Boğaziçi Üniversitesi alanına ait yerlerin yapılaşmaya açılmasına neden olacak karara mahkeme ret verdi. Alanların ‘Nitelikli Doğal Koruma Alanı’ ve ‘Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’ olarak tescillendiği karar ise Resmi Gazete'de yayımlandı. 

Boğaziçi Üniversitesi’nde asırlık ağaçlara, endemik bitki türleri ve tarihi yapılara ev sahipliği yapan Güney Kampüs ve çevresini yapılaşmaya açılmasına sebep olacak karar, bir kez daha mahkeme tarafından reddedildi. İstanbul 14. İdare Mahkemesi, arazinin, "sit alanı" statüsünün düşürülmesinin "hem kampüs bütünlüğünü hem de Boğaziçi sisteminin doğal bütünlüğünü olumsuz etkileyeceğine" hükmetti.

Boğaziçi Üniversitesi ve Yakın Çevresi Doğal Sit Alanı'nın koruma statülerinin yeniden belirlenmesine dair karar 7 Eylül 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onay verdiği değişiklikle daha önce bütün olarak koruma altında olan arazi iki ayrı bölüme ayrılıp koruma dereceleri düşürüldü.
Arazinin 205 bin metrekarelik alanı “Nitelikli Doğal Koruma Alanı” ve 217 bin metrekarelik alan ise “Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı” olarak tescil edildi.

Kararla, Nitelikli Doğal Koruma Alanı’nda iskele, balıkçı barınağı, bekçi kulübesi, park, rekreaktif alanlar, atıksu arıtma tesisi, kanalizasyon şebekesi, enerji nakil hattı, trafo, ulaşım hattı, açık otopark ve teleferik gibi yapılaşmalara izin verildi.

Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı’nda ise bunlara ek olarak turizm tesisleri ve daha büyük ölçekli yapılaşma faaliyetlerinin önü açıldı.

Mahkemeye taşındı

Kararın, Boğaziçi arazisinin ekolojik ve tarihi yapısına tehdit oluşturacağını belirten Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED), Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi konuyu yargıya taşıdı.

Geçtiğimiz haftalarda BÜMED’in açtığı davayı sonuçlandıran mahkeme, arazinin koruma statüsünün düşürülmesinde hukuka uygunluk bulunmadığını belirtti.

Son olarak Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin açtığı dava da karara bağlandı. Kararda, “arazinin iki farklı sit derecelendirilmesi ile birbirinden ayrı tutulmasının bilimsel bir dayanağının olmadığı” vurgulandı.

Arazinin ekolojik olarak da bütün olduğunu ifade eden mahkeme, yerleşke alanının tarihi kimliğini dikkate alarak “alanın bütün olarak korunması gerektiğine” hükmetti.

Bilim ve hukuka uygun değil

Alanda özellikle mezar yerleri ile ilgili bilgi eksikliği bulunduğunu ve envanter çalışması yapılmasının gerekli olduğunu belirten mahkeme, “sit statüsü alan sınırlarının ancak bu tür bir çalışmadan sonra belirlenebileceğini” ifade etti.

Arazinin korumasının düşürülmesine dayanak olarak gösterilen Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Raporu’nun (ETBAR) eksikliklerine değinilen kararda raporların, “biçim ve içerik olarak sit statü sınırlarını tanımlamaya imkan verebilecek bilimsel yeterlilikte olmadıklarının” altı çizildi.

Bu sebeple kararın da bilimsel bir yeterliliği olmadığını belirten mahkeme, “Sit statü tanımlamasına ilişkin alınan kararın hem kampüs bütünlüğünü hem de Boğaziçi sisteminin doğal bütünlüğünü olumsuz etkileyeceği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır” sonucuna vardı.

Oy birliğiyle iptal edildi

Mahkeme, oy birliğiyle söz konusu değişikliğin iptaline karar verdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın karara itirazını sunmak için 30 gün süresi olacak.

Bu süre içinde bakanlık istinaf yoluna gitmeye karar verirse bir üst mahkeme İdari Mahkeme’nin kararını gözden geçirecek. İtiraz yapılmadığı veya üst mahkemenin de kararı uygun bulduğu durumda Boğaziçi arazisinin koruma statüsünün bir an önce geri verilmesi gerekiyor.

Editör: Halide Tonga