Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sözcüsü Faik Öztrak, parti merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına, 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden dün itibariyle tam 5 ay geçtiğini belirterek başlayan Faik Öztrak, hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, acılı yakınlarına sabırlar diledi. Deprem bölgesinde başta barınma sorunu olmak üzere hala sıkıntılar sürdüğünü ifade eden Öztrak, yıkılan, ağır hasar gören binaların yapım aşamasında izin ve kontrol süreçlerinde devlet yetkililerinin sorumluluğu olduğunu öne sürdü. İmar affına değinen Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Evler, vatandaşa zarar tazminatı olarak bedava verilebilir”
“Bu sorumluluğun bihakkın yerine getirmemesi ve çıkarılan imar afları hükümetin burada ciddi bir ihmali olduğunu ortaya koyuyor. Yitirilen canlar geri getirilemez. Ama yapılacak evler, vatandaşa zarar tazminatı olarak bedava verilebilir. Verilmelidir. Biz bunu söylerken Saray’ın bakanı bugün çıkmış, ‘500 bin lirasını hibe verelim, vatandaş evi kendisi yapsın’ diyor. TOKİ’nin hesabıyla bile bir evin maliyeti 2 milyon liraya yaklaşıyor. Bunlar bunun dörtte birini verip vatandaşı başlarından atmaya uğraşıyor. Vatandaşı kaderine terk ediyor. Yetki sorumluluk getirir. Sorumluluğunuzun gereğini yerine getireceksiniz. Bu konutları depremzedelere bedava vereceksiniz. Bunun başka yolu yok.
“Hükümet vergi artışı ve zamlar için seçimin bitmesini bekledi”
Depremin üzerinden geçen bunca zamana rağmen, hükümet vergi artışı ve zamlar için seçimin bitmesini bekledi. Şimdi deprem gerekçesiyle, Vatandaşlarımızın sırtına yeni vergiler yükleyecekler. Bunu bir torba yasa içine koyup, Meclis’e getirdiler. Burada her şeyden büyük bir samimiyetsizlik var. Deprem olmuş 6 Şubat’ta yasa geliyor Temmuz’da… Yetmez bir de aynı torbaya, Memur maaş düzenlemeleri konuluyor ki çabuk geçsin. Seçim nedeniyle harcama musluklarını sonuna kadar açtılar.
“Bunların hepsi Anayasa ve ilgili yasalara aykırı”
1999 Depreminden sonra depremin yaralarını sarmak için, geçici bir Özel İletişim Vergisi çıkarılmıştı. Bu vergi bunların zamanında kalıcı hale getirildi. Erdoğan hükümetleri döneminde, toplanan deprem vergisi 36 milyar 743 milyon dolara ulaştı. Biz bu paranın nereye harcandığını hep sorduk. O dönemin Maliye Bakanı, Şimdiki Hazine ve Maliye Bakanı bu soruyu ‘Duble yollara, demir yollarına’ diye yanıtlamıştı. Erdoğan bir adım daha ileri gitmiş,
‘Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok’ demişti. Hükümet ‘hesabını vermediği’ bu vergileri, şehirleri depreme hazırlamak için kullanmadı ve milletimiz bu hatanın bedelini son depremde çok ağır bir şekilde ödedi. Getirdikleri torba yasalaşırsa, bu yıl aldıkları Motorlu Taşıtla Vergisi’ni bir daha alacaklar. Buna da ‘bir defalık’ demişler.
Bir de Cumhurbaşkanına, ÖTV’yi olağanüstü artırma yetkisi veriyorlar. Bunların hepsi Anayasa ve ilgili yasalara aykırı. Yine dün akşam itibariyle, Cumhurbaşkanı kararıyla, harçlara ve KDV oranlarına insafsız artışlar yapıldı. ÖTV artışı 6 ayda bir otomatiğe bağlandı. Bu artışlar, iğneden ipliğe her şeyin fiyatını artıracak. ‘Bir ev, bir araba almak hayal oldu’ diyorduk.
“Seçimde kaşıkla dağıttığını seçimden sonra vergiyle, zamla, kepçeyle geri alıyor”
Anlaşılan bu vergi ve harçlardan sonra artık bir akıllı telefon almak da hayal olacak. Bu yapılan, gidişin gidiş olmadığını, Sarayın hatalarının faturasının yine düşük ve sabit gelirlilere çıkacağını, gelir adaletsizliği ve yoksulluğun daha da artacağını Tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. İnsaf be kardeşim, Bu nedir! Bu nasıl zam yapmaktır? Bu nasıl zulümdür? Sizde hiç insaf kalmadı mı? Bu zamlar gösteriyor ki Saray’ın dışarıdan gereken parayı bulma ümitleri de yavaş yavaş sönüyor. Hal böyle olunca Gözler yine vatandaşın cüzdanına dikiliyor. Saray seçimde kaşıkla dağıttığını, seçimden sonra vergiyle, zamla, kepçeyle geri alıyor. Bu kadar zam yapmasına izin verilseydi, Nebati Bakan da bu ekonomiyi gayet rahat yönetirdi.
“Zam, zulüm dışında milleti feraha çıkaracak bir program açıkladınız da biz mi duymadık?”
Saray’da yazılan bu torba, hem son derece özensiz yazılmış, hem de Anayasa’ya aykırı son derece tehlikeli maddeler içeriyor. Rasyonel politikalara dönüş buysa, vay milletimizin haline. Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce bütçe hakkının Meclis’te olduğu gerekçesiyle iptal edilen Cumhurbaşkanına, Bakanlık bütçelerine ödenek ekleme yetkisi, bu torbanın içine tekrar konmuş.
Yine torbada, net borç kullanım tutarının artırılmasıyla ilgili bir madde var. Bu da Milletin Meclisi’nin bütçe yapma hakkına tam bir tasallut. Hükümetin yasalarda ve Bütçede öngörüle borçlanma yetkisini, 2 trilyon liranın üzerine çıkarıyor. Milletvekillerine soruluyor, izah edemiyorlar. Her halükarda, biz buradan söylüyoruz: Bu madde kabul edilemez. Anayasa’ya aykırıdır. Anayasaya aykırı uygulamalar torbalara sıkıştırılıp getirilirken, zamlar yağmur gibi yağarken, Bakan Şimşek de bol bol sosyal medya mesajı atıyor. Dün yine sosyal medyadan ‘Programımızın 3 temel bileşeni var’ diye başlayan Bir mesaj atmış. Pardon Mehmet Bey, biz bir şey mi kaçırdık? Siz zam, zulüm dışında milleti feraha çıkaracak bir program açıkladınız da biz mi duymadık?
“Bu düzenlemede mühendislerin, sağlık çalışanlarının sıkıntılarını giderecek ayarlamalar yok”
Torbada memur maaşlarına yılın ilk altı ayında verilecek telafi zammını TÜİK’in böyle hesapladığı enflasyona göre vermek istiyorlar. Telafi zammının üstüne de 8 bin 77 lira seyyanen zam getiriyorlar. Böylece en düşük memur maaşı 22 bin lira olacak. Bu bir düzeltme ama eksik ve hakkaniyete uygun değil. Çünkü bu 8 bin 77 lira emekliliğe yansımıyor. Bunun mali ve sosyal hakların tespitinde esas alınmayacağını yasaya açık açık yazmışlar.
Bu düzenlemede kamuda çalışan kalifiye elemanların, örneğin mühendislerin ya da sağlık çalışanlarının sıkıntılarını giderecek ayarlamalar yok. Memurlar arasındaki maaş farkının kapatılması gerekçesiyle, bu toptancı yaklaşım büyük bir adaletsizlik yaratıyor. Bürokraside liyakati hiçe sayıyor. Diğer taraftan maaşlar ücretler artıyor ama vergi dilimleri yerinde sayıyor.
“İlk altı aylık enflasyonun telafisi yetmez”
Hükümet kaşıkla verdiğini bir kere daha kepçeyle almak için adeta fırsat kolluyor. Ve son olarak, en başta söylediğimizi yine tekrarlıyoruz: İlk altı aylık enflasyonun telafisi yetmez, ‘Madem enflasyon hedefiyle uyumlu gelirler politikası’ dediniz, o zaman gerçekçi bir enflasyon hedefi ortaya koymalı Buna uygun bir artışı da ikinci altı ay için yapmak zorundasınız.
“Bu torbada emeklinin adı bile yok”
Seçim döneminde en düşük emekli aylığını 7 bin 500 liraya çıkarırken, aylığı 7 bin 501 lira ve üzerinde olduğu için aldığı para yerinde sayan emeklilere verdikleri sözler var. Seçim sonrasında, Emekli maaşlarına kademeli olarak artırmaya söz verdiler. Torba yasada bu yok. Bu torbada emeklinin adı bile yok. Emekliye, ‘TÜİK’in gösterdiği makyajlı enflasyon kadar farkı al, Ses etmeden otur’ diyorlar. Bu pervasızlığa tepkiler çığ gibi büyüyünce, AK Partinin bir genel başkan yardımcısı çıktı, ‘Teklifte emeklilerin olmaması olmayacak demek değil’ diye açıklama yapıyor.
“Milletin iradesine pranga vuruluyor”
Yerel seçimlere kadar kalan 8 aylık dönemin siyaseten çok sert geçeceği, saray eliyle gerilen siyasetin iplerinin, çok daha sıkılacağı anlaşılıyor. TİP’in seçilmiş milletvekili Can Atalay, hala tutuklu, Mecliste ona oy verenlerin hakkını savunamıyor Milletin iradesine pranga vuruluyor.
AK Parti’nin Diyarbakır milletvekilinin sözlerini de anımsatarak, hükümetin neyi, neden yaptığını hatırlatan, Saray’ın yeni bir çözüm süreci başlatma, ve terörist başını salıverme niyetinden bahseden Gazeteci Merdan Yanardağ, terörü övdüğü iddiasıyla tutuklanıyor. Sonrada TELE-1’e, Merdan Yanardağ’a isnat edilen suçla, alakası olmayan bir madde üzerinden, 7 gün yayın durdurma ve ağır para cezası veriliyor.
“Birleşmiş gücümüzü tahkim edeceğiz, büyükşehirleri de bu hükümetin elinden alacağız”
“Önümüzdeki seçimde 25,5 milyon oyu 35 milyon yapmak için Halil İbrahim sofralarında bir araya gelmeye devam edeceğiz. Önceki seçimi kazanamamış olmak hepimizi üzdü, hayal kırıklığına uğrattı. Ama artık bu yılgınlığı üzerimizden atma, birleşme, Erdoğan Hükümetinin zamma, zulme Hukuksuzluğa dayanan siyasetine son vermek için birlikte olma zamanıdır. Birleşmiş gücümüzü tahkim edeceğiz, bizim yönettiğimiz büyükşehirlerin dışında kalan, Büyükşehirleri de bu hükümetin elinden alacağız.”