Özel Haber - Kübra Özgü
Gün geçtikçe her mahallede, her köşe başında kahveciye rastlamak mümkün. Peki, Hayatımızın olmazsa olmazı haline gelen kahvenin sağlığımıza etkilerini biliyor muyuz? Konuyla ilgili merak edilen her şeyi röportajımızda yanıtlayan Araştırma Görevlisi Büşra Başpınar, Düzenli kahve tüketiminin kan basıncı üzerinde olumlu etkiye sahip olduğunu söyledi ve ‘‘Uygun miktar, demlenme şekli ve süresi gözetilerek tüketilen kahve yararlı olabilir’’ şeklinde konuştu.
Kahve ne zaman ve nasıl keşfedildi?
‘‘Kahvenin ne zaman ve nereden geldiği tam olarak bilinmemektedir. Ancak bilinen en eski hikayeler kahvenin keşfinin uyarıcı etkisiyle olduğunu bildirmiştir’’ diyen Başpınar, kahvenin dünya ülkelerine yayılma serüveninin hikayesini şu sözlerle anlattı:
‘‘Bir Etiyopya efsanesine göre kahveyi meyve halindeyken yiyen keçilerin çok enerjik oldukları ve gece boyunca uyumadıkları gözlenmiş. Bu bilgi çevrede yayılmaya başladıktan sonra dönemin din insanları bu meyvelerden içecek yaparak ibadet edilen uzun gecelerde uyanık kalabilmeleri için avantaj sağlamıştır. Bu haber din insanları tarafından doğuya taşınıp kahve Arap yarımadasına ulaştığında dünyanın dört bit yanına yolculuğu başlamış sayılmaktadır.’’
‘’Kahve dünya ticaretinde benzinden sonra en değerli ikinci ürün olmuştur’’
Dünya’da en çok içilen içeceklerin başında kahvenin geldiğini belirten Başpınar, ‘‘En çok bilinen bileşeni kafein olan kahvenin içerisinde 1000’e yakın fitokimyasal bulunur. Her bileşenin etkisi bilinmemesine rağmen Dünya genelinde en çok içilen içeceklerden biridir. Dünya ticaretinde de benzinden sonra en değerli ikinci ürün olmuştur’’ ifadelerini kullandı.
Başpınar: Uygun miktar, demlenme şekli ve süresi gözetilerek tüketilen kahve yararlı olabilir
Kaç çeşit kahve var? Kahve tüketirken nelere dikkat etmeliyiz?
Çok fazla kahve çeşidi var. Üretimin yapıldığı yere, kavrulma düzeyine göre kahvenin içeriği, tadı ve aroması değişir. Kahvenin değişen içeriği, kavrulma derecesi, demlenme süresi, demlenme şekli insan sağlığı üzerindeki fizyolojik etkilerinin netleşmesini de önlemektedir. Ancak eskiden azaltılması veya tüketilmemesi yönünde verilen tavsiyeler, faydaları anlaşıldıkça uygun miktar, demlenme şekli ve süresi gözetilerek tüketilmesinin yararlı olacağı yönünde değişmiştir.
Kahvenin içeriğinde bilmediğimiz hangi maddeler var?
Kahve, dünya genelinde en çok tüketilen içeceklerden biridir. En çok bilinen bileşeni kafein olmak üzere kahve, çeşitli fizyolojik etkileri olan birçok fitokimyasal bakımından zengindir. Kahvenin içerisinde tanımlanmış 1000’e yakın fitokimyasal bulunmaktadır. Bunların arasında klorojenik asit ve kafeik asidi içeren fenoller, kafestol ve kahveolü içeren diterpenler, laktonlar, niasin ve niasin öncüsü olan trigonellin bulunmaktadır.
Kahvenin fizyolojik etkileri, içerisinde bulunan çeşitli bileşenler ve bu bileşenlerin farklı etkileri belirsizliklere neden olmaktadır. Bunun dışında, deneysel ve klinik çalışmalarda daha önce kahveye maruziyet göz ardı edilmiştir. Dolayısıyla kahveyi ilk tüketimde gözlemlenen etki ve tekrarlayıcı tüketim sonrası gözlenen etki birbirinden farklı olacaktır. İnsanların tüketiminin günden güne değişiklik göstermesi de çalışmaların geçerliliğini zorlaştırmaktadır.
Başpınar: Kahve, çoğu ülkede başlıca antioksidan kaynağı olarak tüketilmektedir
Kahve, çoğu ülkede başlıca antioksidan kaynağı olarak tüketilmektedir. Klorojenik asit, kahvenin içerisinde bulunan en güçlü antioksidandır. Ancak bu antioksidan kapasite, kahvenin içerisindeki kimyasal pozisyona göre değişkenlik göstermektedir. Buna ek olarak kavrulma derecesi de antioksidan kapasiteyi etkilemektedir. Maksimum antioksidan kapasite ise orta derecede kavrulmuş kahve çekirdeklerinde olduğu görülmüştür.
‘‘Günlük içilen bir fincan kahvenin intihar riskini yüzde 13 düşürdüğü anlaşılmıştır’’
Artık her köşede bir kahveciye rastlamak kaçınılmaz oldu. Peki, kahvenin sağlımıza etkileri var mıdır?
Kahvenin birçok çalışmada kronik hastalıkları önlediği görülmüştür. Karaciğer hastalıkları için yüksek risk bulunduran insanlarda karaciğer hasarını düşürücü, Parkinson hastalığına yakalanma riskini düşürücü, Alzheimer hastalığına yakalanma riskini düşürücü, fiziksel aktivitelerde dayanıklılığı artırıcı ve hatta günlük içilen her bir fincan kahvenin intihar riskini yüzde 13 düşürdüğü çalışmalarla gösterilmiştir.
‘‘Kahve bel çevresindeki yağ yakımına yardımcı olabilir’’
Kahve tüketimi, vücut ağırlığı ve bel çevresi üzerinde de etkilidir. Kahvede bulunan kafein, enerji harcanmasını artırarak ağırlık kaybına ve bel çevresindeki yağların yakılmasına yardımcı olabilir. Ayrıca, kahve tüketiminin doza bağlı olarak tip-2 diyabet gelişme riskini azaltabileceği gösterilmiştir.
Kahve ve kalp sağlığı arasındaki ilişki ilk olarak 1960’lı yıllarda araştırılmaya başlandı. Batılı ülkelerde kahve tüketimi ile koroner kalp hastası sayısında artış gösterdiği gözlemlendi. Ancak yapılan çalışmaların sonuçları net değildir.
Kahve-Kolesterol ilişkisi
Kahve yağında bulunan kafestol ve kahveol adlı diterpenler, LDL reseptörlerini etkileyerek hücrelerde kolesterol miktarının artmasına neden olmaktadır. Ancak, kahvenin içerisindeki diterpenler kağıt filtre yoluyla büyük ölçüde kahveden uzaklaştırılabilmektedir. Arabica kahvede robusta kahveye nazaran kafein ile birlikte esans daha yüksek oranda bulunmaktadır. Filtre kahve ise daha az miktarda kahve esansı içermektedir.
Kahve tüketimi ile total kolesterol ve LDL kolesterol yüksekliği arasında ilişki gözlemlenirken, filtre kahve tüketimi serum lipit düzeylerinde diğer kahve türlerine nazaran daha az bir artışa sebep olmuştur.
Başpınar: Düzenli kahve tüketimi, kan basıncı üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilir
Kahve tüketimi kan basıncında akut artışa neden olabilir ancak kronik tüketimin etkileri tam olarak bilinmemektedir. Kafein tüketimi kan basıncında 1-3 saat boyunca akut bir artış gösterirken, uzun dönem kahve tüketenlerde kan basıncında herhangi bir artışa rastlanmamıştır.
Düzenli kahve tüketimi, kan basıncı üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilir. Kahvenin içerisindeki klorojenik asit ise endotelyal fonksiyonu iyileştirir ve az da olsa kan basıncı artışına engel olur.
Kahve tüketimi ile kalp sağlığı arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamak için yapılacak araştırmalarda kahvenin hazırlanması, yoğunluğu, sıcaklığı, içerisine eklenen şeker veya süt kreması dikkate alınmalıdır.
Gebelik döneminde kahve tüketimi nasıl olmalı?
Gebelik döneminde, kafein tüketimi sınırlandırılmalıdır. Gebelik döneminde olası istenmeyen etkilere sebep olmasını önlemek adına kafein tüketiminin 200 mg veya 300 mg ile sınırlandırılması önerilmektedir.
İçeceklerde bulunan kafein miktarları ise şöyle;
100 gram başına Besinlerin kafein miktarı (mg)
İçecekler
Siyah çay (demlenmiş) 20
Siyah çay (poşet) 24
Yeşil çay (demlenmiş) 18
Yeşil çay (poşet) 11
Türk kahvesi 60
Nescafe (klasik) 44
Nescafe (gold) 26
Nescafe (kahvesiz) 2
Cappuccino 11
Nescafe 3ü 1 arada 22
Nescafe 2si 1 arada 23
Sıcak çikolata 2
Çikolatalı milkshake 3
Çikolatalı süt 2
Kola 12
Diyet kola 16
Enerji içecekleri 30
Buzlu çay 3
Çikolata ve çikolatalı yiyecekler
Süt çikolatası 24
Bitter çikolata 68
Beyaz çikolata 0
Çikolata gofretleri 14
Çikolata çubukları 3
Çikolata draje 22
Çikolata bisküvileri 3
Çikolatalı kek 2
Çikolatalı kurabiye 2
Çikolatalı dondurma 2
Çikolatalı puding 2
Kakao içeren yiyecekler
Kakao keki 5
Kakao kurabiyesi 3
Kakao bisküvileri 3
Kakao içeren kahvaltı tahılları 3
Kakao pudingi 2