Kamu emekçileri ‘insanca’ yaşam istiyor. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Sekreteri Özgür Aras, yaptığı basın açıklamasında hayat pahalılığı ve alım gücünün yetersizliğine dikkat çekerek, “Bugünün dünden pahalı, yarından ucuz olduğu ekonomik kriz koşullarından geçiyoruz. İktidar krizi derinleştiren politikalar uygulamakta ve seçim sonrası ekonomik krizin tüm faturasını halkın sırtına yüklemektedir” dedi. Hükümetin zamlar, hayat pahalılığı, açlık ve işsizlikle ilgili adımlar atması gerektiğini belirten Aras, “Enflasyon farkı kamu emekçilerine ve işçilere aylık ödenmelidir. Kamu emekçilerinin ve işçilerin ücret artışlarını zaten enflasyon karşısında erimektedir. Kamu emekçileri; 2024-2025 yılları TİS sözleşmesi taleplerini gerçekçi enflasyon oranlarına göre belirlenmesini istiyor. Vergi yükünün büyük bölümü emekçilere yıkılmıştır. Gelir vergisinin büyük bölümü ücretlilerden kesilmesi sonlandırılmalıdır. Ücretli çalışanların vergi kesintisi yüzde 15 ile sabitlenmelidir. Gelir adaletsizliği ortadan kaldırılmalı ve sermayeye servet transferinden vazgeçilmelidir” diye konuştu.
“Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı günlük değişiyor”
Zamlar, hayat pahalılığı, açlık ve işsizlikle ilgili gerçekçi adımlar atılmadığını belirten Aras sözlerini şöyle sürdürdü:
“TÜİK’in resmi enflasyon hesabı ile ENAG’ın, Kamu-Ar’ın enflasyon hesapları arasında büyük fark var. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı aydan aya değil haftalık, hatta günlük olarak değişiklik göstermektedir. TÜİK’in işsizlik ve istihdam görünümü ile gerçekler arasında büyük uçurum vardır. TÜİK, mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 9,6, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranı (atıl işgücü) ise yüzde 24,2 seviyesinde gerçekleşti. TÜİK’e göre Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde dar tanımlı işsiz sayısı (mevsim etkisinden arındırılmış) 2023 Haziran ayında 3 milyon 337 bin oldu.”
“Peş peşe gelen zamlar karşısında emekçiler çaresizdir”
Zamlı ücretlerin çalışanların cebine girmeden art arda vergi zamları getirildiğini anımsatan Aras, “Asgari ücrete yüzde 35, memur maaşlarına altı aylık enflasyon artı kök ücrete yansıtılmayan 8 bin 77 lira seyyanen zam gelmişti. Emekli maaşları için ise oran yüzde 25’te kalmıştı. Ülkedeki yüksek enflasyon, döviz kurunun yükselişi ve TÜİK manipülasyonlu rakamları üzerinden maaş artışları milyonlarca emekçiyi kriz koşullarıyla baş başa bırakmıştır. Kısaca akaryakıttan gıdaya her kalemde peş peşe gelen zamlar karşısında emekçiler çaresizdir” ifadelerini kullandı.
“Ekonomik koşullar yaşamı sürdürülemez noktaya getirdi”
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşulların milyonlarca emekçi ve ailelerinin yaşamlarını sürdürülemez noktaya getirdiğini vurgulayan Aras, “AKP iktidarı ve bakanları uzun süredir yanlış ekonomi politikalarının derin sancılarını ülkeye yaşatmaktadır. Bu koşullarda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon artışının önümüzdeki birkaç ayda devam edeceğini, seçim sonrasında yapılan zamlar hakkında ise ‘Bütçe dengelerini iyileştirmek, depremin yaralarını sarmak için yaptığımız bazı vergi düzenlemeleri var’ ifadesini kullanmıştır. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ise Orta Vadeli Program çalışmaları kapsamında vergi sisteminin sadeleştirilmesi çalışmalarından bahsetmiştir” dedi.
“Vergi sisteminde adaletsizlik var”
Türkiye’de vergi gelirlerinin yüzde 30’unun gelir ve kurumlar vergisi kaynaklı, doğrudan vergiler; yüzde 70’inin ise tüketim sırasında satın almalarda herkesin aynı şekilde yüklenip ödediği dolaylı vergiler olduğunu açıklayan Aras, “Bir vergi reformundan söz edilecekse, bunun ilk ayağı dolaylı ve dolaysız vergiler arasındaki dengesizliğin giderilmesidir. Vergi sistemlerinde en önemli unsurun adalet olduğunu belirtiyoruz” diye konuştu.
“İktidarın sermayeyi kurtarma ve ekonomik krizin faturasını emekçilere yıkma planı var”
Hükümete ekonomik tabloyu görmezden gelmemesi konusunda çağrıda bulunan Aras, şunları söyledi:
“AKP iktidarı; yaşanan ağır tabloyu görmezden gelmemeli ve ekonomik kriz koşullarını emekçilerin sırtına yıkmaktan vazgeçmelidir. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak diyoruz ki: Bugün ki siyasi iktidarın önündeki ekonomi modeli; sermayeyi kurtarma ve ekonomik krizin faturasını tüm emekçilere yıkma planı vardır. Bu politika IMF politikalarıdır. Ücret, enflasyon, işsizlik verilerine baktığımızda gerçek yaşamı doğrulayan veriler görmüyoruz. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedeniyle işçi ve kamu emekçileri açısından enflasyona endeksli ücret/maaş düzenlemesi uygulamasının anlamını yitirdiği anlaşılmıştır. Enflasyon verilerinin sağlıklı olmaması nedeniyle, ücret artışları belirlenirken açlık ve yoksulluk sınırı ve temel yaşam maliyetini esas alan yeni bir yöntem uygulanmadıkça emekçiler enflasyon karşısında ezilecektir.”
“Kamu emekçileri ‘insanca’ yaşam istiyor”
Aras, enflasyon ve işsizliğin ‘acilen’ düşürülmesi gerektiğinin altını çizerek, “Enflasyon farkı kamu emekçilerine ve işçilere aylık ödenmelidir. Kamu emekçilerinin ve işçilerin ücret artışlarını zaten enflasyon karşısında erimektedir. Kamu emekçileri; 2024-2025 yılları TİS sözleşmesi taleplerini gerçekçi enflasyon oranlarına göre belirlenmesini istiyor. Vergi yükünün büyük bölümü emekçilere yıkılmıştır. Gelir vergisinin büyük bölümü ücretlilerden kesilmesi sonlandırılmalıdır. Ücretli çalışanların vergi kesintisi yüzde 15 ile sabitlenmelidir. Gelir adaletsizliği ortadan kaldırılmalı ve sermayeye servet transferinden vazgeçilmelidir. Emekli olup da ayakta kalmaya çalışan ya da ücretiyle ay sonuna getirmekte zorlanan kamu emekçileri insanca yaşam istemektedirler” sözleriyle konuşmasını tamamladı.