Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 sanıklı davanın dördüncü duruşması başladı. Duruşmaya katılan CHP Genel Başkanı Özgür Özel gazetecilere açıklamalarda bulundu. 

Özgür Özel'in açıklamasından satır başları şöyle;

Dava başlıyor: Kılıçdaroğlu, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret’ten yargılanacak Dava başlıyor: Kılıçdaroğlu, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret’ten yargılanacak

"Saniye Ateş konuşmasını tamamlamadan fenalaştı"

Sinan Ateş cinayetinin duruşmasının dördüncü günündeyiz. İlk gün olduğu gibi programımız el verdikçe Sinan Ateş'in eşinin, annesinin, kız kardeşlerinin yanında olmaya devam ediyoruz. Biraz önce Saniye Ateş konuştu. 22 sanık ve 22 sanık avukatının saatlerce, yarımşar saat süren savunmaları hepsi bir yana, Saniye Ateş konuştu ve aslında bence orada söylenebilecek bunun üzerine bir kelime kalmadı. Oğlunun nasıl yetiştirdiğini anlattı ve oğlunu vuranların değil, vurdurtanların, ipini çekenlerin, dosyadaki ifadelerle kim olduğunu öğrenmek istediğini söyledi. Dedi ki, "Oğlum öldü, babasının kalbi dayanmadı öldü, ben zaten ölüyüm" dedi. Siyasilerin isimlerini söyledi. Sözlerini bitiremeden de baygınlık geçirerek salondan sağlık sebebiyle çıkarılmak zorunda kaldı. Gerçekten insanın kanı donuyor, gerçekten acılı bir anne yalan atacak hali yok ve öldürüleceğini bilen oğlunun kendisinin hayatını kurtarmak için kimlerle konuştuğunu ve bu sonun nasıl yaklaştığını tane tane anlattı.

"Bu salonda artık mızrak çuvala sığmıyor"

Birazdan Ayşe Hanım konuşacak, muhakkak o da çok kritik şeyler söylecek. Bu salonda artık mızrak çuvala sığmıyor. Verdiği ifadelerin hiçbirini hatırlamayan, hepsini geri alanların neye çabaladıkları, kimleri korudukları, bu siyasi cinayetin nasıl basit bir cinayete dönüştürülmeye çalıştığını hep birlikte görüyoruz. Sinan Ateş'in dava arkadaşları, cenazesinde isyan eden arkadaşları gözyaşları içerisinde Sinan Ateş'in annesini dinliyorlar ve bir siyasi hareketin, bir siyasi partinin veya bir başka yapının iyi niyetle takipçileriyle, o yapının bir takım suç örgütlerini de kullanarak suça bulaşmış olanların vicdanen nasıl ayrılmış olduklarını hep birlikte görüyoruz.

Burada ülkeyi yönetenlere ve ülkeyi yönetenlerin ittifak ortaklarına söylenecek bir şey var. Bu mızrak, bu çuvala artık sığmaz. Bu milletin vicdanı bu cinayetin aydınlanmasına kim mani oluyorsa onu tarihe gömecek. Bu cinayeti azmettiren ve işin içinde suç örgütleriyle temas eden çürükleri ayıramazsanız bu çürümüşlük hepinize sirayet ediyor. Partinizi ve ittifakınızı bu çürümüşlükten kurtarmak için yapmanız gereken şey; o çürümüşleri o sepetten ayırmak. Yok, "Bize de bulaşır" derseniz vallahi Saniye Ateş'in ve Ayşe Ateş!'in gözyaşlarında boğulacaksınız. Bırakın birkaç tane olmadık ve illegal yapılar ile işbirliği içerisinde olan yapıları ayıklayın, bu yükten hep birlikte kurtulun. Bu hem o partinin hem de ittifak ortağının vermesi gereken tarihi bir karar. Bu acılı annenin gözyaşlarında boğulup gideceksiniz. Milletin vicdanında çok olumsuz bir yere doğru gidiyorsunuz.

"Bu meselenin artık siyaseti, çıkarı kalmadı, bu iş vicdan meselesidir"

Bu meselenin artık siyaseti, çıkarı kalmadı. Bu iş vicdan meselesidir. Vicdanı olanlar ve olmayanlar ayrışacak. Vicdanı olanlar, vicdansızları her zaman yenerler. Millet de vicdanın yanında konumlanır. Devlet gücünün, istihbarat gücünün değil, karşısında Saniye Ateş'in yanında durur millet. Sinan Ateş ile bizim siyasi pozisyonumuzun ne kadar farklı olduğunu herkes biliyor. Ama annesi diyor ki, "Dost bildiklerimiz düşman, düşman bildiklerimiz dostmuş"

Hepiniz göreceksiniz ki eğer burada herkes pozisyonunu korumaya çalışırsa, esas milletin pozisyonu belirleyici olacak ve sis perdesi indirmeye çalışıp kendisini kurtarmaya çalışanların tam karşısında duracak. Bu milletin vicdanı, bu cinayetin aydınlanmasına kim mani oluyorsa onu tarihe gömecek. Saniye Hanım'ı, Ayşe Hanım'ı dinleyin başka bir şey söylemeye gerek yok.

Muhabir: Şevval Dalgıç