Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), 2 aylık aranın ardından yasama çalışmalarına başladı. 28. yasama dönemi açılış töreninin ardından, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş konuşma yaptı. Kurtulmuş, "Demokrat, katılımcı, kuşatıcı, özgürlükçü ve güçler ayrımını esas alan yeni bir anayasa ile Türkiye'ye nefes aldırmak mümkün olacaktır" dedi.
Açılış töreninin ardından Genel Kurulda konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni anayasa mesajı verdi. Erdoğan, “12 Eylül darbesi sırasında milli iradeye dayatılan Anayasa dar bir gömlektir. Bir nevi yamalı bohçaya dönen 82 Anayasa'sının miladi dolmuştur” dedi.
"82 anayasasının miyadı artık dolmuştur"
Erdoğan’ın konuşmamasından satır başları şöyle;
14 Mayıs 2023'te milletimizin takdiriyle teşekkül eden 28'inci dönem meclisimiz ilk ik yasama yılında gerçekten yoğun bir faaliyet içerisinde oldu. Meclisimizin tüm mensularına şahsım ve milletim adına şükranlarımı ifade etmek istiyorum.
Bu yıl ve önümüzdeki yasama yıllarında da meclisimiz gayretli, özverili bir çalışma dönemi geçirecek, inşallah milletimizin ihtiyacı olan kanunları çıkaracaktır. Yeni yasama yılının uyum, uzlaşma, karşılıklı anlayış ve hoşgörü içinde hepiniz için özellikle aziz milletimiz için hayırlı, bereketli bir yıl olmasını diliyorum.
Bu yüksek şuurla milletimize hizmet edecek siyasi partilere, bütün milletvekili arkadaşlarımıza, meclisimizin tüm çalışanlarına yeni yasama yılında baaşrı dileklerimi iletiyorum.
Şu an çatışı altında beraber olduğumuz TBMM, 23 Nisan 1920'de açılmış, Polatlı'dan top sesleri yankılanırken milli mücadeleyi sevk ve idare etmiş, istiklal harbimizi zafere taşımış, 29 Ekim 1923'te de Cumhuriyetimizi kurmuştur.
Gerek meclisimizin açılması, gerekse Cumhuriyetimizin ilanı milletimizin yakın tarihinde önemli dönüm noktaları olmakla birlikte Türkiye devlet ve parlemento tecrübesi bakımından asırlara sari bir birikime sahiptir.
Şunu gururla ifade etmeliyim ki yüzyıllar boyunca, onlarca devlet kurmuş olan milletimizin 11. yüzyılda kurulmuş olan Büyük Selçuklu Devletinden bugüne kadar süren kesintisiz devlet tecrübesi ile dünya üzerindeki istisnai milletlerden biridir.
Tıpkı devletimiz gibi bir şura makamı, bir istişare makamı olarak meclisimiz, milletimizin hürriyetinin ve istiklalinin somut nişanesi olarak inşallah ebet müddet var olacak, milletimize daha nice seneler alnının akıyla hizmet edecektir.
Kurtuluş savaşımız sırasında, düşman kuvvetlerinin çok yaklaşmasına rağmen, meclisimiz çalışmalarını cesaretle, fedakarlık ve sarsılmaz bir imanla ifa etmiştir. Meclisimiz Gazi ünvanını bileğinin gücüyle elde etmiştir. Yine 15 Temmuz gecesi, işgal kuvvetlerinin hain uşakları tarafından ele geçirilmeye çalışılan ve bombalanan meclismiz, milletvekillerimizin kahramanca direnişi sayesinde hem milletimize cesaret vermiş, hem kendisini savunmuş böylece Gazi ünvanını bir kez daha teyit etmiştir.
Burada şunu öncelikle vurgulamak isterim; Bu meclis 104 yıllık tarihi boyunca şartların en çetin olduğu dönemlerde bile bir çıkış yolu bulmayı başarmıştır. Bu meclis milletimizin ufkunu genişletecek, barışı ve demokrasiyi güçlendirecek, ekonomik büyüme ve refaha en önemlisi de özgürlüklere daha fazla alan açacak Cumhuriyet tarihimizin en kuşatıcı anayasasını yapma tecrübesine, bilgisine ve kudretine ziyadesiyle haizdir.
12 Eylül askeri darbesi sonrasında silahların gölgesinde milli iradeye dayatılan mevcut anayasa, meclisimiz ve milletimizie biçilmiş dar bir gömlektir. 1982'den beri yapılan irili ufaklı 20'den fazla değişiklik, milletin mevcut anayasadan memnuniyetsizliğini açıkca göstermektedir. Bir nevi yamalı bohçaya dönen 82 anayasasının miyadı artık dolmuştur. Türkiye'nin 21.yüzyılda büyük hede ve iddialarını gerçekleştirmesi ancak yeni, uzlaşmacı, katılımcı ve sivil bir anayasa ile mümkündür.
"Kutuplaştırıcı değil uzalaştırıcı, ayrıştırıcı değil birleştiri bir anayasa"
Burada şu hususu da açık yüreklilikle ifade etmek arzusundayım. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yeni anayasa ile ilgili olarak elbette biz kendi hazırlıklarımızı hem de çok titiz bir şekilde yapıyoruz ama bu demek değil ki diğer tüm fikirlere kapımızı kapatıyoruz. Yeni anayasanın hazırlık sürecinde her türlü fikre saygı duyarız, her yapıcı teklifi hayırhahlıkla değerlendiririz.
Yeni anayasanın kutuplaştırıcı değil uzalaştırıcı, ayrıştırıcı değil birleştiri, farklılıklarla değil ortak noktalarda buluşturması temel ve sarılmaz ilkemizdir. Milleti ve devleti birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Millet varsa devlet vardır. Devlet varsa millet varlığını idame ettirir. Devlet, milletin üzerinde değildir. Ne devletimizin zayıflatılmasına ne de milletimizin bu yolla ayrıştırılmasına eyvallah etmeyeceğimiz bilinmelidir.
Milletimizin refah ve huzurunun bununla birlikte daha fazla hürriyetin devletimizi daha da güçlendireceği kanaatindeyiz. Yeni anayasa devleti ve milleti ayrı yerlere koyan değil, devlet ile milleti buluşturan, kucaklaştıran niteliklere haiz olmalıdır.
Şuna tüm kalbimle inanıyorum; Milletin muazzez iradesini temsil eden insanlar olarak, insanımızın hiçbir ferdini dışlamadan, hiçbir ferdin özgürlüğünü kısıtlamadan, azami müştereklerde buluşturan bir anayasayı yazabilir, yapabilir, Allah'ın izniyle bu yüce meclis eliyle hayata geçirebiliriz.
Yeni yasama yılında milletimizin ve meclisimizin yeni bir anayasa inşası için daha fazla gayret göstereceğine inancım tamdır. Yeni anayasa sürecinde yapıcısı davranmaya devam edeceğiz. Bugün bir kez daha tüm partileri ve milletvekillerini Türk demokrasinini yeni ve sivil bir anayasa ile taçlandırma mücadelemize omuz vermeye davet ediyorum.
Adalet vurgusu
Sayın başkan, değerli milletvekilleri tıpkı tabiat gibi toplumlar ve devletler de bir düzene, nizama, bir sisteme sahiptir. Esasen düzen devletin ve milletin temel direğidir. Düzeni sağlayan kanundur. Kanunun ruhu ise adalettir. Adalet, mülkün temelidir. Bir devleti var eden ve ayakta tutan adalettir. Milleti huzur, refah ve güvenlik içinde tutan adalettir. Devleti her türlü tehditten koruyacak olan adalettir. Ekonomiyi büyütecek, eşit dağılımı sağlayacak, üretiyici, tüccarı, sanayicisi mutlu edecek olan yine adalettir.
Suçlu ile masum birbirinden ayırt edilmezse, suçlu elini kolunu sallayıp gezerken masum cesalandırılırsa adalet sarsılır. Adalet sarsılırsa devlet sarsılır. Devlet sarsılırsa milletin bekası tehlikeye girer.
Sınırlarımız içinde ve dışında canları pahasına mücadele eden güvenlik güçlerimizin her birini Rabbim muhafaza buyursun. Bütün emniyet teşkilatımıza bu önemli günde tüm milletimiz adına şükran duygularımızı ifade ediyoruz.
Aynı şekilde vatanımızı her türlü harici tehdide karşı koruyan kahraman ordumuzun yiğit mensuplarına da teşekkürlerimizi ifade ediyorum. Emniyet güçlerimiz de, silahlı kuvvetlerimiz de kanunların kendilerine çizdiği sınırlar dahilinde vazifelerini infa etmeyi sürdüreceklerdir.
Askerimizin ve kolluk birimlerimizin güven içinde kalması için devletimiz her türlü fedakarlıkta bulunmaktadır. Kanun ve düzen dışına çıkanlar ise adaletin tesisi, devletimizin bekası adına hiç tereddüt edilmeksizin yargı karşısına çıkacaklardır.
Yargı mensuplarımız ile Türk milleti adına karar veren mahkemelerimizin tehdit edilmesine hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz. Şayet polisin, jandarmanın, savcı ve hakimlerimizin suçu önleme, suçu cezalandırma, karar ve infaz konusunda sıkıntıları varsa şüphesiz bu evvel eminde kanunların konuşulması gerekir.
"Türkiye'nin artık rezerv meselesi yoktur!"
Değerli milletvekilleri, asrın felaketi olan 6 Şubat depremlerine ve bölgemizdeki sıcak çatışmalara rağmen ekonomide belirlediğimiz hedeflere kararlılıkla ilerliyoruz. Ekonomi programımızda meclisimizin de desteğiyle son bir yılda önemli mesafe katettik. Burada fikir vermesi açısınadan bazı rakamları sizlerle kısaca paylaşmak istiyorum. MB'nın geçen sene Mayıs'ta 98 buçuk milyar dolar olan brüt rezervleri bugün 156 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Bugün şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyoruz: Türkiye'nin artık rezerv meselesi yoktur!
Geçen yıl 57 milyar dolar olan cari açık temmuzda 20 milyar doların altına indi. 2023'te ihracatımız 256 milyar dolarla rekor kırdı. İhracattaki güçlü performansımız 2024'te de devam ediyor. Yıllık ihracat Ağustos'ta tarihimizin zirvesine çıktı.
Böylece milli gelirde çok kritik bir psikolojik eşiği aşmayı başardık. 2024 yılında kredi notu 3 büyük kuruluş tarafından artırılan tek ülke Türkiye oldu.
Bankacılık ve reel sektörümüzün dış borç çevirme oranları yükseldi. Türkiye'yi daha çok siyasi sebeplerle alındığı gri listeden de çıkardık. 6 Şubat depremlerinin Türk ekonomisine getirdiği 104 milyar dolarlık faturaya rağmen mali disiplinden taviz vermedik.
"Enflasyonda kalıcı düşüş trendine girmiş bulunuyoruz"
Kararlı duruşumuz sayesinde enflasyonda kalıcı düşüş trendine girmiş bulunuyoruz. Son 3 ayda yıllık enflasyon 23 buçuk puan geriledi. Önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüş devam edecek ve milletimiz bu düşüşü çarşıda, pazarda hissedecektir.
Her zaman söylüyorum; Bizim bir tane gündemimiz var o da vatandaşımızın refahını ve alım gücünü kalıcı biçimde artırmaktır. Ne yapıyorsak sadece bunun için yapıyoruz.
Yakın çevremiz istikrara kavuştukça inşallah biz de rahatlayarak çok daha iyi yerlere geleceğiz.
Covid-19 saygınıyla başlayan, bölgemizdeki savaşlarla devam eden, asrın felaketinin de etkisiyle sarsılan makro dengeleri hızla iyileştiriyoruz.
"İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye'dir"
"Türkiye İsrail'in yanında dursun, Türkiye tarafsız olsun diyenlere" sesleniyorum; Karşımızda hukukla mukayyet bir devlet değil, kandan beslenen işgalle semiren bir katil sürücü var. Karşımızda tüöm bölgeyi ateşe atmaya niyetli, gözü dönmüş bir işgal şebekesi var. Karşımızda sadece müslümanlara değil, yahudiler arasında dahi ayrım yapan ırkçı bir apartayt rejimi var. Böyle bir katliam şebesi karşısında zerre miskal vicdan taşıyan hiç kimse sessiz kalamaz. Yanı başınızda çocuklar katledilirken, yanı başınızda uçaklardan sivil halk üzerine bombalar yağarken sessiz, tepkisiz hatta tarafsız kalmak açık söylüyorum suça ortak olmaktır. Burada tam 360 gündür 3 maymunu oynayanlara bir kez daha soruyorum; Çocuklarınızın gözüne yarın nasıl bakacaksınız? Filistin-Lübnan güvende değilse, kendinizin güvende olabileceğine gerçekten inanıyoruz musunuz? İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye'dir. Bu niyetini de çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir.
Bedeli her ne olursa olsun Türkiye, İsrail'in karşısında durmaya, dünyayı da bu onurlu duruşa çağırmaya devam edecek. İnsanlığın ortak değerlerine saldıranlar karşısında bir insanlık cephesinin kurulması için Türkiye elinden geleni yapacaktır, bunda da sonuna kadar kararlıdır.
Biz, Türkiye ve Türk milleti olarak Lübnanlı kardeşlerimizi asla yalnız bırakmayacak, tüm imkanlarımızla kendilerini destekleyeceğiz.