CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. Parti Sözcüsü Faik Öztrak, toplantının ardından açıklamalarda bulundu. Öztrak’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:


“Cumhuriyetimiz, ‘Bilhassa kimsesizlerin kimsesi’dir”

“Bugün, yeni bir yüzyılın, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının ilk günü. Cumhuriyetimiz,  Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘benim karakterimdir’ dediği, tam bağımsızlıktır. Cumhuriyetimiz, teba olmaktan millet olmaya giden, demokrasiye, özgürlüklere açılan yoldur. Cumhuriyetimiz, kadın devrimidir. Cumhuriyetimiz, ulusumuzun çağdaş medeniyetler seviyesini aşma hedefiyle, geleceğe el ele, omuz omuza yürümesidir. Cumhuriyetimiz, ‘Bilhassa kimsesizlerin kimsesi’dir.

Cumhuriyetimizin 100. Şeref Yılını, hükümet, alelade, sıradan bir şekilde geçiştirmeyi tercih etti. Şanlı Cumhuriyetimizin, önemli yıl dönümlerinde, yapılan ve tarihe şerh düşen hazırlıklar da, etkinlikler de, Cumhuriyetin 100. yıl dönümünde yoktu. Cumhuriyetin 100. yılını hakkıyla kutlamak, her nesle nasip olmayacak bir şereftir. Bu heyecan, bugün ihtiyacımız olan müştereğimizi, birlikteliğimizi yaşatmak için, bir büyük fırsattır. Ama siyasetini, milleti birleştirmek değil, ayrıştırmak üzerine kuran bir yönetim, bu büyük fırsatı heba etmiştir.

“Masum çocukları, kadınları, sivilleri hedef alan her saldırı terördür”

 Erdoğan Gazze’de yaşananları protesto mitinginde, yine bir gece ansızın gelmelerden,  destan yazmalardan dem vurdu. Meseleyi Gazzelilerin haklı olduğu insani zeminden çıkarıp, kabadayılığa, restleşmeye, dine, imana, hamasete döktü.

Bize göre kim yaparsa yapsın, nereden gelirse gelsin, masum çocukları, kadınları, sivilleri hedef alan her saldırı terördür. Biz terörü değerlendirirken kimin yaptığına değil, ne yaptığına bakarız. Terörün hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Ne bir dava, ne de bir saldırıya verilen cevap terörü haklı çıkarmaz. Hükümetin başı, kendisini kimse ciddiye almayınca, bu perspektifi ve Gazze saldırılarının başında gösterdiği sözde itidali kaybetti.

Sonra bir bakarsınız, İsrailli esirlerin salıverilmesinde arabuluculuğu yapan Türkiye değil Katar ve Mısır oluverir.

Amerikan Kongresi’nden bir grup senatör de çıkar, Türkiye ile Hamas arasındaki siyasi, lojistik, mali bağlantılardan, Erdoğan’ın Müslüman Kardeşlerle ideolojik bağlarından, Türkiye’nin Hamas için bir sığınak haline geldiğinden, Hamas’ın İstanbul ofisindeki para trafiğinden, bunlara verilen vatandaşlıktan, pasaportlardan bahsetmeye başlar.

Türkiye’yi üstü örtülü olarak, 7 Ekim saldırılarında rol almakla suçlamaya varacak hadsizliklerin önü açılır. Bu hadsizliğe derhal en sert cevap verilmelidir.

“Protokolün Meclis’e sunulması karşılığında ne alındı?”

ABD Dışişleri Bakanı Gazze’de süren savaş nedeniyle bölge ülkelerini ziyaret ediyor. Türkiye’ye uğramıyor bile. İşte en son İsveç’in NATO’ya üyeliği için protokol,  imzalanarak TBMM’ye gönderildi. Dünyaya racon kesmişlerdi. Şimdi bu protokolün Meclis’e sunulması karşılığında ne alındı?

Yunanistan’ın hukuksuz şekilde silahlandırdığı adalardan çekilmesi mi sağlandı? Türkiye dışlandığı F35 projesine geri mi döndü? ABD ile Türkiye arasındaki F16 meselesi mi çözüldü? Amerika PYD’ye desteğine son vereceğini mi açıkladı? İsveç ülkesindeki teröristleri teslim edeceğini mi açıkladı? Hayır. Yine dış politikanın iç politikaya alet edilmesine bağlı u dönüşü, yine bir ağa maraba hikayesi. Oysa ülkemiz bundan çok daha iyisini hak ediyor.

“İnsanlarımızı ayrıştıran, milleti bölen siyasete dur diyelim”

Yaklaşan yerel seçimler bu yönetime layüsel olmadığını hatırlatmak için bir fırsat. Bu zulme dur demek için, bir vesile. Siyasi parti, inanç, etnik köken ayırmadan milletimizin üstünden silindir gibi geçen bu zulme dur diyelim. İnsanlarımızı ayrıştıran, milleti bölen siyasete dur diyelim.

“Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına birlik içinde güçlenerek gireceğiz”

Bu hafta sonunda 38. Kurultayımızı yapacağız. Partimizin 100. Kuruluş yılında Kurultayımız bir demokrasi şenliği olacak. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına birlik içinde güçlenerek gireceğiz. 100 yıl önce tam bağımsızlık ve ulusal egemenlik için yola çıkan Büyük Atatürk ve yol arkadaşlarından aldığımız miras asla vazgeçmemektir.

Cumhuriyetimizin temel direği olan, milletin egemenliğini, tek kişinin vesayetinden kurtaracağız. Millet iradesinin tek tecelligahı Gazi Meclisimiz olacak. İkinci yüzyılda şanlı Cumhuriyetimizi hep birlikte, eksiksiz bir demokrasiyle taçlandıracağız.”

Editör: Selim Ercan