Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, mevcut genel başkan Özgür Özel'in yeni genel başkan seçildiği CHP Kurultayı'nın ardından ilk kez televizyon ekranlarına çıktı. KRT TV'de gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Özgür Bey’le genel başkanlığı devrederken 1 ya da 1,5 saat özel görüştüm. Onu açıklamayı doğru bulmam. Siyasette vefa diye bir kavram var, kendi aramızda oturup bu kavram ekseninde daha güzel şeyler yapabilirdik. Atatürk’ten bize miras olarak gelen bu partiyi iç tartışmalardan uzak tutabilirdik" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

"Felsefeci, sosyolog ve tarihçilerle görüşüyorum. Toplantıları ofiste yapıyoruz. Doğrudan sıcak siyasetle ilgilenmiyorum. Ekonomideki dünyadaki gelişmeleri takip ediyorum. Kılıçdaroğlu bir köşede otursun, ses çıkarmasın. Neden oturayım? Neden çekiniyorsun? Neden ofis açtı? Hayatımda duyduğum en saçma şeylerden biri…

Kurultayımızda benim de kabul etmediğim, CHP’nin bir özelliği var, bir tartışırız kavga ederiz kendi aramızda ama bunda bireysel çıkara dönük hiçbir şey yapmayız. Parti içindeki tartışmaların sıkıntılı bir sürecin sokulmasına asla doğru bulmadım. Özgür Bey’le genel başkanlığı devrederken 1 ya da 1,5 saat özel görüştüm. Onu açıklamayı doğru bulmam. Siyasette vefa diye bir kavram var, kendi aramızda oturup bu kavram ekseninde daha güzel şeyler yapabilirdik. Atatürk’ten bize miras olarak gelen bu partiyi iç tartışmalardan uzak tutabilirdik...

Ümit Özdağ'la protokol

Sinan Oğan beyle bir görüşme yaptık. Görüşmeyi yalnız yapmadım. Başka bir arkadaşım daha vardı. Bir belediye başkanı arkadaşımız vardı. Görüşmeden sonra onun bazı talepleri oldu. Ben, 'Ben diğer liderlerin haberi olmadan bu vaatlerde bulunamam. Önce görüşeyim ondan sonra size döneyim' diye söyledim. Ertesi gün bütün genel başkanları aradım. Dediler 'Herhangi bir sorun yok. Aday sizsiniz, oturun konuşun' dediler. Bu olaydan sonra biz ikinci turda Zafer Partisi ile bir araya geldik. Yetki bana verildiği için görüşmeleri yaptık. Görüşmelerde Zafer Partisi'nin de talepleri oldu.

Bir oya dahi ihtiyaç duyduğumuz dönemdeyiz. O günün koşullarını bir tarafa bırakıp, bugüne göre yorum yapmak kadar yanlış bir şey yok.

CHP'den kadının kendi soyadını kullanamaması kararına tepki CHP'den kadının kendi soyadını kullanamaması kararına tepki

Protokolde 'kayyıma karşı madde' var

Kaldı ki o dönemki anketlerin hepsinde biz öndeyiz. Bunlar ortadayken Zafer Partisi ile protokol imzaladık. O protokolde çok önemli bir şey var. 'Belediye Başkanlarını mahkeme kararı olmadan kayyum atanmasının doğru olmadığı ve önüne geçileceği' yazılı. Zafer Partisi'nin Genel Başkanı buna imza attı. Bunu kimse konuşmuyor.

Herkes kendi kafasına göre 'Ben Kılıçdaroğlu'nu nasıl eleştireceğim, nereden tutmalıyım ve nasıl eleştirmeliyim' havasına girdiler. İlk kez karşılaşıyorum.

Protokol eleştirilebilir ama bir okuyun. Bu protokoller altılı masa adına yapılan protokoller değil.

'Yarın Demirtaş'ı ziyarete gideceğim'

(Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin CHP'nin evet oyu vermesine yönelik eleştiriler) Bir vekilin dokunulmazlıklarının kaldırılması için anayasa değişikliğine gerek yok. AK Parti'nin grubu yetiyor zaten. Neden bir anayasa değişikliği ile dokunulmazlıklar kaldırılmak isteniyor? Çünkü CHP'ye tuzak kuruyorlar. O dönem terör bir hayli yoğunlaşmış vaziyette, dokunulmazlıkları bir anayasa değişiklikleri halinde getirelim buraya, CHP'de buna hayır diyecek o zaman seçimlerde meydanlarda 'Teröristleri koruyan parti bu' diyeceklerdi. Biz de dokunulmazlıkları kaldırın kardeşim dedik.

Selahattin beyin bugün içeride olması bir hukuk faciasıdır. Erdoğan özellikle onu içeride tutuyor 'Ben seni başkan yaptırmayacağım' dediği için. Sadece Selahattin bey değil Gezi tutukluları var. Milletvekili var. Osman Kavala var. Siz mahkeme kararı, AYM, AİHM kararı uygulamıyorsunuz... Yarın, Demirtaş'ı ziyarete gideceğim.

'Müzakere değil mücadele'

Anayasa Mahkemesi kararları uygulamayanlar ile neyi konuşacaksın? Devleti devlet olmaktan çıkardı. Sahte videolarla oraya oturmuş birisin. Sahte video hazırlayan kişiye sahtekar denilir. Ben bununla ne konuşacağım? Yeni bir anayasa yapacağız diyor. Bu parlamento yeni bir anayasa yapamaz. Kurucu Meclisler yeni anayasa yapar. Bu meclis ancak değişiklik yapar. Namusun ve şerefin üstüne yemin ediyorsun tarafsız olacağım diye. Tarafsız mısın? Hayır. Ama suçlanan yine benim. Beyefendiyi rahatsız ediyorum çünkü.

Gücü, oluşturduğu bir oligarşi var oradan alıyor. Devlette liyakat diye bir şey yok. Herkes istediğini yapma özgürlüğüne sahip. Anayasayı, parlamentoyu tanımayan bir kişi ile neyi konuşacağım?

Önce Numan bey, Can Atalay'ı çıkartsın bir hapisten gücü yetiyorsa.

(31 Mart seçimi) CHP birinci olduğu için son derece mutluyum. Umarım daha sonraki süreçlerde de devam eder. Partiye uzun yıllar emek vermiş birisi olarak çalışmak zorundayız. Bu mücadele bir halk mücadelesidir. CHP'ye yönelik toplumda oluşturulmuş bir algı vardı. CHP halkın değil bir üst grubun partisiydi. Hemen hemen toplumun her kesimine açıkça partiyi anlatınca aramızda sağlıklı bir zemin oluştu. Çünkü halka yaptığınız görüşmelerde -kanaat önderleriyle yaptığım toplantılarda- bütün eleştirileri dinlemek ve samimi yanıt vermek zorundasınız. Bu samimiyet bize çok önemli şeyler kazandırdı. Parti olarak da hatalarımız vardı o nedenle gelin helalleşelim dedim.

Yaptığımız çalışmalarla çok şey başardığımıza inanıyorum. 11 Büyükşehir Belediye Başkanlığı kazandık. Aday belirlemek, kazanmak kolay mıydı? Ben, Bursa'yı, Balıkesir'i, Manisa'yı alabilirdik dedim. Şimdi onların hepsini aldık. Bir öngörünüz olacak.

'En büyük değişimi yapan lider benim'

(Seçim sabahı 'değişim' tartışması) E ben boşuna demiyorum hançerlendik diye. Niçin böyle bir talep birden bire patlıyor ben bunları biliyorum ama gereksiz bir tartışmaya zemin hazırlamak istemiyorum.

Partideki en büyük değişimi yapan lider benim. Bugüne kadar siyasi partilerin unuttuğu birçok insanla ben yan yana geldim. Çöp toplayıcılarıyla, apartman görevlileri ile, ev temizliğine giden kadınların yanında kim vardı?

Biz halkçılaştık. Toplumun her kesimi ile bağlantı kurduk. Erdoğan 'Ey Kılıçdaroğlu siz Sivas'ın ötesine geçemezsiniz' diyordu. Geçtik. İlahiyatçılarla, polislerle bir araya geldim. Bunları yaparken siz neredeydiniz?

Hayatı boyunca CHP'ye oy vermemiş toplumun saygın kesimlerinden insanlar var. 250'ye yakın toplantı yaptım onlarla. O kadar yanlış bir algı vardı ki CHP ile ilgili.

CHP sağcılaşmadı, halkçılaştı. Biz toplumun yoksul kesimlerine gitmezsek ve sorunlarını nasıl çözeceğimizi anlatmazsak sizin iktidar olma şansınız yoktur zaten.

'Akşener'e ilk sorum bu olacak'

(Meral Akşener'in Altılı Masa'dan kalkması) Sayın Akşener'in hangi gerekçe ile masadan kalktığını ve döndüğünü bilmiyorum. Bir gün uygun ortam olur ilk sorum bu olacak. O kadar zor koşullarda mücadele verdik ki. Yorum yapıyorsan o günün atmosferine bakacaksın. Bir akıl tutulması var. Benim bildiğim gazetecilik böyle değil. Araştırır, bakar. Hiçbir ayrıntıya girilmeden, doğrudan doğruya Kılıçdaroğlu'na nasıl saldırırız, nasıl eleştiririz. O günkü anketlerde ben önde çıkıyorum, bugünkü anketlerde başkası önde çıkıyor. E o gün neden söylemediniz?

'Delegeler önerirse aday olmayacağım demem'

('Genel başkanlığa yeniden aday olurmusunuz?' sorusuna) Genel başkan olmak için mücadeleci olacaksınız, önünüze engeller çıkacak engelleri aşacaksınız. Böyle olması lazım genel başkan olmak için. Kurultay'da hiçbir zaman ben genel başkan olacağım demedim. Delegeler aday olarak gösterdiler. Yeniden kurultayda genel başkan diye aday gösterirlerse en cesurlar bir adım öne çıksın diyeceğiz. Delegelere bağlı. Onlar önerirlerse olmayacağım demeyiz." 

Kaynak: Haber Merkezi