15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL sürecinde KHK’lerle üniversiteden ihraç edilen Barış Akademisyenleri, Eğitim Sen’in çağrısıyla Danıştay önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Barış Akademisyenleri'nin yanı sıra milletvekilleri ve sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı.
'Bildiriyi imzalama eylemi yeniden suç olarak tarif ediliyor'
Yapılan açıklamada Barış Akademisyenleri'nin de aralarında olduğu ihraç davalarında karar mercii olan Danıştay 5’inci Daire’den istenen randevu talebi yinelendi.
Açıklamayı okuyan Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, “Danıştay Başkanlığı ile görüşme talep ettik ancak reddedildi. Görüşme ihtiyacımızın esas nedeni, durumları birbirlerine çok benzeyen üyelerimiz hakkında verilen farklı kararlardır. Bu fark, komisyonun çelişkili kararlarında da mevcut olup, halen mahkemeler eliyle de sürdürülmektedir. Danıştay’ın önünde Danıştay’a sesleniyoruz, bu hukuksuzluğa son verin” dedi.
Irmak, ilk derece mahkeme kararlarıyla iade edilen akademisyenleri hızla yeniden ihraç eden Ankara 13. Bölge İdare Mahkemesi’nin kararlarına ve yarattığı sonuçlara da dikkat çekerek şunları ifade etti: “Ankara 13. Bölge İdare Mahkemesi olağan işleyişin tersine, görevlerine iade edilen akademisyenlerin dosyalarını hızla görüşmektedir. Verdiği yürütmeyi durdurma kararlarında 'kopyala yapıştır' gerekçelerle, Anayasa Mahkemesi’nin bildiriyi imzalama eylemini “düşünce ve ifade özgürlüğü” kapsamında değerlendiren kararının altını boşaltmak istemektedir. Şöyle ki Ankara 13. Bölge İdare Mahkemesi, kamu görevlilerinin siyasi iktidara sadakatle itaat etmelerini zorunlu görmektedir. Verdiği yürütmeyi durdurma kararlarının gerekçelerinde akademik özgürlüğü yok saymakta, kamu görevlilerinin düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran ve seyahat özgürlüğünden çalışma özgürlüğüne en temel hak ve özgürlükleri yok sayan ihraç uygulamasıyla disiplin cezası alarak kamu görevinden çıkarılmayı eşitleyen bir tavır içerisine girmektedir. Kısacası, doğrudan bildiriyi imzalama eylemini yeniden suç olarak tarif etmektedir.”
Irmak, Barış Akademisyenleri'ne yıllar içerisinde yaşatılan eziyetin ikinci kez ihraç uygulamasıyla ağırlaştırıldığını söyledi. Irmak, şöyle devam etti: “Eğitim Sen olarak hiçbir üyemizi bu haksız ve hukuksuz uygulamalar karşısında yalnız bırakmayacağımızın bilinmesini istiyoruz. Bizlere yaşatılan bu hukuk garabetini, uluslararası platformlarda ısrarla anlatmaya devam edeceğiz. Haksız ve hukuksuz ihraç edilen tüm üyelerimiz görevlerine iade edilene kadar tüm gücümüzle mücadele edeceğiz."
'DEM Parti randevu isteyecek'
“Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza attığı için üniversiteden ihraç edilen, DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk de açıklamaya destek verdi. Çelenk, “Sözümüz ortak, bu sürecin parçasıyız. Partimiz bünyesinde çok fazla Barış Akademisyeni var. İç hukuk sürecinde sıkıntılar var, AYM kararları tanınmıyor. Cumhuriyet tarihinde her zaman öğretmenler ve akademisyenler başta olmak üzere aydınlara karşı bir baskı oldu. Bugün yaşatılan bunun devamıdır. DEM Partisi olarak biz de Danıştay’dan randevu talebinden bulunacağız” dedi.
'Tuz koktu'
Açıklamaya CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez de katıldı. Suiçmez, “Bir ülkenin her yerinden adalet sesi yükseliyorsa bir hukuk devletinden söz etmek mümkün değil. Bugün buradan yükseltilen ses ülkemizin her yerinden yükseltilen sestir, iktidar bu sesi duymalıdır. Eğer adalet, adaleti uygulaması gereken mahkemeler eliyle katlediliyorsa 'tuz koktu' demektir. CHP olarak haklı mücadelenizde yanınızdayız. Bir kez daha herkesi hukukun üstlüğü etrafında buluşmaya davet ediyoruz” açıklaması yaptı.