanır.

Millet: Milli kimliği ve tarih bilincini muhafaza ederek, milli kimlik üzerinden toplumsal birliği sağlayarak ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Türkiye halkından oluşan Türk Milletinin adı korunarak güvence altına alınır. Türkiye halkı çeşitliliğimizin Türk Milleti birliğimizin teminatıdır.

Vatandaşlık: Millete mensubiyetten doğan hukuki bağ olarak tanımlanır ve Türk vatandaşlığı ismi korunur. Bu güvence etnik köken ve dini aidiyetine bakılmaksızın her Türk vatandaşının Türk Milletinin eşit mensubu ve vatandaşlıktan doğan haklar ile ödevlere eşit olarak sahip olduğu vurgulanarak güçlendirilir.

Devletin Dili: Milli birliğimizin harcı olan Türkçe, devletin dili yani tek resmi dil şeklinde muhafaza edilerek güvence altına alınır.

Devletin dili milli egemenlikle ilgilidir, millet olmanın temel unsurlarından biridir ve resmi dili belirler. Devletin dili Türkçenin statüsü, halkın günlük yaşamda kullandığı diğer dillerin statüsünden niteliksel olarak farklıdır. Bu nedenle Türkçe ile diğer dilleri aynı seviyede görüp yarıştıran yaklaşımlar gerçekçi ve doğru değildir.

Diğer Diller: Halkın günlük yaşamda kullandığı diğer diller ve lehçeler için 2013’ten beri yasal özgürlük sağlanmıştır. Diğer diller ve lehçeler; devlet okulları ve özel okullarda seçmeli dil dersi, özel kurs, özel eğitim kurumunda eğitim dili, lisans ve lisans üstü eğitimlerde öğretim dili imkanlarına sahiptir. Dolayısıyla Türkiye’de Kürtçe dahil günlük yaşamda kullanılan diğer dil ve lehçelerin öğretimine ilişkin hukuki bir sorun yoktur. Mevcut hukuki durum “günlük yaşamda kullanılan başka diller ve lehçelerin öğretimine ilişkin hususlar kanunla düzenlenir” şeklinde bir hüküm, anayasaya konarak güçlendirilebilir.

Milli Hukuk: Uluslararası sözleşmelerden oluşan ve günümüzde çöküş yaşayan dış hukuk düzenini bir üst otorite gibi iç hukuk düzenine hiçbir şartta üstün tutmayarak, çelişki halinde iç hukuka üstünlük tanıyarak korunur.

Milli Yargı: Ülke dışı yargı mercilerinin, egemenlik yetkisi kullanan milli yargıyla ilişkisinde hiyerarşik (dikey) bir pozisyonu olmadığı kabul edilerek teminat sağlanır.

Halk: Demokratik birikime sahip çıkılarak, siyasal sistemin işleyişinde halkın iradesi güçlendirilerek, demokrasi geliştirilerek korunur.

Seçmen: Temsili siyaset ve seçim hukukunda hem genel olarak hem yorum gerektiren hallerde ‘seçmen iradesine üstünlük tanımak’ temel ilke kabul edilerek korunur.

Toplum: Kapitalizmin, insanı maddi ve manevi açıdan tahrip edici sonuçlarına karşı (örneğin tavan fiyat gibi) tedbirler alınarak, sosyal adalet ve kolektif refahın temini sağlanarak korunur.

Aile: Doğal aile yapısı desteklenerek ve güçlendirilerek, aileye yönelik  tehditlere karşı her türlü tedbir alınarak korunur.

Birey: Temel hak ve özgürlükler ile kendini ifade etmesi sağlanarak ve geliştirilerek, cinsiyetsizleştirmeye karşı tedbirler alınarak korunur.

Mustafa Varank, İmamoğlu’nun ön seçimde aldığı 15 milyon oyu az buldu Mustafa Varank, İmamoğlu’nun ön seçimde aldığı 15 milyon oyu az buldu

Açık güç savaşlarının hakim olduğu günümüzde eğer bir anayasa, milli kimliği ve sosyal düzeni korumada zaaf üretirse, bireyler ve toplumun ülke hukukunu belirleme iradesi küresel güç odaklarının operasyonuna açık hale gelir.

Devletin bekası, bireyin özgürlüğü ile doğal kimliğinin korunması, ailenin korunması, toplumun refahı ve milletin birliği ancak doğru bir anayasal güvence sistemiyle sağlanabilir.

Bugün yeni anayasa hedefi yalnızca siyasi ve hukuki bir reform değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek bir kaderdir. Türkiye’nin milli kimliğini, coğrafi bütünlüğünü ve siyasi birliğini her yönüyle koruyacak güçlü bir yeni anayasal çerçeveye kavuşmamız artık bir zorunluluktur”

Muhabir: Emre Yılmaz