CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Saraçhane'deki İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasında basın toplantısı düzenledi. Özel, soruşturmalara ilişkin iddialara yanıt verdi. Özel, gizli tanık iddialarına ilişkin açıklama yaptı. Özel, "Kanıt yok, gizli tanık var" dedi
Özel'in konuşmasından satır başları şöyle;
“İstanbulluların iradesi kimi istiyorsa İstanbul ona emanet edilir”
“İstanbul, İstanbulluların iradesi ile yapılan yerel seçimlerle kim tarafından yönetilmesi isteniyorsa ona emanet edilir ve o emanet Saraçhane’de devralır, devredilir. 15 Temmuz darbesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni ele geçirmek isteyenler de Saraçhane’ye yönelmişlerdi. Bu yüzden İstanbul’un son seçilmiş belediye başkanı ve son üç seçimde. Biri hazımsızlıktan ötürü İstanbullunun kararına ‘Ya sen bu kararı verdin ama ben bunu tanımıyorum. Bir daha düşün’ denildiği için tekrar edilen 2019 seçimleri ile birlikte İstanbullular üç kez sandık başına gittiler, perdeyi çektiler, ellerini vicdanına koydular ve mührü Ekrem İmamoğlu’nun üstüne bastılar. Dediler ki, ‘Bu şehri senin yönetmeni istiyoruz. Oysa 25 yıldır o güne kadar Tayyip Erdoğan ve atadıkları İstanbullulara, önerdikleri yönetiliyordu. Tayyip Bey’in kendine ya da İstanbullulara önerdiklerine, atadığı adaylara oy verildi. Tayyip Erdoğan’ın deyimiyle; ‘İstanbul’a ihanet ettik’ dedi. Örneğin Tayyip Bey geldiğinde İstanbul’da sadece dört gökdelen vardı, şu anda 235 gökdelen var ve bunların tamamına yakını Tayyip Bey ile atadıklarının döneminde ruhsatlandırıldı. Bunlar, İstanbul’un bağrına saplanan hançerler olarak ifade ediliyor. Zaman zaman şehrin siluetini bozmaktan bahsediliyor. Mesela bunlardan biri yapıldığında ve tepkiler çok olduğunda Tayyip Bey yapana küstü. Çok yakındı, küstü. Çünkü ‘Bunu tıraşla’ dedi. ‘Tıraşlamam’ dedi, inat etti. Küstü ona. Sonra rahmetli annesine Allah nur içinde yatırsın, Tenzile Hanım’ın adını verdikleri bir imam hatip yapınca da barıştı. Gökdelen duruyor, imam hatip de duruyor.”
“Bükemedikleri bileği yargı sopasıyla kırmaya çalışıyorlar”
“Şimdi bu şehri İstanbulluların emanet ettikleri Ekrem İmamoğlu… Dün Beylikdüzü’ndeydik. Bu hikayenin başladığı yerdeydik. Futbol deyimlerini kullanmayı seven iki siyasetçi; mevcut Cumhurbaşkanımız ve bir sonraki Cumhurbaşkanımız. Biri ‘Ben iyi futbolcuyumdur’ diyor, hatta ‘Hiç kırmızı kart görmedim’ diyor. Sonra gördüğü çıkıyor ortaya kendi ağzından. Biri de ‘Ben gol yemem, iyi kaleciyimdir’ diyor. ‘Bazen de gol atarım’ diyor. İşte Ekrem İmamoğlu’nun Tayyip Erdoğan’a ilk golü attığı Beylikdüzü’ndeydik. Biliyorsunuz birinci golü attı, ondan sonra da hattrick yaptı, üç kez daha üst üste onu yendi. Türkiye siyasetinde yenenler ve yenilenler var. Tayyip Bey Beyoğlu belediye başkanlığında yenilmişti, milletvekili adaylığında yenilmişti, sonra partisini kurduğundan beri bizi yendi. Biz de onu 31 Mart‘ta yendik. Yenen var, yenilen var. Şu ana kadar yenilmeyen, bir tek Ekrem İmamoğlu var. O girdiği her seçimde Tayyip Bey’i ve atadıklarını yendi. Şimdi o Ekrem İmamoğlu’na, bükemedikleri bileği yargı sopasıyla kırmak için saldırıyorlar. Hep söyledik, ‘Haksızca, hukuksuzca bir iş var’ diye. Burada tabii benim kullanacağım bütün cümleler, yürütülmekte olan ve gizlilik kararı olan bir soruşturmanın gizliliğine halel getirmeyecek cümleler olacak. Ama tüm vatandaşlarımızın da bilmesi gerekenler...”
“Her bir soruya belediye başkanı cevap verse işi kim yapacak?”
“Şu anda içeride 106 kişi gözaltında. Öyle isimler var ki… Ekrem Başkan’a da soruyorlar, ‘Bunu tanıyor musun, bunu tanıyor musun?’ Gözaltında olan bu kişiler soruluyor, biz de bazı isimleri arkadaşlar herkes birbirine soruyor bu binada mesela. ‘Bu nereden çıktı, bu kim?’ falan diye. Bilmediğimiz isimler oluyor. Şimdi anladık, bütün açıklığıyla anlatıyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ismi anılan şirketlerine, ihale alan kim varsa ve o şirketlerde ihale yetkilisi kim varsa bunların isimleri alınmış ve hepsi evlerinden toplanmış. Bu yöntemle ilerlerseniz mesela dört şirket adı daha yazar, yarın 100 kişiye daha operasyon yapabilirsiniz. Örneğin X belediyesi, bu yöntemle Konya Büyükşehir’e gidersiniz orada da sabahın köründe 150 kişiyi alabilirsiniz. Hiçbir kısıt yok. Çünkü ihaleyi verirken imza atanlar. İhaleyi alan şirketin bütün yöneticileri. Listemiz bu arkadaşlar. ‘Hayır’ diyen beri gelsin. Çağırsınlar, örneğin A Haber’e gideyim, sorsunlar anlatayım. Yani 106 kişilik suç örgütü bir basit tanımdan ibaret. İhaleye imza atanlarla… Hatta ihaleye imza atanlar hiyerarşik olarak yukarı. Çünkü Ekrem Bey’in bu ihalelerin hiçbirinde imzası yok. Madem baştasın, baş sanıksın gel bakalım. Normalde belediye başkanları imza atmadıkları, yetkili olmadıkları hiçbir ihaleden sorumlu tutulamaz. Sorumlu tutarsanız Türkiye’de bir belediye başkanı görevine devam edemez. Çünkü her ihaleye biri itiraz eder ve bir soruşturma açılır, her gün orada olsun. İBB’de aynı anda 325 denetçi, 325 müfettiş görev yapıyor. Her bir soruya belediye başkanı cevap verse, işi kim yapacak? Bir belediye başkanı yetmez o müfettişlere. Bu 106 kişi de mesela şu var. İhaleyi almış bir şirket. Şirketin sahibi, şirket kurarken yedi kişi lazım; oğlunu yazmış, kaynını yazmış. Onları da almışlar. Şu anda içeride niye olduğunu bilmeyen, ‘Senin kayınbirader ne iş yapıyordu?’ deyince ‘Reklamcı galiba, bir işler yapıyor’ diyen zavallılar duruyor. ‘Babam benim outdoor reklamlar veren biri, bilmiyorum.’ ‘İBB?’ ‘Bilmiyorum kimle çalıştı?’ diyen sabicikler duruyor, 22 yaşında, üniversite öğrencileri. Hepsini toplamışlar.”
“Buna algı operasyonu diyorlar”
“Şimdi bunlar nasıl suçlanacak? Allah için bir kanıt yok, göreceksiniz. Elde işlemleri şaibeli hale getirecek gizli tanık var. İsmini kapatacağım. Mesela bazılarına hiçbir şey dememiş, o çocuğa soru da soramıyorlar. Tek suçu, bilmem ne reklam şirketinin yönetim kurulunda olmak. Babası ‘Yedi kişiyi doldursun’ diye oğlunun adını yazmış, yönetime almış. Kaynını yazmış… Ama bazılarına ağır ithamlar var. Onlara uzun sorular sorulması gerekiyor. Bakın gizli tanık hikayesi… İsmi kapatmak durumundayım. Gizli tanık demiş ki ‘Bir firmanın yetkilisi bu.’ Parantez içinde. ‘İsimli şahıs da naylon fatura kesmektedir.’ Şimdi gizli tanık ‘naylon fatura’ diyorsa bu adamı alacaksın, faturaları da koyacaksın, ‘Bu işi ne zaman yaptın, kime yaptın, bu parayı nereden aldın?’ diyeceksin. Bu ciddi bir iddia. Şimdi gizli tanık burada işler, somuta varacaksan. Dersin ki ‘Faturalar naylonmuş, yapmadığın işi faturalandırmışsın, vermediğin malı faturalandırmışsın.’ Bu önemli. Tabii haklı olarak çıkarsın konuşayım dediğim A Haber’de ‘İBB’nin algı operasyonlarını kim yapıyordu?’ diye… Şimdi algı ya. Birini hırsızlıkla itham edeceksin ve köpürteceksin. İBB neye algı yapıyor olabilir? ‘Eskiden yollar kötüydü, şimdi trafik hızlı akıyor’ diye algı yapacak, bunu köpürtecek. Buna algı operasyonu diyorlar. Bunları yapıyormuş bu kişi. Bunun faturası olur mu? Ekrem İmamoğlu’nu övme faturası olmaz değil mi? Tayyip Bey’i yerme faturası olmaz. Algı operasyonu bu. Buna başka bir fatura keseceksin, parayı alacaksın, algıyı yapacaksın, tam bu. Ben öyle anlıyorum. Herhalde bunun için tutuldu bunlar. İşte o gizli tanığın verdiği isim, algı operasyonlarını yapıyormuş ismini kapatmak durumundayım. Ve o algı operasyonlarını yapan arkadaş, İmamoğlu soruşturmasının kilit ismiymiş. Burada yazıyor kilit isim. İmamoğlu ile de fotoğrafları var. Ve bu firmanın adı belli, algı operasyonu yapan bu kötü şirket.”
“Fahrettin Altun da yetki vermiş”
“Ekrem Bey'den parayı örneğin 29 Ekim ilanı için alıp, operasyonu için kullanıp, kestiği faturaya da gizli tanığın ‘Naylon fatura’ dediği şirket. Böyle yapılıyorsa doğru. Ama bu şirket o kadar itibarsız bir şirket değil ki. Bakın Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, çok önemsediği Cumhuriyetin 100’üncü yıl kutlamalarında bir genelge yayımladı. İletişim Başkanlığınca uygun görülen sponsorluk veren firmalarla anlaşma yapacağını, onların da Kamu İhale Mevzuatından muaf. Öyle ya 100’üncü yıl mevzuata takılmadan iş yapsınlar, takır takır iş yapsınlar. Böyle bir genelge yayımladı. İletişim Başkanımız Fahrettin Altun da bu yetkiyle bir firmaya yetki vermiş arkadaşlar. Herhalde algıcı kötü bir firma olsa verilmez. Yine şahsın adı saklı, 4,5G firması bütün işlemlerde yetkilendirilen tek firma olmuş. Değerli arkadaşlar bu 4,5G firmasının sahibi olan arkadaşımız, 29 Ekim 100’üncü yıl etkinliklerinde Türkiye Yüzyılını götüren, Türkiye Yüzyılı kampanyalarını yapan, bütün bakanlıklardan, İletişim Başkanlığı’ndan milyarlarca TL alan bir firma. Ve bu arkadaşımız 2019’daki seçimden önce de 2015’ten beri İBB’de çalışıyor. AK Parti zamanından beri çalışıyor. Uzun bir mukavelesi var. Bittiği güne kadar da takır takır çalışıyor, ihalelere giriyor, para alıyor. Şimdi bu arkadaşımızı da sabah 06.00’da gitmişler evinden çoluğunun çocuğunun önünde hırpalaya hırpalaya almışlar, getirmişler arkadaşlar. Cumhurbaşkanlığının da iş verdiği, İBB’nin de verdiği ama gizli tanığın ‘Naylon fatura kesti’ dediği kişi. Bakın arkadaşlar evden ele geçirilme listesi. ‘Elde, elde, elde, tutukladık diyor. Bunlar firarda, bunlar sonra bulundu. İlk sabah ya örneğin bunların içinde Buğra Gökçe, İPA’nın Başkanı, değerli bir arkadaşımız. Sabah evde bulamamışlar. Bulununca eldeye geçiyor. Bir kişi, şubeden serbest. Yani polis daha almış, şubeden serbest. Allah Allah. Bu kişi şubeden serbest. O zaman bu içeride olmadığına göre ben soruşturmanın gizliliğine halel getiremem. İsmi açalım bakalım. İsim Serdar Haydanlı. Şubeden serbest. Niye aldınız oğlum bırakın, denilip şubeden bırakılan arkadaş. Efendim gizli tanığın bütün suçlamalar içinde çocuğa, kayınbiradere bir şey diyemiyor ya. Ekrem Beye, ‘Naylon faturaları kesen isimdir’ dediği kişi. Serdar Haydanlı, gizliliği yok, şubeden serbest. Sabah Gazetesinin bu haberine göre İBB’nin tüm algı operasyonlarını yapan kişi. ‘İBB algı operasyonlarını yapıyordu. Kim bu Serdar Haydanlı, her taşın altından çıkan isim. 4,5 G. Şubeden serbest. ‘Ekrem İmamoğlu soruşturmasında adı geçen kim bu Serdar Haydanlı?’ şubeden serbest. Ekrem bey burada. Yan yana gibi gösteriyorlar Ekrem Bey'in ilk sabah görüntüsü. Haydanlı kazandığı parayla bir papağan almış omzuna. Türkiye Yüzyılı diye konuşan papağan. Şubeden serbest. Küstah fotoğraf koymuşlar. Sabah böyle adamları sevmez. Çağdaş bir görüntüsü var.”
“AK Parti döneminin bütün işlerini yapan isim…”
“‘İmamoğlu soruşturmasındaki kilit isim, Serdar Haydanlı’nın gizemi.’ Şimdi arkadaşlar siz gazetecisiniz, kiminizi Ankara’dan tanırız, kiminizi buradan biliyoruz. İyi gazetecilersiniz. Bu haberleri arasanıza, bu haberler bende var, arasanıza. A Haber, yandaş kanalların hepsi, TRT… Tüm haberleri, bunları sildiler. İnanıyor ya insanlar ‘A Haber yalan mı söyleyecek ya koskoca şey.’ Bak algı operasyonlarını yapan kişi. Ekrem İmamoğlu’nun naylon fatura kesip İBB’yi soydurup, algı operasyonu yapan Serdar Haydanlı. Şubeden serbest. Niye biliyor musunuz arkadaşlar? Bunu Ekrem Bey’e sordular, ‘Serdar Haydanlı?’ Bilemedi. Biz de bilemedik. Okuduğumuza göre naylon fatura kesmiş. Gördüğümüze göre AK Parti döneminin bütün işlerini yapan, sözleşmesi 2021’de bittiği için… Ben bu Ekrem Başkan’ın da bu huylarına gerçekten… ‘Adamın sözleşmesi var’ demiş, ihalelere girdiği, aldığı işlere iki yıl daha takır takır... Tayyip Bey olsa ilk gün gırtlağını sıkar. ‘Sen Ekrem Bey’in adamısın’ diye, iş vermez. Sordum, 2021’e kadar iş mi yaptı İBB’de? ‘İhaleye girse, alsa yine yapardı’ diyorlar. Açık ihale, kazanmış. İki yıl boyunca buranın reklam işlerini yapmış, parasını da almış. Bu arkadaşı Ekrem Bey tanımıyor. Biz tanımıyoruz. Ama Cumhurbaşkanımız tanıyor. İletişim Başkanımız tanıyor. Çünkü bir tek ona muafiyet veriyor ‘Türkiye Yüzyılı’nı anlatsın diye. Kamu İhale Mevzuatı’na tabii olmadan, vergi muafiyetleri ile, ışık hızıyla, ‘Türkiye Yüzyılı’ anlatacağız. İletişim Başkanlığı kimi ilan ederse ona imkan var. O da bir tek bunu, o da bir tek 4,5G’yi, o da bir tek bu arkadaşı muaf tutmuş. O arkadaş da bir tek bu arkadaş. Sabah 06.00’da evden alınıp herkes gibi şubeden serbest bırakılmış. Bakın herhangi bir firmanın yedi yönetim kurulu üyesini de aldılar ‘İBB’ye reklam yapıyor’ diye. Konuyla ilgili, ilgisiz. Bugün akşam serbest bırakılırlar. Dört gündür içeride tutuluyorlar. Şubeden serbest değiller. 21 yaşında ve üniversite öğrencisi, babası şirket kurarken ‘Oğlum da hissedar olsun’ diye yazmış, şubede ‘elde.’ Serdar Haydanlı, evde. Çünkü ona gelen telefonla bırakıldı. Oysaki gizli tanık ifadesinde ‘Naylon faturaları kesen isim’ diyor. Ben daha ne diyeyim arkadaşlar?”
“Sen haberi silmişsin”
“Şimdi ben karşıma Adalet Bakanı olur, İletişim Başkanı olur, eğer cesareti varsa Sayın Cumhurbaşkanı olur, birini istiyorum. Soruları A Haber'de anchormen soracak. Ben cevaplayacağım, karşımdaki cevaplayacak. Akın Gürlek’e ‘Al hepsini bunların, yap bir algı operasyonu…’ Hepsini aldılar. Listeye göre alıyor ya, 2019 - 2021 arası iş yapan firma diye. Bu arkadaşı; Serdar Haydanlı’yı da aldılar. Serdar Haydan’lı bir de mahir adam. Ben Ekrem Başkan’la telefonda görüşemezken o nasıl başarıyorsa gözaltındayken? Ben Türkiye protokolünün dördüncü ismiyim, İBB Başkanım’la gözaltına alındığı andan itibaren bir telefon görüşmesi yapamadım. Ama bu arkadaş kimi aradıysa, hani HTS kayıtları var ya, o sabah kimlerle görüşmüş? Haydi çıkaralım. Biz bunları çıkaracağız yarın. O aradığı kimi aramış? Sonra Akın Gürlek‘i kim aramış? Akın Gürlek de şubeye hangi talimatı vermiş? ‘Şubeden serbest.’ Bunun dışında bir soruya cevap vermeyeceğim. Bu haberi yapmayanlar, yarın günü geldiğinde bu basın toplantısını izleyip ‘Sen bunun haberini nasıl yaptın?’ sorusuna bana değil evlatlarına cevap verecekler. Bu haberi görmeyenler, bu haber yayınlanırken yayından çıkanlar, bu basın toplantısını görmeyenler, ey A Haber sen de şu kadar namus, şu kadar izan, şu kadar insaf varsa haydi yap, fikr-i takip diye bir şey var. ‘İBB’nin algı operasyonlarını yapan, her taşın altından çıkan…’ Yapsana bir fikri takip? Ama sen haberi silmişsin, haberi silmişsin. Şimdi kim algıcıymış, kim yalancıymış, kim namusluymuş, kim masum insanların namusuna kara çalarmış, gördük mü arkadaşlar? Buradan sonra haydi buyurun gidin Çağlayan’a. Sorun soru. Sorduğunuz sorudan biz utanmıyoruz. Ekrem İmamoğlu‘nun sorduğu ve soracağı sorulardan kim utanacak görelim bakalım.”
“Büyük alçaklık yapılıyor”
“Bugün kimi mahkum ederseniz edin, vicdan terazisinde kimi mahkum ederseniz edin, tarih önünde mahcupsunuz, mahkumsunuz. Yarın, bugün göreceğiz bakalım. Buradan merkez medyaya sesleniyorum. Bütün reklamları belli bir gelir seviyesinin, belli bir evi eğitim seviyesinin üzerinden alırsın. Cumhuriyet Halk Partisi seçmeni yüzde 70’ler, oraya çıkardığın iki yorumcu ile denge kurar gibi yaparsın, bu soruşturmada bütün suçu bize yıkarsın. Daha hiçbir şey yokken, gizliyken. Buradan söylüyorum. Merkez medyaya, haber kanallarına. Bu haberleri görmeyin, yapmayın. Pazartesi günü tüketimden gelen gücünü kullanmayan, size hedefe koymayan, ‘Buna sessiz kaldılar görmediler’ diyen, Gezi’de penguen verip de ertesi gün nedamet getirenlere söylüyorum. Polisin ‘220 bin’ dediği, gözün 500 bini gördüğü, dronun 1 milyon çektiği bir gece mitingini görmeyenlere söylüyorum. Sizi izleyen, bize oy veren yüzde 70, sizi izleyenin yüzde 70’i, tüketimden gelen gücünü, diğer firmalarınızın ürünlerini tüketirsem, reklamlarınızı izletirsem namerdim. Hadi bakalım görmeyin, hadi penguene devam edin. Hadi penguen göstermeye devam edin. Gezi’nin ilk iki gün, üç günü olduğu gibi. Hadi, bana diyor, ‘Çok telefon geliyormuş yukarıdan.’ Aşağıdan telefon getireceğim size, aşağıdan. Milyonlardan, 10 milyonlardan. Restoranını açacaksın, yemeyi bize satacaksın, marketinden bize alışveriş yaptıracaksın, yurtdışından getirdiğin arabayı benim seçmene satacaksın sonra bu iğrençlikler olunca da karşı tarafa geçeceksin. Herkes tarafını bilecek. Ya tarafsız olun, ya bundan sonra karşı tarafınızdayız. Haber kanalıyım diye ortaya çıkan, ‘Yukarıdan telefon geliyor’ diye rezillik yapanlara söylüyorum. Sen 1 milyonluk gece mitingini görme, ondan sonra gel, yarın öbür gün gel ‘Genel yayın yönetmenimiz bir kahvenizi içmek istiyor.’ Bir kahvenin 40 yıl hatırı var, bir alçaklığın 40 yıl hafızamda yeri var. Büyük alçaklık yapılıyor. Teşekkür ediyorum arkadaşlar.”