Türkiye'de birçok kentte toz taşınımı nedeniyle görüş mesafesinde düşme ve hava kalitesinde azalma yaşanıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Türkiye'de de etkili olan toz taşınımı ile ilgili uyarılarda bulundu. Libya üzerinden gelen çöl tozu Yunanistan'da gökyüzü kızıla bürünmesine neden olmuştu. Zaman zaman Afrika ve Arabistan’dan gelen ve özellikle güney bölgelerimizi etkisi altına alan toz fırtınaları, insan sağlığını ve ulaşımı olumsuz yönde etkiliyor, hayatı aksatabiliyor. Etlik Şehir Hastanesi Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Doç. Dr. İlkay Koca Kalkan, son dönemde Türkiye’yi etkisi altına alan toz taşınımının insan sağlığı etkilerine ilişkin Elips Haber’e açıklamalarda bulundu.

“Toz taşınımı polenlerin yayılmasına sebep oluyor”

Mevsim olarak da polen mevsimiolmadığını ancak toz taşınımıyla polenler için uygun bir hale geldiğini söyleyen Doç. Dr. Kalkan, “Polenler havada kendi yoğunluklarıyla bulunurken, rüzgarlarla birlikte polenlerin havadaki konsantrasyonu, yoğunluğu dada da çok artıyor. Çünkü yere çökmüş olan polenler uçuyor. Bir de yerdeki toz, kum gibi partiküllerinde havalanarak solunmasına sebep oluyor” dedi.

Doç. Dr. İlkay Koca

Etlik Şehir Hastanesi Alerji ve İmmünoloji Uzmanı Doç. Dr. İlkay Koca Kalkan

“Şikayetlerin kontrolsüz hale gelmesine sebep oluyor”

Bunun sonuncunda polen alerjisi olan insanların şikayetlerinin çok daha yoğun olarak ortaya çıktığını dile getiren Doç. Dr. Kalkan, “Bu durum tedaviyle olan kontrol durumunun kaybına neden oluyor. Hem polen alerjisi hem alerjik rinit hem de saman nezlesi dediğimiz burunda akıntı, kaşıntı, hapşırık, tıkanıklık gibi kendini gösterebilir. Aynı zamanda alerjik Konjonktivitşikayetlerini artırabilir. Yani göz nezlesi denen, gözde akıntı, kaşıntı, kızarıklık gibi şikayetlerin daha yoğun olarak hissedilmesini sağlayabilir. Bir de alerjik astımı olan insanlarda bu şikayetlerin kontrolsüz hale gelmesine, kontrol kaybına sebep olabilir. Ki bu da öksürük, nefes darlığı, hırıltı, göğüste tıkanıklık gibi şikayetlerin bir ya da birkaçının görülmesine sebep olur” diye konuştu.

“Bu alerjik yakınmalarının tedavisinin birincil basamağı korunmadır”

“Özellikle toz taşınımının yaşandığı günlerde bu şikayetleri olan hastaların mümkün mertebe dış ortamda bulunmamasını istiyoruz” diyen Doç. Dr. Kalkan, sözlerini şöyle sürdürdü;

“Bu alerjik yakınmalarının tedavisinin birincil basamağı korunmadır. Neye karşı alerjimiz varsa ondan uzak durmalıyız. Korunma hem şikayetlerin daha az oluşmasını hem de tedavinin etkinliğini sağlar. Polen korunmasında da ne yaparız? Polenler en fazla sabah ve öğle saatlerinde havada bulunurlar. Öğleden sonra daha çok çökme meylindedirler. Fakat bu tozlu ortamlarda yere çökme fırsatı olmadığı için polenler yoğun bir şekilde sürekli olarak havada bulunuyorlar bu da semptomların çok daha ağır hissedilmesine sebep oluyor. O yüzden bu dönemlerde hastaların dışarı çıkmamasını, mümkün mertebe kapalı alanlarda bulunmasını istiyoruz. Kapalı ortamda ev, araba gibi cam ve kapılar açılmamalı.  Çünkü eğer bunlar açılırsa dışarıdaki polenler içeriye dolar. Ev ve arabada bulunurken de eğer bir klima veya havalandırma kullanılacaksa polen filtreli olanların tercih edilmesini öneriyoruz”

“Bu dönemlerde hastaların ilaçları daha dikkatli ve özenli kullanmasını istiyoruz”

Bireylerin dışarı çıkması durumunda ise daha kendini korumaya yönelik uzun kıyafetleri tercih etmesi gerektiğini dikkat çeken Doç. Dr. Kalkan, “Aynı zamanda büyük güneş gözlükleri ve maske kullanılabilir. Eve dönüldüğü zaman ise kıyafetler yıkanmalı ve bol suyla duş alınmasını öneriyoruz. Yıkanan kıyafetleri de kuruturken balkona yani açığa asılmamasını yani polene maruz kalmayacağı bir yerde kurutulmasını öneriyoruz. Tedavinin ikinci basamağın da şikayet baskılayıcı terapi ürünleri vardır. Yani alerji hapları ve burun spreyleri gibi. Göz için ve astım için daha farklı ilaçlarımız var. Bunlar ilgili branşlar tarafından verilirler. Özellikle hastaların bu polen yükünün ağır olduğu dönemlerde ilaçları daha dikkatli ve özenli kullanmasını istiyoruz Çünkü bu dönemde kontrol kaybı, riski daha yüksek olduğu için tedaviye dikkat edilmelidir” ifadelerini kullandı.

“Hekim gözetiminde uygulanması gereken bir tedavidir”

Üçüncü basamak tedavinin aşı tedavisi olduğunu belirten Doç. Dr. Kalkan sözlerini şöyle tamamladı;

“Aşı tedavisi için hastanın alerji hekimi tarafından değerlendirilmesi ve söz konusu alerjen ile ilgili tedavi gerekliliğin konulması gerekir. Hastanın alerjisi olan alerjeni küçük dozlarla başlayıp daha giderek artan dozlarla yani duyarsızlaştırma yaratacak şekilde cilt altına iğne ile ya da dilaltına uygulanır. Bu böyle kısa dönem bir tedavi değildir. Minimum 3 yıl boyunca hekim gözetiminde uygulanması gereken bir tedavidir. Hastalığın seyrini etkileyen yegane tedavidir. Yani kalıcı olan çözüm gibi düşünebilirsiniz. İkinci basamaktaki tedaviler semptomları baskılayıcı tedavidir”

Muhabir: Sümeyye Aksu