Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İletişim Başkanlığınca düzenlenen Uluslararası Stratejik İletişim Zirvesi'nde konuştu. Bakan Fidan, terörle müdadelede uluslararası işbirliğinin şart olduğunu vurguladı. Fidan Türkiye'nin milli güvenliğine ilişkin her türlü tedbiri alacaklarının altını çizdi.
Bakan Fidan'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
DEAŞ'la mücadele adı altında PKK ve uzantısı YPG'ye başta ABD olmak üzere müttefiklerimizin verdiği desteğin büyük bir stratejik hata olduğunu her zaman dile getirdik.
Bu konuda milli güvenliğimizi tahkim edecek her adımı atacak, her önlemi alacağız.
“Hibrit tehditlere karşı önlemlerimizi biz de alıyoruz”
Üreticileri dahil yapay zekanın sınırlarını kestiremediklerini itiraf etmekteler” ifadelerini kullanan Fidan, “Bunun salgın veya nükleer savaş ölçeğinde bir tehdide dönüşebileceğine dair ifade edilmekte. Türkiye olarak hibrit tehditlere karşı önlemlerimizi biz de alıyoruz. Güvenlik konseptleri bütüncül bir yaklaşımla ele alarak gerekli hazırlıklarımızı yapıyoruz.
"Terörle mücadelede uluslararası işbirliği şarttır"
Milli güvenliğimizi tehdit eden her adımı atacağız her önlemi de alacağız. Terörle mücadelede uluslararası işbirliği şarttır. İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlar bağlamında iki tür dezenformasyon ile karşı karşıya kalınmıştır. İsrail’in bu dezenformasyonunun amacı 14 binin üzerinde Filistinliyi katletmesini ‘meşru müdafaa’ kisvesi adı altında aklamaktır.
"Batı dünyası İsrail'in savaş suçları ile artı arasına mesafe koymalıdır"
Filistinli kardeşlerimizin yanında durmaktan asla geri durmayacağız. Batı dünyası İsrail'in savaş suçları ile artı arasına mesafe koymalıdır. Gerçek barış adaletle hakikatle mümkündür. Türkiye Yüzyılı yeni bir hakikatin oluşumuna denk geliyor. Yeni dünya düzenin şekillenmesi için var gücümüzle çalışacağız.
Dezenformasyon bugün karşı karşıya olduğumuz hibrit sınamaların en sık başvurulan yöntemlerinden biri.
İletişim Başkanlığımız Türkiye'yi de hedef alan bu tip faaliyetlere cansiperane mücadele veriyor. İsrail'in 7 Ekim olayları sonrasında Gazze'de ve Batı Şeria'da işlediği savaş suçları bağlamında 2 tür dezenformasyonla karşı karşıya kaldık.
Birincisi bir çok batılı basın kuruluşunun Filistinlilerin maruz kaldığı insanı dramı yok sayan tarafgir tutumudur. Diğeri ise 7 Ekim olaylarıyla sınırlı kalmayan İsrail'in kuurumsallaşmış dezenformasyonudur.
Bu yüzden hastaneleri vurup suçu başkalarına atmaktalar. İsraili'in kurguladığı bu senaryonun asıl odağı iki devletli çözümü imkansız hale getirmektir.