Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu'na hayırlı olsun ziyaretinde bulunan Tekin, daha sonra kampüsteki 15 Temmuz Milli İrade Salonu'nda düzenlenen, Atatürk Üniversitesi Akademik Yılı Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, Hacımüftüoğlu'na, Bakanlık olarak gereken destekleri vereceklerini söyledi.
Üniversitelerin kendi tarihsel sorumluluklarını yerine getirmesini ümit ettiğini dile getiren Tekin, "Üniversitelerimizin kuruluş amacı, aklı ve ilmi merkeze alan, özüne bağlı ve yetkililerine karşı saygılı olan, kadim ve güçlü medeniyetimiz ile onun tüm insanlık, kuşatıcı değerlerinden oluşur. Yarınların dünyasında söz sahibi olabilmemiz için bizim bu değerleri yeniden ve en güçlü şekilde ihya etmemiz gerekiyor. Bunun yolu üniversitelerden geçiyor." ifadesini kullandı.
"Bilimsel olanın evrenselliğini ve kültürel olanın milliliğini içeren kapsayıcı bir perspektifle eğitim olgusunu yeniden ele almak ve onu kendi özgünlüğümüzü yansıtacak şekilde tanımlamamız gerekiyor" diyen Tekin, bu gerekliliğin tarihsel bir sorumluluk kadar ivedi bir ihtiyaç olduğunu anlattı.
Bakan Tekin, şöyle devam etti:
"Eğitim sistemlerinin sürekli değiştiği ve araştırma imkanlarının hiç olmadığı kadar geliştiği günümüz dünyasında bizim özgün ve özgür bir bakış açısını esas alan yeni bir dil ve perspektif inşa etme zorunluluğumuz söz konusudur. Eğitim alanı, doğası itibarıyla dinamik bir alandır. Bu dinamizmi sürekli diri tutmak zorundayız. Bilimsel, pedagojik ve teknolojik gelişmeler, yenilenen ve dönüşen toplumsal ihtiyaçlar, küresel ve yerel düzeydeki farklılaşmalar, bireysel taleplerdeki çeşitlilikler, bütün bunlar hayatın her alanında olduğu gibi eğitim alanında da değişimi zorunlu kılmaktadır. Bizi hep daha iyisini aramaya yöneltmektedir. Bu alandaki değişim taleplerine yanıt vermediğiniz zaman donar kalırız ve aynı yerde teklemeye başlarız ve sıkıntı sürekli devam eder. Atasözümüzde ifade edildiği gibi 'durgun su kirli olur'. Biz ne ülkemizin durağanlaşmasına izin verebiliriz ne de eğitim sistemimizin kirlenmesine müsaade edebiliriz."
Türkiye'de eğitim alanındaki değişimlere dikkati çeken Tekin, "Ülkemizde eğitim alanındaki değişim dönüşüm hamleleri yakın zamanlara dek işin ya da daha doğru ifadesiyle 'sorunsalın' esasına odaklı bir perspektif üzerinden yapılmadı. Ana motivasyonunu çoğunlukla konjonktürel talep ve ihtiyaçların oluşturduğu bu hamleler, eğitim alanına dönük şekli hamlelerden ibaret kaldı. Sosyolojik temelleri, ülke gerçeklerini, bilimsel ve pedagojik ilkeleri muhtevi bir felsefi zemin üzerine oturtulamamıştır. Bu nedenle, yapılan değişiklikler etkileri itibarıyla dar kapsamlı, zamansal açıdan ise kısa ömürlü oldu. Öyle ki bazı uygulamalar, bu uygulamalar vesilesiyle elde edilmek istenen sonuçların dahi ortaya çıkmasına imkan tanınmadan ortadan kaldırılmış, kaldırılabilmiştir." diye konuştu.
"Geçmişteki hataları tekrar etmeden geliştirmeye çalıştık"
Milli Eğitim Bakanı Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AK Parti iktidarlarının kümülatif birikimleri eşliğinde devam eden yaklaşık çeyrek asırlık süre boyunca, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde eğitim sistemimizi daha verimli sonuçlar üretecek şekilde ve geçmişteki hataları tekrar etmeden geliştirmeye çalıştık. Nitekim bu süreçte eğitim ortamlarımızı insani, fiziksel, bilimsel ve teknolojik altyapı açısından geçmişle mukayese dahi edilemeyecek ve birçok açıdan dünyadaki standartları yakalayacak şekilde geliştirdik. Ancak bizler eğitimi yalnızca bu yönüyle, yani ülkemizin maddi refahını artıracak zaruri bir yatırım alanı olarak ele almadık, almıyoruz. Onu aynı zamanda kültürel ve toplumsal varlığımızın ihyasını sağlayacak dinamik ve sürekli bir öğrenme süreci olarak da tanımlıyorum. Eğitim sürecini, yeryüzündeki varoluşumuzun temel gerekçesini ve nihai hedefini oluşturan iyi insan olmanın ve kendini tanımanın tüm koşullarını içerecek bir özgürleşme süreci olarak görüyorum. Bu, şüphesiz ki bizim müntesibi ve takipçisi olduğumuz büyük ve kadim medeniyet vizyonumuzun da bir gereğidir."
Eğitimin önemine dikkati çeken Tekin, "Eğitim, bir taraftan demokratik değerlerin özümsenmesine ve gelişmesine katkı sunar, diğer taraftan demokratik kültürden etkilenir, içerik ve metodoloji açısından daha çoğulcu ve kapsayıcı bir mahiyet kazanır. İleri demokrasiler, bir yönüyle vatandaşlarının özgür düşünme yeteneklerinin gelişmesi için ihtiyaç duydukları tedbiri alır bir yönüyle de bundan beslenir." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Tekin, şunları kaydetti:
"Eğitim alanının, bireylerin özgür düşünme yeteneklerinin gelişmesi için düzenlenmesi gereken alanların başında geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Nitekim ileri demokrasiyle yönetilen ülkelerin eğitim sistemleri incelendiğinde, bu ülkelerin artık 20. yüzyılda kalmış olan, bilgiyi kontrol etme, öğrencilere belirli düşünceleri aşılama misyonunu terk ettiklerini ve öğrencilerin özgür düşünme kapasitelerini artıracak şekilde örgütlendiklerini rahatlıkla görebiliriz. Bu nedenle demokratik yönetimler, sürekli bir şekilde öğrencilerin bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına, bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun pedagojik bir arayış içerisindedirler. Bu arayış bir yanıyla başta okullar olmak üzere tüm öğrenme alanlarında demokratik bir içerik kazanmasını sağlarken, diğer yanıyla da demokratik bilinci daha yüksek, daha çağdaş verilere entegre olmuş insan profilinin oluşmasına katkı sunar."