Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından eylem yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta da meydandaydı. Kayıp yakınları tarafından 1013’üncü hafta açıklamasında 28 Şubat 1994’te kendilerini polis olarak tanıtan dört kişi tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Yaşar’ın akıbeti soruldu.
Beyaz torasa bindirilip götürüldü
Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilen eylemde basın açıklamasını kayıp yakınlarından Hayrettin Eren’in yeğeni Setenay Yarıcı okudu. Yarıcı, yaptığı açıklamada, “28 Şubat 1994’te amcasının kızının evine iftar yemeğine katıldı. Yüksekova Merkez’deki evin bulunduğu mahalle, asker ve polisler tarafından saat 20:00 civarında kuşatıldı. Mehmet Yaşar’ın bulunduğu eve gelen silahlı dört kişi, kendilerini polis olarak tanıttı ve kimlik kontrolü yaptı. Eve gelen polisler kimlik kontrolünün ardından 'Bizimle emniyete geleceksin, ifadene başvuracağız' diyerek Mehmet Yaşar’ı gözaltına aldı. Beyaz Toros’a bindirilerek götürülen Mehmet Yaşar’dan bir daha haber alınamadı” ifadelerine yer verdi.
“Sorumluların yargılanacağı etkin soruşturma istiyoruz”
Bu süreçte ailenin Yaşar’ın bulunması için tüm girişimlerinin de sonuçsuz kaldığını kaydeden Setenay Yarıcı, şöyle konuştu:
“Mehmet Yaşar’ın gözaltına alındığı inkar edildi. Arayışlarını sürdüren aile, tehdit ve baskıyla karşılaştı. Ailesinin tüm çabalarına rağmen, 30 yıldır Mehmet Yaşar’ın akıbeti karanlıkta bırakıldı; suçun failleri ve sorumluları cezasızlık zırhıyla korundu. Gözaltında kaybetmeler, zamanaşımına tabî olmayan suçlar kapsamındadır. Adli makamlardan, Mehmet Yaşar’ın akıbetini açığa çıkaracak, suçun failleri ile sorumlularını yargılayarak cezalandıracak etkinlikte bir soruşturma başlatmalarını talep ediyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin Mehmet Yaşar için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
“Sen benim başımın dik duruşusun”
Basın açıklamasında ailenin mektubu da okundu. Kayıp yakınlarından Fehmi Tosun’un kızı Jiyan Tosun, mektuptaki ifadeleri şu sözlerle aktardı:
“Ben altı yaşımı basma kumaşlarından dikilen bir faili meçhulün kızıyım, evlatlarıyız. Biz, hayatın sunduğu hiçbir renkten nasibini alamayan, griden öteye bir mezar sahibi olacak kadar hak ve adaletten nasibini almayan güçlü evlatların. Bir akşam vakti Beyaz Toros ile sorgusuz, sualsiz altı evladından aldılar seni. Çocukluğumdan, sevincimden, özgürlüğümden aldılar. Yetimleşti bütün kelimeler, çaresizlik desen üç öğün aş misali. Oysa her kız evladı, kahramanı olan baba duygularıyla büyümeli, sevilmeliydi. Bunu çok gördüler yarınlarımıza. Evlatların olarak seninle her daim gurur duyduk. Sen benim 30 yıldır büyümeyen altı yaşımsın. Sen benim imkansızlıkları maviye çalan şiirimsin. Sen benim özgür yarınlarımın beyaz güvercinisin. Sen benim acımın rengi, anamın bitmeyen bekleyişisin. Sen benim başımın dik duruşusun. Cumartesi Anneleri’nin Mehmet Yaşarı’sın.”