Dün, Ziya Gökalp Sempozyumu'nda konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir. Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa o da Türk değildir. Kürt ve Türk, ortak düşman ve tehlikeyle karşı karşıya. Bin yıllık ortak tarihleri var, bugün ortak tehdit var. Türkler ile Kürtlerin birbirini sevmesi farzdır" ifadelerini kullanmıştı.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin 4. Olağan Genel Kongresi'nde açıklamalarda bulunan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bahçeli’nin sözlerine destek verdi. Bakırhan, “Biz de Kürtlerin ve Türklerin birbirini sevmesinin farz olduğunu söylüyoruz, buna inanıyoruz” dedi.
Bakırhan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Dünyada ciddi bir belirsizlik var. Kapitalist sistem kendisini artık devam ettiremiyor. Ciddi bir kriz içerisindedir. Bu krizi örtmek için başta Ortadoğu'da olmak üzere savaşlarla kendilerini ayakta tutmaya çalışıyorlar. İsrail'in Filistin karşısındaki katliamlarını hep beraber malesef canlı yayınlarda izlemek durumunda kaldı. Savaş Lübnan'a, Suriye'ye, İran'a da sıçradı.
Kürt meselesi 42 başbakan gördü
Türkiye'de de kimi tartışmalar oluyor. AKP ve MHP Genel Başkanı ve yöneticileri her gün çağrılar yapıp duruyorlar. Bu çağrıların en önemli nedeni buradaki birliğimizdir. Birçok neden sayabiliriz ama kısaca hepsinin toplamının çözülmeyen Kürt sorunu olduğunu ve Kürt sorununun artık yürütülemeyecek bir hale geldiğini belirtmek istiyorum. Bu kriz ve kaostan çıkışın en önemli yolu Kürt meselesinin demokratik yollarla çözülmesidir. Kürt meselesi bugüne kadar 42 başbakan, 13 cumhurbaşkanı gördü. En önemlisi de 3 trilyon doların heba edilmesine neden olan bir sorun haline geldi. Artık bu ülkenin ekonomisini, yaşamını zehirleyen bu anlayışı bir kenara bırakarak bu sorunu demokratik yollarla, diyalogla çözülmesi sağlanmalıdır.
Her iki halk kazandıkça Türkiye kazanır
Biz de Kürtlerin ve Türklerin birbirini sevmesinin farz olduğunu söylüyoruz, buna inanıyoruz. Biz de Kürt ve Türklerin tarihsel işbirliklerinin halka kazandırdıklarına şahitlik yaptık. Şimdi bu ilişkilerin demokratik bir anlayışa kavuşması gerektiğini belirtmek istiyoruz. Kürtlere tanınacak her hakkın Türklerin kaybı olacağı endişesinden artık kurtulmamız gerekiyor. Her iki halk kazandıkça Türkiye kazanır. Biz barışı ve çözümü kimseden beklemiyoruz. Barışı da çözümü de getirecek olan bu salondaki birlikteliğimizdir. Dolayısıyla önümüzdeki günlerde bu meseleyi siyasal ikballeri için araçsallaştıranlara karşı barışı toplumsallaştırma gibi büyük bir görev önümüzde duruyor.
Geçen gün Sayın Öcalan ile milletvekilimiz Ömer Öcalan bir görüşme gerçekleştirdiler. Sayın Öcalan hukuki zemin oluşursa çözüm için her türlü rolü üstleneceğini belirtmişti. Biz de iktidara diyoruz ki bu meselenin baş müzakerecisi Sayın Öcalan'dır. Açın İmralı'nın kapılarını Sayın Öcalan'ın düşünceleri halkla buluşsun. Çok sıkıntılı bir süreçteyiz. Kendimize inanıyoruz, güveniyoruz.