Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda gündemi değerlendirdi. ‘Yenidoğan çetesi’ soruşturmasına değinen MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Yenidoğan bebekleri, SGK’dan günlük 8 bin lira alabilmek için yoğun bakımda tutup ölümlerine neden olan, pasif ötenaziye başvuran, insanın aklına getiremeyeceği, kalbinin kaldıramayacağı yöntemleri kullanarak cinayet işleyen yaratıklar emin olun sadece sağlık çalışanlarımızın değil, insanlığın yüz karasıdır" ifadelerini kullandı.

MHP lideri Bahçeli,  Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine ihtiyacının olmadığını söyledi. Bahçeli, "Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır" diye konuştu.

Erken seçime kapılarını kapatan Bahçeli, “Seçimler zamanında yapacaktır” açıklamasında bulundu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile düzenlediği ortak basın toplantısında "Lübnan'dan da ülkemize gelenler olursa biz onlara da kapımızı açık tuttuk" ifadelerine değindi.  MHP Lideri Bahçeli, “Sayın Cumhurbaşkanımızın Lübnan'da yaşayan Türkmen kardeşlerimize kapılarımızın açık olduğunu duyurması, bu kapsamda irade göstermesi, soydaşlık hukukun takdir edilecek bir tezahürüdür” dedi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in ölümü hakkında “Bu teröristin Türkiye’de gömüleceği bir toprak yoktur. Nerede Türkiye düşmanlığı yaptıysa orada çürüyüp gitmelidir” açıklamasında bulundu.

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Cumhurbaşkanlığı kabinemizin yanındayız"

Bugün kitabın ortasından ve hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmadan konuşacağım. Bugün, milli birlik ve kardeşlik duygumuzun üzerine gerinmek istenen yabancı menşeli örtüyü kaldıracağım. Alışıldık söylem kalıplarından az olsa taşmanın vakti geldiyse, o vakit bu vakittir.

Bu sıcak gündem konumuza geçmede evvel diğer bazı düşüncelerimi huzurlarınızda paylaşmak arzusundayım. Değerli milletvekilleri, Türkiye’nin çözemeyeceği, altından kalmayacağı, üstesinden gelemeyeceği hiçbir sorunu yoktur. Yeter ki isteyelim, yeter ki irade gösterip sırt sırta verelim.

Türk milliyetçiliğini ve Türk milliyetçilerinin var olan her meseleye karşı söyleyecek sözü ve verecek cevabı vardır. Bunlardan birisi olan Türkiye ekonomisi çok şükür şiddetli fırtınayı atlatmıştır. Milli gelirimiz 1.1 trilyon dolar sınırını aşmıştır. Cari açık ile dış ticaret açığı inişe geçmiştir. Ekonomik büyüme her yıl ortama yüzde 5’in üzerinde gerçekleşecek, Türkiye’nin dinamik yönünü teyit etmiştir. İhracatımız 265 milyon doların üzerine çıkmıştır.

Bu yılın ilk 8 ayında yüzde 8 buçuğa gerilemesi umutları tazelemiş, ekonomiye duyulan güveni tazelemiştir. İstihdam sayısı 33 milyona, istihdam oranı da yüzde 50’ye yaklaşmıştır.

Enflasyonla mücadele kesintisiz sürmektedir ve desteğimiz tamdır. Türkiye ekonomisi ile ilgili görüşlerimizi milli perspektif ile belirleyip yol haritamızı çizmiştik.

Bilinmelidir ki Cumhurbaşkanlığı kabinemizin yanındayız, ekonomi yönetimine güveniyoruz.

Her vatandaşımızdan bir bahaneyle 750 TL almak yerine, tüm vatandaşlarımıza artan zenginlikten hakkaniyetli pay veren bir Türkiye'ye ulaşmak hayal değil, ulaşılacak bir hedeftir. Türk milleti, hak ettiği medeniyet seviyesine tırmanacaktır.

Cumhur İttifakı olarak hayal pahalılığını bitireceğiz, kayıt dışılığa neşter vuracağız, enflasyon canavarının boğazına urganı geçireceğiz. Muhalefetin çizdiği karamsar tabloları başlarına külah diye geçireceğiz.

Bahçeli'den 'Yenidoğan çetesi' açıklaması

Yavrularımız kadire uğramışlar, şiddete bulanmışlar, tüyleri diken diken eden caniliklerin sırayla kurbanı olmuşlardır. 

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum’dan ‘Erdoğan-Bahçeli’ açıklaması Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum’dan ‘Erdoğan-Bahçeli’ açıklaması

Siyasal ve toplumsal tarih insan doğasını esas alan iki düşüncenin cepheleşmesini daha yerinde bir tabirle uzlaşmaz karşıtlığını deşifre etmiştir.

Bizim inancımıza göre, insan eşref-i mahlukattır. Bebeklere, çocuklara, kadınlara, masum ve mazlum her insana kast edenler esfeli safilindir. Yenidoğan bebekleri, SGK’dan günlük 8 bin lira alabilmek için yoğun bakımda tutup ölümlerine neden olan, pasif ötenaziye başvuran, insanın aklına getiremeyeceği, kalbinin kaldıramayacağı yöntemleri kullanarak cinayet işleyen yaratıklar emin olun sadece sağlık çalışanlarımızın değil, insanlığın yüz karasıdır. Yenidoğan çetesi denilerek dünyaya gelen her bebeğe aslında haksızlık yapılıyor. Bu ölüm çetesinin failleri arasında geçen konuşmaların gün yüzüne çıkmasından sonra şöyle düşündüm; Bir insan daha ne kadar alçalabilir? Nasıl bu kadar yerin dibine geçebilir? Para için bebekleri ölüme mahkum eden, üstelik bunu güle oynaya yapan namussuzlara verilecek hangi ceza, vicdanların fırın gibi sıcaklığını soğutabilir? Hangi ceza adaletin tecellisini sağlayabilir? Hangi ceza yüreklere su serpebilir?

27 Mart 2023 tarihinde CİMER’e yapılan bir şikayetle başlayan adli soruşturma sürecinin bugünlerde patlak verip, ülke gündemine oturması birbiriyle bağlantılı diğer vahim olayların sırayla gün yüzüne çıkması geçiştirilecek bir konu değildir. Adeta düğmeye basılmışçasına kadınlara, bebeklere, çocuklara yönelik saldırı ve cinayetler furyasının seriye bağlanması, ardından eş zamanlı olarak toplumsal infialin kışkırtılıp bunun da siyasi propaganda aparatı olarak kullanılması başka bir tertibin ihmalini ister istemez akla getirmektedir.

Toplumsal dokumuzu sarsacak, insan hak ve onurunu ayağa düşürecek kahredici olayların zincirleme halinde sosyal ve ulusal medyadan ifşa edilmesi son derece kuşku vericidir.

Sağlık Bakanımızın da temas ettiği üzere, ölüm ve soygun çetesinin işlediği suç ve cinayetler, aylar öncesinde tespit edilmiş fakat bugünkü gibi konuşulmamış ve gündeme gelmemiştir.

Nitekim 26 Nisan 2024 tarihinde bebek ticareti yapan soysuz çeteye operasyon yapılmıştır. 47 kişi gözaltına alınmış ve 22 kişi tutuklanmıştır.

10 özel hastanenin faaliyeti durdurulmuş, çalışma ruhsatları iptal edilmiştir. Görevi suiistimal diye bir şey söz konusu değildir. Teftiş mekanizması gecikmeksizin çalıştırılmıştır. Sağlık Bakanımızı istemek hangi akla hizmettir? Yargıya taşınmış ağır ve vahim bir olayı anında istismar etmek, siyasete pervasızca malzeme yapmak, önüne gelene çamur sıçratmak art niyetlilik hatta ahlaksızlık değil midir?

Erdoğan’ın ‘Lübnan'dan sığınmacılar gelirse kapımız açık’ sözlerine yönelik açıklama 

Sayın Cumhurbaşkanımızın Lübnan'da yaşayan Türkmen kardeşlerimize kapılarımızın açık olduğunu duyurması, bu kapsamda irade göstermesi, soydaşlık hukukun takdir edilecek bir tezahürüdür. Bundan rahatsız olanların, eleştiri çıtasını yükseltenlerin, 'yeni göç dalgası geliyor' diyerek yaygara koparanların, Türkün Türk’ten başka dostunun ve sığınacağı bir sıcak kucağı olmayacağını bilmelerini elbette beklemiyoruz. Ancak asgari seviyede insan olmalarını, empati yapmalarını, hoşgörü ve vicdanlı davranmalarını beklemenin de en doğal hakkımız olduğunu düşünüyoruz.

"FETÖ elebaşının Türkiye’de gömüleceği bir toprak yoktur"

FETÖ elebaşına bile dünya kalmadı, kendi topraklarında casusluk eğitimi aldığı ülkesinde Allah’a hesap vermek üzere öldü, gitti. Dileğim Allah’ın azabıyla kahrolması, hıyanetini müşfik ve münafık emellere bedellerini tek tek ödemesi, cehennemde ebediyen yanmasıdır. Bu teröristin Türkiye’de gömüleceği bir toprak yoktur!

Nerede Türkiye düşmanlığı yapmışsa, orada çürüyüp gitmelidir. Kulun hesabı varsa, Allah’ın da bir hesabı vardır. Allah ihmal etmez, sadece imhal eder yani mühlet sanır.

“Seçimler zamanında yapılacak”

Objektif ve ahlaki yorumları kendisinden duymak istediğimiz, ne var ki, hep aksi istikamete kürek çeken ve şuuru kapanmış halde bulunan bir siyaset bilimci, güven bunalımının yavaş yavaş kök saldığını, bunun tek çözümünün hızlı bir erken seçim olduğunu, güvenilecek bir iktidarın kurulması gerektiğini zırvalayarak bunca sorunun ortasında iç işgal cephesine hizmetkarlık yapmaktan kaçınmamış ve utanmamıştır.

Türkiye’de güven bunalımı yoktur, buna karşılık bunayan ve Türkiye’ye cephe alan bulaşık tipler vardır, alayının hüviyetleri ise bellidir, bilinmektedir.

Seçimler zamanında yapılacaktır ve herkes siyasi hesabını buna muvafık yapmak durumundadır.

Kaboğlu’nun il 4 madde açıklaması

(İstanbul Barosu Başkanı Kaboğlu'nun ilk 4 madde açıklaması) 20 Ekim 2024 tarihinde İstanbul 1 Nolu Baro Başkanlığı seçimlerinde İstiklal Marşımızı hazmedemeyenlerin ortalıkta cirit atması, KHK ile ihraç edilmiş, ne idüğü belirsiz eski bir CHP Milletvekilinin başkan seçilmesi, yaptığı konuşmasında Anayasanın ilk dört maddesine olumlu manada dokunmayı telaffuz etmesi skandal olmasının ötesinde, yeni bir tuzağın kurulduğunu göstermektedir.

İçi dışı fitne-fesat kumkumasına dönen bu zatın, Anayasanın ilk dört maddesine olumlu veya olumsuz nasıl dokunulacağını açıklaması, böyle bir teşebbüs halinde nelerin yaşanıp yaşanmayacağını akıl, izan ve kokuşmuş ideolojik süzgecinden geçirmesi hassaten ikaz ve tavsiyemizdir.

"Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine ihtiyacı yok"

Türkiye’nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya, dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı vardır ve olmalıdır. Türkiye’nin sorunu kürtler değil, bölücü terör örgütüdür.

Bahçeli’den Öcalan’a çağrı

Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.

Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, “Umut Hakkı”nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.

Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.

Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.

Bugüne kadar terör ve terörizmle mücadelede elde edilen ortak tecrübeleri şu şekilde sıralamamız mümkündür:

1- Tek başına silahlı mücadelenin hemen hiçbir zaman terörü sona erdiremeyeceği gibi, terörün silahsız çözümü de asla yoktur.

Esasen hiçbir taviz, hiçbir geri adım teröristi doyurmayacak, tatmin etmeyecektir.

2- Gerçek dünya ile teröristin kanlı hayatı arasında çok ciddi farklar vardır.

Teröristin yaşadıkları ve kabulleriyle gerçek olaylar ve olgular arasındaki çelişkiler somutlaştıkça teröristin direnci kırılacak ve silahtan uzaklaşacaktır.

3- Terör örgütünün inancını değiştirme çabası boşunadır"

Muhabir: Şevval Dalgıç