AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin Suriye’deki gelişmelere yönelik sorularını yanıtlayan Çelik, “Buradan net bir şekilde söylüyorum. Bunlar yalandır. Burada kaynaklanan durum, Suriye'nin iç dinamiklerinden kaynaklanan bir tablo. Yaşananları
Çelik'in sorulara verdiği yanıtlar şöyle;
"Bizim Suriye'deki pozisyonumuz belli"
Halep'teki hareketliliğin arkasında Türkiye'nin olduğu söylentileri var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dışarıdan yapılan bazı açıklamalarda da, Türkiye'nin içerisindeki bazı yorumlarda da bunu ifade ediyorlar. Buradan net bir dil ile söylüyorum. Bunların hepsi gerçek dışıdır, yalandır. Suriye'de arzu ettiğimiz şey oradaki şiddetin yükselmesi ya da çatışmaların artması değildir. Burada kaynaklanan durum defalarca uyarısını yaptığımız gibi Suriye'nin iç dinamiklerinden kaynaklanan bir tablodur.
5 Mart 2020'de Moskova Mutabakatı gerçekleştirildi. Ortaya çıkan bir tablo vardı. O da, İdlib'de gerginliği azaltma bölgesi söz konusu olacak, ikincisi M4-M5 kara yolunun 6 kilometre kuzeyinde ve 6 kilometre güneyinde herhangi bir unsurun bulunmayacağı şeklindeydi.
Ancak şimdiye kadar gerek rejim tarafından gerekse başka unsurlar tarafından İdlib gerginliği azaltma bölgesine çeşitli saldırılar yapıldı. Moskova ve diğer mutabakatlarda ortaya konulan belirlenmiş alanların ihlal edilmemesine dönük ilke kararları şimdiye kadar defalarca ihlal edildi ve burada çok ciddi sivil kayıplar gerçekleşti.
Dolayısıyla bir buradaki tansiyonun yükseldiğini, oluşan bu saldırılara karşı bir reaksiyonun ortaya çıkacağını gördük ve defalarca bu Cumhurbaşkanımız tarafından ve diğer yetkili arkadaşlarımız tarafından muhataplarına ifade edildi. Bu gerginliği azaltma bölgeleri ile ilgili daha önce 5 Mart 2020'de varılmış mutabakat çerçevesinde belirlenmiş alanlarla ilgili ihlallerin durdurulması gerektiğine ilişkin.
Nihayetinde gelinen noktada böyle bir reaksiyon oluştu. Bunu Türkiye’nin tahrik ettiği ya da desteklediği türünden açıklamaların tamamı gerçek dışıdır, tamamı yalandır.
Tam tersine Türkiye, İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki kural ve ilkelere uyulması gerektiğini ve herhangi bir şekilde burada bir çatışma ya da karşı karşıya gelme durumunun oluşmaması gerektiğini ifade etti.
Bunu da sadece bir tarafa ifade etmedi Türkiye. Bugünkü hareketliliğin bütün taraflarına da ifade etti ve telkini bu yönde olmuştur. Bizim buradaki pozisyonumuz açıktır.
Tel Rıf'at ve Münbiç’te terör örgütünün varlığını görmek istemiyoruz
Terör örgütlerinin Suriye’deki hareketliliğine Türkiye nasıl yaklaşıyor?
Daha önce varılan mutabakatlarda iki tane talebimiz vardı. Birincisi; Tel Rıf'at ve Münbiç’ten terör örgütünün çıkarılması. Terör örgütlerinin çıkarılması konusundaki bize verilen sözler yerine getirilmedi. İkincisi; Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca ifade ettiler. Türkiye sınırından itibaren Suriye tarafına doğru 30 kilometre derinlikte, ülkemize dair faaliyet gösteren herhangi bir silahlı unsur ve terör örgütü görmek istemiyoruz diye. Burada şimdiye kadar bize verilen söz çerçevesinde ne Tel Rıf'at’tan ne de Münbiç’ten terör örgütleri çıkarılmadı. Bunların varlığı Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğine ve meşru haklarına dönük bir tehdittir. Verilen sözler tutulmamıştır.
Rejm bugün ortaya çıkan bu son hareketlilikten sonra terk ettiği yerlere PKK terör örgütünü davet etmektedir. PYD’yi davet etmektedir ve rejim kendi kontrolündeki yerleri bu terör örgütüne teslim etmektedir. Bu da rejim ve terör örgütü arasındaki işbirliğini net bir şekilde gözler önüne sermektedir. Bizim buradaki önceden beri pozisyonumuz Tel Rıf'at ve Münbiç’te terör örgütünün varlığını görmek istemiyoruz.
Bizim herhangi bir şekilde Suriye’nin toprak bütünlüğü ile ya da diğer meselelerle bir sorunumuz yoktur. Tam tersi Suriye’de kapsayıcı bir hükümet olsun ve toprak bütünlüğü korunsun arzusundayız.
"Cumhurbaşkanımızın Esad'a çağrısı hala geçerlidir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye devlet başkanı Esad'a bir çağrısı olmuştu. Bu çağrı geçerli midir?
Cumhurbaşkanımız yakın zamanda pek çok ziyaret gerçekleştirdi. Bütün bu ziyaretlerden dönüşlerinde gazeteci arkadaşlar Suriye meselesini sorduklarında Sayın Cumhurbaşkanımız Esad ile bir araya gelerek bir normalleşme sürecinin başlatılması gerektiğinin, burada yabancı bir takım devlet ve unsurlara fırsat vermeden bu bölgedeki meseleleri kendi kendimize çözmemiz gerektiğini, Suriye’nin toprak büyülüğünün ancak bu şekilde korunacağını ifade ettiler. Bugünkü noktaya gelinceye kadar da defalarca rejime yapılan çağrı şuydu; Muhaliflerle bir araya gelsin ve şuanda ana gerginlik hali küçülmüş ve daralmış devlet egemenliğiyle orada oluşmuş bölgeler arasındaki gerginliktir.
Dolayısıyla bir araya gelinsin ve kapsayıcı bir hükümet kurularak Suriye ile birlik ve bütünlük içerisinde yollar devam etsin. Bizim burada herhangi bir şekilde yayılmacı bir takım arzularımız olduğunun söylenmesi baştan sona yalandır. Herhangi bir şekilde komşularımıza dönük yayılmacı ve çatışması bir arzu içerisinde değiliz.
Tam tersi hepsinin toprak bütünlüğü korunsun, kapsayıcı bir devlet modeliyle yollarına devam etsinler, burada sivil ölümlerin olmasını arzu etmiyoruz.
Şu anda en büyük hassasiyetle takip ettiğimiz konulardan bir tanesi de ülkemize dönük herhangi bir göç dalgasının oluşmamasıdır. Bununla ilgili bir gayret içerisindeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı bugün de tabii ki geçerli ve esas mesele bu gerginlikler bitsin, Suriye’deki rejim muhaliflerle birlikte kapsayıcı bir hükümet modeli oluştursun istiyoruz.