Özel Haber: Selim Ercan

Cumhuriyet Halk Partisi 37. Olağan Kurultayı'nda genel başkanlığa aday olan CHP’den üç dönem Mersin Milletvekili seçilen Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, CHP Grup Başkanı Özgür Özel’in adaylık açıklamasını değerlendirdi Elips Haber’e konuşan Aytuğ Atıcı, kendisinin 2020’de CHP Genel Başkanlığına aday olduğunu hatırlatarak, kedisinin o dönem Parti İçi Eğitim Sorumluluğu ve Genel Başkan Danışmanlığı görevinden istifa ettiğini söyledi. CHP Genel Başkanlığına adaylık açıklandıktan sonra doğru olanın görevinden istifa etmek olduğuna dikkat çeken Atıcı, “Tabi ki Özgür Bey istifa eder, istifa etmez ayrı bir konu” değerlendirmesinde bulundu.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak ve CHP Grup Başkanı Özgür Özel’in ‘tüzük’ açıklamalarına değinen Atıcı, “Genel Başkan, Faik Öztrak, Özgür Özel ve ekibi inandırıcılıklarını kaybetmiştir. Tüzüğün mevcut haline aykırı davranan bu kişilerdir. Tüzük Sayın Genel Başkana belediye başkanı adayı belirleme yetkisi vermemiştir. İstanbul’u, Ankara’yı, Aydın’ı neye dayanarak hangi kanuna ya da hangi tüzüğe, hangi maddeye dayanarak ilan etmiştir?” dedi.

Atıcı, “1 milyon 300 bin üyesi olan taban ihtiyaç duyar ise bir dakika durmadan derhal adaylığımızı açıklama potansiyeline sahibiz” diye konuştu.

 

-Özgür Özel CHP Genel Başkanlığına adaylığını açıkladı değerlendirmeniz ne olacak?

Kendisine hayırlı olsun demekten başka bir değerlendirmemiz olmaz. Ebetteki aday olmak kendisinin hakkıdır. Adaylığı hayırlı uğurlu olsun.

“Adaylık başvurusu yapmadan önce görevimden ayrılmıştım, etik olanı böyle”

-Özgür Özel, CHP Grup Başkanı görevine devam edeceğini ve MYK toplantılarına katılmayacağını bildirdi. Özel, CHP Grup Başkanlığı görevinden istifa etmeli mi?

Ben 2020 yılında CHP Genel Başkanlığına adaylık başvurusu yapmadan önce Parti İçi Eğitim Sorumluluğu görevimden ayrılmıştım.

Etik olanında böyle olduğunu düşünüyorum. Ben adaylık başvurusu yapmadan önce istifa edip aynı gün adaylık başvurusu yaptığım için açık yüreklilikle böyle bir şey söyleyebilirim. Doğru olanı yaptığımı düşünüyorum.

Tabi ki Özgür Bey istifa eder, istifa etmez ayrı bir konu. Benim anlayışımı ben fiilen göstermiş oldum.

Ben görevimden ayrıldığım için bunun doğru olduğunu düşünürüm.

Hatta Genel Başkan Başdanışmanlığı görevim vardı ondan da istifa ettim. Her iki görevimden de istifa ettim.

Daha sonra Genel Başkanlık yarışında bir varlık gösteremeyince 9 ay sonra Sayın Genel Başkan bir haber göndererek ‘Tekrar Parti İçi Eğitim Sorumluluğu görevini yapar mısın?’ diye sordurdu.

Bende ‘Elbette, tek şartım bir daha sizin baş danışmanlığınızı yapamam çünkü ben sizin karşınıza rakip çıktım rakip çıktıktan sonra sizin başdanışmanlığınınız olamam’ dedim ve o görevi de ikinci kere reddetmiş oldum. Doğru olanın neyin olduğuna delege ve halk karar verecek.

“Genel Başkan, Faik Öztrak, Özgür Özel ve ekibi inandırıcılığını kaybetti”

-Özgür Özel’in “Tüzükte ve programda daha demokratik ve olumlu yönde yapılacak önerilere ve tüm değişikliklere katkı vermeye kararlıyız” ve CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın “Tüzüğümüzden programımıza kadar, parti işleyişiyle ilgili dokümanları yenileyeceğiz” açıklamasına ilişkin neler söylersiniz?

Her iki arkadaşımızda inandırıcılığını kaybetmiş durumdadır. Hem Özgür Özel hem de Faik Öztrak. Yani Genel Başkan, Özgür Özel ve ekibi inandırıcılıklarını kaybetmişlerdir. Çünkü mevcut olan tüzüğü uygulamayan bu kişilerdir. Tüzüğün mevcut haline aykırı davranan bu kişilerdir.

Partinin bugün parti içi demokrasi seviyesinden ciddi şekilde uzaklaşmış olmasının temelinde bu arkadaşlarımızın imzası vardır.

Yani İl Başkanlarımız görevden alınırken bu insanlar imza koymuşlardır. Özgür Özel de Faik Öztrak’ta, Genel Başkan’da etraflarında bulunan insanların tamamına yakını imza atmışlardır ya da seslerini çıkarmamışlardır.

İl Başkanları İlçe Başkanları antidemokratik şekilde görevden alınırken sesleri çıkmamıştır.

Gaziantep örneği başta olmak üzere pek çok ilde antidemokratik olarak ilçe başkanları atanırken bunların sesi çıkmamıştır.

Anti demokratik şekilde milletvekilleri ön seçimle değil de atama ile belirlenirken bütün bu yenilik isteyenler veya tüzük değişsin diyenler hepsi milletvekili atatma yarışına girmişlerdir.

Benzer şekilde Belediye başkanı belediye meclis üyesi atamaları antidemokratik şekilde yapılırken bu arkadaşlarımız kulis yapıp çeşitli atamaların gerçekleşmesine vesile olmuşlardır. Şimdi kalkıp ta demokratik bir tüzük yapacağız demeleri en basit şekliyle inandırıcı değildir.

“Demokratik tüzük yapmak isteyenler hodri meydan, şu anda tam zamanıdır”

Mevcut tüzüğü uygulamayan yapılar şuanda bize demokratik tüzükten bahsediyorlar, inandırıcı değil. Özellikle Genel Başkan kanadı için demokratik tüzük yapmak isteyenler hodri meydan şu anda tam zamanıdır. Tüzük değişikliğine gerek yok mevcut tüzüğe göre bütün belediye başkanları ön seçimle belirlenir. Ön seçimle belirlenmediği gibi mevcut tüzük ön seçimi zorunlu kılmıyor ancak mevcut tüzük diyor ki ‘Ön seçim esastır. Belediye Başkanlarını Parti Meclisi belirler’ diyor.

“Genel Başkan İstanbul, Ankara ve Aydın’ı hangi tüzüğe dayanarak ilan etmiştir?”

Yani şu an ki sakat, antidemokratik olan tüzüğümüz bile diyor ki ‘ön seçim esastır ve adayların belirlenme yöntemi ön seçim veya Parti Meclisi’dir. Ama Sayın Genel Başkan ne yapıyor? Tek tek belediye başkan adayı açıklıyor. Hangi yetki ile bunu yapıyor bilmiyorum. Tüzük ona bu yetkiyi vermemiş. Tüzük Sayın Genel Başkana belediye başkanı adayı belirleme yetkisi vermemiştir. İstanbul’u, Ankara’yı, Aydın’ı neye dayanarak hangi kanuna ya da hangi tüzüğe, hangi maddeye dayanarak ilan etmiştir? Bu ne demektir? ‘Tüzük ne derse desin ben bildiğimi yapacağım’ demektir. O yüzden Genel Başkan kanadı, demokratik tüzük yapma konusunda inandırıcılığını çoktan kaybetmiştir.

Bununla birlikte Özgür Özel arkadaşımız ve arkadaşları bütün bu haksız, hukuksuz uygulamalar yapılırken el kaldırmışlardır. O antidemokratik tüzük oylanırken iki elini birden havaya kaldırmışlardır. Şimdi o tüzüğü bu hale getiren insanların demokratik bir tüzükten bahsetmeye hakları yoktur. Bu hakkı kendilerinde göremezler. İnandırıcı da değildir zaten.

“Belediyeleri bol keseden verirsek halk bizi yeniden cezalandırır”

-Yerel seçimlere yaklaşık altı ay kaldı. İttifak tartışmaları hakkında değerlendirmeniz nedir?

Şu anki mevcut seçim sistemi ittifakları zorunlu kılıyor. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı geçen seçimlerde olduğu gibi yerel seçimlerde de ittifak yapma eğilimine girmişlerdir. O nedenle şu anda ittifakın önüne geçmek imkansızdır. Sistem bu şekildeyken ben ittifak yapmayacağım demek siyaseten doğru değildir. Akla, mantığa, siyasete ve matematiğe uygun değildir. O yüzden hiç kimse ittifaklar hakkında ileri geri konuşmamalıdır.

Yeri ve zamanı geldiğinde halkın kendisi ittifak yapmak isteyecektir yerel seçimde. O zamanda kulak vermek zorunda kalacaklardır. Bir önceki ittifaktan aldığımız derslerle daha güçlü ittifaklar yapmalıyız. Nerede hata yaptık ona bakmamız lazım. Nerede hata yaptık 39 milletvekili vererek hata yaptık. Belediyeleri de bu şekilde bol keseden verirsek halk bizi yeniden cezalandırır. 

Nerede hata yaptık? Bakanlıkları döneminde Yüce Divan’a göndereceğimizi ifade ettiğimiz kişileri CHP listelerimizden milletvekili yaptık. Bu da halkın hoşuna gitmedi, onun için halk bizi cezalandırdı. Ben CHP’nin altı okuyla taban tabana zıt olan, Cumhuriyetin temel ilkeleriyle taban tabana zıt olan bir belediye başkanına, meclis üyelerine oy vermeyeceğim. Benim gibi düşünen yüzbinlerce CHP’li var.

“1 milyon 300 bin üyesi olan taban ihtiyaç duyarsa derhal adaylığımızı açıklama potansiyeline sahibiz”

-Prof. Dr. Örsan Öymen’de CHP Genel Başkanlığına adaylığını açıkladı. 38. Cumhuriyet Halk Partisi Olağan Kurultayı’nda Genel Başkanlığına aday olacak mısınız? Başka adaylar olacak mıdır?

Ben 2020 yılında CHP Genel Başkanlığına aday oldum. Manifestomu yazdım hazırladım. Şu anda da parti ihtiyaç duyduğu anda da adaylığımızı elbette ki açıklayacak konumdayız. Gerek örgütlenmemiz gerek manifestomuz her şeyimiz hazır.

Bu hazırlık tamam. Ancak bunun için zeminin de hazır olması gerekir. Şuanda iki aday var Kemal Bey’i de aday kabul edersek üç adayımız var. Süreci izleyeceğiz. Bu üç adayın yaptıklarına bakacağız. 15 Ekim’e kadar il kongreleri tamamlana kadar önümüzde bir zaman var.

Eğer parti bizim adaylığımıza ihtiyaç duyar ise biz bir dakika durmayız. 1 milyon 300 bin üyesi olan taban ihtiyaç duyar ise bir dakika durmadan derhal adaylığımızı açıklama potansiyeline sahibiz. Ama işler rayında gider, demokratik ortam oluşur, süreç iyi gider ve toparlayıcı olur ise durum değerlendirmesi yaparız. Bizim derdimiz illa koltuğa oturalım değil. Bu parti daha iyi yönetilmeye layıktır. Biz kesin ve net olarak mevcutlardan daha iyi yönetiriz. Ancak bunun içinde tabanın istemesi lazım. Bu işareti gördüğümüz an bir saat içerisinde açıklamamızı yapacak potansiyele erişilir.”

Editör: Selim Ercan