Çölyak hastalığı, glütenin vücutta sindirilememesi durumunda ortaya çıkıyor. Hastalar, glütenli besinleri tükettiğinde karın ağrısı, ishal, kusma, kabızlık, yorgunluk ve cilt yaraları gibi semptomlarla karşılaşabiliyor. Altınbaş Üniversitesi Dahili Tıp Bilimleri Başkanı Prof. Dr. Orhan Kocaman, çölyak hastalığı ile ilgili bilinmesi gerekenleri Elips Haber’e anlattı.

“Çölyak hastalığının kesin nedeni bilinmemektedir”

“Çölyak hastalığı, buğday, yulaf, arpa ve çavdarda bulunan “gluten” proteinine karşı bağışıklık sistemimizin bağırsak duvarında oluşturmuş olduğu alerjik bir cevapla kendini gösteren ve ömür boyu devam eden bir hastalıktır” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Orhan Kocaman, “Bu durum, ince bağırsağın iç yüzeyindeki villus adı verilen küçük parmak benzeri yapıların hasar görmesine ve emilimin bozulmasına neden olur. Çölyak hastalığının kesin nedeni bilinmemektedir. Bazı hastalar, çölyak hastalığı geliştirme riski taşıyan genetik yapıya sahiptirler. Glutenle temas etmeleri durumunda bağışıklık sistemi, ince bağırsakta hasara neden olabilecek bir tepki verir” dedi.

“Farklı klinik tipleri mevcut”

Çölyak hastalığının farklı klinik tiplerinin olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kocaman, “’Klasik’ olan tipte, ishal, karın ağrısı, şişkinlik, kilo kaybı ve demir eksikliği gibi şikayet ve bulgular mevcuttur. Bazı hastalarda bu klasik bulgular yoktur. ‘Sıradışı’ olan tipte, tipik olan bulgular bulunmaz. Bu grupta,  dermatitis herpetiformis gibi cilt problemleri, baş ağrısı, denge bozukluğu, uyuşma gibi sinir sistemi ile ilgili şikayetler ve kemik zayıflığı görülebilir. ‘Gizli’ olan tipte ise, hastanın endoskopisi ve ince bağırsak biyopsisi normal, kan testleri ise pozitiftir. Hastada şikayet bulunmaz. ‘Tedaviye dirençli’ olan tipte ise, glutensiz beslenmeye rağmen hastalıkta iyileşme olmaz. Bu hasta grubunda lenf sistemine ait bir kanser olan lenfoma gelişebilir” diye konuştu.

Prof. Dr. Orhan Kocaman

Altınbaş Üniversitesi Dahili Tıp Bilimleri Başkanı Prof. Dr. Orhan Kocaman

“Bulgu olmayışı, teşhiste gecikmeye neden olur”

Çölyak hastalığında tipik bir bulgu ve belirtinin olmadığını söyleyen Prof. Dr. Kocaman, “Hastalığa ilişkin özellikli bulgu olmayışı, teşhiste gecikmeye neden olur. Hastalarda karın ağrısı, demir eksikliği anemisi, şişkinlik ve gaz, dışkılama düzensizlikleri, karaciğer enzim yüksekliği, kemik zayıflığı, eklem ağrıları, deride döküntüler ve psikiyatrik şikayetler görülebilir. Çocuklarda gelişme geriliği ve ergenlikte gecikme görülebilir” ifadelerini kullandı.

“Kan testleri sonucuna göre biyopsi yapılabilir”

Çölyak şüphesi olan hastalarda tanıya ulaşmak için bir takım testlerin yapılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kocaman,  “Kan testleri ilk basamağı oluşturur. Anti-transglutaminaz antikoru ve anti-endomysium antikoru gibi antikorlar, çölyak hastalığının varlığını gösterebilir. Kan testleri pozitif çıkarsa veya belirtiler tipikse, endoskopi eşliğinde ince bağırsak biyopsisi yapılır. Biyopsi bulguları hastalıkla uyumlu ise çölyak hastalığı tanısı konabilir. Bazı durumlarda, kan testleri ve ince bağırsak biyopsisi net sonuçlar vermezse, glutensiz beslenme denemesi yapılabilir. Hasta gluten içeren yiyecekleri diyetinden çıkarır ve şikayetlerin geçip geçmediği kontrol edilebilir. Bu süreç çölyak hastalığının teşhisinde kullanılabilir” değerlendirmesinde bulundu.

“Çölyak hastalarının günlük diyetleri tamamen glutensiz olmalıdır”

Çölyak hastalığının tek ve etkili tedavisinin glutensiz diyetle beslenme olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kocaman, “Çölyak hastalarının günlük diyetleri tamamen glutensiz olmalıdır. Meyve, sebze, kırmızı/beyaz et, süt ve süt ürünleri gibi gluten içermeyen gıdalar ile mısır ve pirinç gibi gluten içermeyen alternatif tahıl içeren besinler tüketilmelidir. Ayrıca, çölyak hastalarının dikkatli olmaları gereken bir diğer husus, glutensiz ürünlerin bulaşından kaçınmaktır. Özellikle hazır gıdalarda ve restoranlarda, gluten içeren ürünlerle temas riski vardır” ifadelerini kullandı.

“Glutensiz beslenmenin yanı sıra dikkat edilmesi gereken hususlar var”

“Çölyak hastalığı olan hastalar, gluten içeren yiyecekler tükettiğinde ishal, kabızlık, karın ağrısı, ağızda yaralar, gaz ve şişkinlik gibi sindirim sistemi problemleri; cilt döküntüleri, kaşıntı, kızarıklık ve kabarcıklar gibi cilt bulguları; halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı ve düşük enerji seviyeleri gibi sinir sistemi ve psikiyatrik bulgular; kas ve eklem ağrıları ortaya çıkabilir” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Kocama sözlerine şöyle devam etti;

“Çölyak hastalarının glutensiz beslenmenin yanı sıra dikkat etmeleri gereken birkaç önemli husus vardır. Günlük hayatta, gluten bulaşının engellenmesi için glutensiz ürünleri satın alınırken yiyecek etiketleri dikkatlice okunmalıdır. Gluten içeren malzemelerin farklı isimler altında listelenebileceği unutulmamalıdır. Dışarda yemek yendiğinde, glutensiz seçeneklerin sunulduğu yerler tercih edilmelidir. Çölyak hastalarının glutensiz beslenme planları dengeli bir şekilde oluşturulmalı ve gerekli olan tüm besinlerin alınması sağlanmalıdır. Bu, çeşitli meyve, sebze, protein kaynakları ve sağlıklı yağları içeren bir diyeti içerebilir. Çölyak hastalarının düzenli takipleri bir gastroenterolog ve beslenme uzmanı tarafından yapılmalıdır. Bu şekilde yapılan bir takip programı, beslenme planlarının uygunluğunun değerlendirilmesini ve olası beslenme eksikliklerinin erken tespit edilmesini sağlar”

“Çölyak hastalığına bazı hastalıklar ortaya çıkabilir”

Prof. Dr. Kocaman, çölyak hastalığına bazı hastalıkların eşlik edebileceğini veya hastalık sürecinde ek bazı hastalıkların ortaya çıkabileceğini vurguladı. “Tip 1 diyabet, otoimmün tiroid hastalıkları, romatoid artrit ve lupus gibi hastalıklar çölyak hastalarında daha sık görülebilir” diyen Prof. Dr. Kocaman, “Çölyak hastalarındaki kalsiyum emilim bozukluğu kemik yoğunluğu kaybına ve osteoporoz riskinin artmasına yol açabilir. Demir, folik asit ve B12 gibi önemli besin maddelerinin emilim bozukluğuna bağlı anemi ortaya çıkabilir. Ciltte kaşıntılı kırmızı kabarcıklar ve döküntüler görülebilir. Çölyak hastalarında lenfoma gibi belirli kanser türlerinin gelişme riski artabilir. Bununla birlikte, düzenli tıbbi takip ve uygun beslenme ile bu risk azaltılabilir. Kadınlarda kısırlık veya düşük doğum ağırlığı gibi problemler görülebilir. Migren, uyuşma ve nöbet gibi nörolojik problemler tabloya eşlik edebilir” diye konuştu.

“Egzama veya sedef çölyak hastalarında daha sık görülebilir”

Çölyak hastalığının cilt belirtilerine değinen Prof. Dr. Kocaman sözlerini şöyle tamamladı;

“Özellikle dermatitis herpetiformis olarak adlandırılan belirli bir cilt bozukluğu ile ilişkilidir. Dermatit herpetiformis, çölyak hastalarının yüzde 10 ila yüzde 20'sinde görülen kronik ve kaşıntılı bir cilt döküntüsüdür. Bununla birlikte, çölyak hastalığında diğer cilt belirtileri de bulunabilir. Ciltte kaşıntı ve yanma, cilt kuruluğu veya pullanma, egzama, sedef veya ürtiker gibi cilt rahatsızlıkları çölyak hastalarında daha sık görülebilir”

Muhabir: Sümeyye Aksu