MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin Kızılcaham'da düzenlediği kampta konuştu. Siyasette başlayan 'yumuşama' ve 'normalleşme' adımlarına yönelik konuşan Bahçeli, "Mesele milli ve manevi değerlerde uzlaşmaktır. Yumuşama beklentimiz usulde değil, üslupta olmalıdır. Usul esasa mukaddemdir yani usul esasdan önce gelmektedir. Öncelikle muhalefet partilerinin arayışı usulde bir yumuşama ise muhattaplarını uyarıyorum ki böylesi bir yumuşama yıkıma çanak tutmak, krizlere ortam açmak, hukuk devletinin surlarında gedik açmak demektir ve mutlak mutlanda batıldır" ifadelerini kulllandı.
Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkan satır başları şöyle:
Her belediye başkanımızı, seçimlerde aday olup seçilemeyen her arkadaşımızı, bunun da fevkinde bütün teşkilatlarımızı yürekten kutluyor. Bilhassa sizlere önümüzdeki 5 yıllık süreçte üstün muhaffiyetler diliyorum. Allah yardımınız olsun.
Niyaz ederim ki yürüdüğünüz yolda ayağınıza taş değmesin. Yürüdüğünüz yol da açık olsun. Aziz dava arkdaşlarım, değerli belediye başkanlarım, 31 Mart 2024 seçimlerinin kendine özgü şartlar içinde partimiz ve Cumhur İttifakı hamdolsun başarıya ulaşmış, seçimlerden yüz akıyla çıkmıştır. MHP'nin oy oranına yönelik karalama çabalarının bizim nazarımızda hiçbir değeri, hiçbir itibari, hiçbir geçerliliği yoktur. Zira bariz gerçekler ulu orta meydandadır. Saklayacağımız, gizleyeceğimiz, utanacağımız, üzerini örteceğimiz ve mahcubiyet duyacağımız bir şeyden bahsetmek mümkün değildir. 31 Mart mahalli idareler seçimlerinin kesin sonuçları 6 Mayıs 2024 tarihinde açıklanmış bir gün sonra da resmi gazetede yayınlanmıştır. Mali idareler seçimlerinde partilerin aldığı oyun sağlıklı ve geçerli değerlendirilmesi için il genel meclis üyeliği, seçimlerine bakmak akla yatkın tek çare, tek yoldur. Çünkü belediye başkanı seçimlerinde tezahur eden oy verme eğilimleriyle, il genel meclis seçimlerinde tebaruz eden oy verme seçimleri teorikte farklıdır.
"MHP, Türkiye çapında müstesna bir oy almış ve başarılı olmuştur"
Birisinde, aday profili kısmen daha baskınken diğerinde parti kimliği ön plandadır. Ülke genelinde MHP il genel meclis üyeliği seçimlerinde yüzde 16.64 oy almış ve çok önemli bir gelişme kaydetmiştir. Cumhur İttifakı'nın toplam oy oranı da yüzde 48.8 düzeyinde vuku bulmuştur.
Bazı zeka özürlükleri ve hastalıklı ruhların zaviyesinden baktığımızda partimiz büyükşehir belediye seçimlerinde yüzde 1.65 oy almıştır. 30 büyükşehir belediyesinin 28'inde ittifak çatısı altında giren ve sadece iki büyükşehirde kendi adayını gösteren MHP'yi yüzde 1.65 oy oranıyla tartıya çıkarmak, bu surette siyaseten tahrip etmeye kalkışmak aymazlık olduğu kadar karanlık ve kalleş bir niyetin mahsulü değil midir?
Hatta kronik ve kemikleşmiş bir Türk düşmanlığına işaret etmeyecek midir? Havanda su dövenlerin havaları sönmüş müdür? MHP, Türkiye çapında müstesna bir oy almış ve başarılı olmuştur.
Partimiz 96 belde, 114 ilçe ve 8 il belediye başkanını kazanarak yerel seçim yönetimlerde varlığını ibra etmiştir. Başarımızı hazmedemeyenler, başarımızı sindiremeyenler, başarımızdan ürkenler apuk sapuk, ileri geri konuşsa da milletimiz hükmünü vermiş, sevdalılarının başını öne eğmemiştir. İradenin sahibi aziz milletimizin kararı başımız üzerindedir.
"Temiz toplum, temiz siyaset ve tertemiz bir toplum için yapacaklarımız çok"
Yine de sonuçları her yönüyle analiz edip, gerekli dersleri çıkartmaktan geri durmayacağımızın bilinmesinde yarar vardır. MHP, ve Cumhur İttifakı ister yerel yönetimlerde, ister merkezi yönetimde olsun milletimize hizmetle meshul, çalışmalarının birbirine bin eklemekle memurdur.
Türkiye seçimlerinin yüksek gerilimli atmosferinden uzaklaşmalıdır. Yumuşama ve normalleşme çağrıları sözde kalmamalıdır. Hem nalıda hem de mığına vurarak ulaşamayacağımız bir yer yoktur. Milli birlik ve kardeşlik hissiyatının tahkimi, halka halka genişleyen sosyal, ekonomik ve yasal reformların takviyesi, milletimizin taleplerinin temini önümüzdeki asıl gündem konusudur.
Türk ve Türkiye yüzyılı hedeflerini yakalamak milli yeminimiz olmalıdır. İç ve dış veraset odaklarının tertip ve tezgahlarını boşa çıkarmak, Türkiye'yi dipsiz tartışmaların içine sürüklemekten kaçınmak hepimizin mütemadi vaziyesidir. Temiz toplum, temiz siyaset ve tertemiz bir toplum için yapacaklarımız çok, yavaş hareket etmemiz mümkün değildir.
Önce ülkem ve milletim diyorsak netleşmemiz, samimiyet göstermemiz, nerede durduğumuzu gözden geçirmemiz lazımdır. Türk ve Türk milletinin tarih, kültür ve kardeşlik vadisinde buluşup birbirimizle kenetlenemeyecek miyiz? Yoksa sudan sebeplerle, birbirimize sırt mı çevireceğiz? Huzur, refah ve istikrararımıza el birliğiyle sahip mi çıkacağız?
"Terörizme boyun eğmek bir uzlaşma ya da yumuşama değil teslimiyettir"
Devleti ebet müddet, milleti ebet müddet amacıyla tek yürek olmuş bir Türkiye’nin çağlar üzerine sıçramasına hizmet mi edeceğiz yoksa nefislerimize, egolarımıza teslim olup günlük polemiklerle vakit mi kaybedeceğiz? Belediye kaynaklarının terör örgütü ve bölücü yandaşlarına peşkeş çekenlerin yakasından mı tutacağız yoksa dayatmalarına tamam mı diyeceğiz?
Önümüzdeki süreç herkes için dürüstlük mahiyetindedir. Önemli olan ne söylediği değil ne yapıldığıdır. Biz ne diyorsak onu yaparız. Çünkü sözümüz senet, özümüz kefildir. Siyasi mücadelemizde akli tutum ve ahlaki tutarlılık ihmal etmeyeceğimiz ilkelerimiz arasındadır. Bizim kucaklaşma ve uzlaşma vasatımız, ülkemizin vazgeçilmez değerler hazinesidir. Terörizme boyun eğmek bir uzlaşma ya da yumuşama değil teslimiyettir.
Kobani Davası açıklaması
Terörü bir hak arama vasıtası görenlere, bunu destekleyenlere makup bakış, devletin bütünlüğünü yok saymaktır. Bu zeminde yumuşama diyalog ve normalleşme diye bir şey söz konusu olmayacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti, hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçunu işlemiş olanlara hoş görüyle bakmak, dış tehditlerle bağımsız ve tarafsız yargıyı işlevsiz hale sokmanın hesabını yapmak uzlaşma ve yumuşama değil, tükeniş ve alt üst oluş demektir.
Terörist Demirtaş’ın ve 6-8 Ekim olaylarını azmettiren diğer bölücülerin ceza almasına hukuksuzluk demek, karşı gelmek, itiraz etmek, devlete ve millete en ağır hakaret olup bunun yumuşama ortamına zarar verdiğini ileri sürmek art niyetlilik, terör seviciliği ve iki yüzlülüktür.
Mesele milli ve manevi değerlerde uzlaşmaktır. Yumuşama beklentimiz usulde değil, üslupta olmalıdır. Usul esasa mukaddemdir yani usul esasdan önce gelmektedir. Öncelikle muhalefet partilerinin arayışı usulde bir yumuşama ise muhattaplarını uyarıyorum ki böylesi bir yumuşama yıkıma çanak tutmak, krizlere ortam açmak, hukuk devletinin surlarında gedik açmak demektir ve mutlak mutlanda batıldır.
"Siyasette yumuşama pek tabi sürekli ve sürdürülebilir boyutlara tırmanmalıdır"
Kutuplaşmayı besleyenler bellidir. Karamsarlık ortamını canlı tutmak için el ovuşturanlar, berrak şekilde karşımızdadır. Yeni anayasa çağrılarına kulak tıkayıp önce yürürlükteki anayasaya uyma şartını masaya koyanlar, ilave olarak Cumhurbaşkanımızın bir kısım tasarrufunu, 31 Marttan sonra gelişen diyalog ve normalleşme anlayışına uygun düşmediğini iddia edenler, alışkın oldukları bulanık havayı tekrar tesis etmek için fırsat kollayan tatlı su kurnazlarıdır. Siyasette yumuşama pek tabi sürekli ve sürdürülebilir boyutlara tırmanmalıdır. Aksini düşünmek sorumsuzluktur ancak yumuşama kisvesi altında, yumuşakça olmamızı köşelerimizin törpilenmesini, sesimizin kısılmasını, irademizin kırılmasını hiç kimse beklememeli, böylesi bir tarihi yanlışa da tavsiyem heves etmemelidir.
Ayhan Bora Kaplan soruşturması açıklaması
Özellikle altını çiziyorum ki kumpasçılarla işimiz olamaz. Komplo peşinde koşanlarla ortak noktamız bulunamaz. Devletin içinde FETÖ benzeri hukuk dışı yapılanma ve gayrimeşru hiyerarşik sistem kuran, güç devşiren, pozisyon meselelerine giren, kendi tarikat ve cemaat mensupları dışında kim varsa fişleyip nifak üreten odaklarla asla yolumuz kesişemez.
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Devletin hukukla yollarını ayırdığı anda herhangi bir çeteden farkının kalmayacağı bilinen bir hususdur. Yönetimde istikrar sağlanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız başkanlığında Cumhurbaşkanlığı kabinesi görevinin başındadır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi müessirdir ve dört başı mamur şekilde çalışmaktadır.
Karanlık senaryolarla, sipariş talimatlara, gizli tanık ifadeleriyle, üstlendiği görevi kötüye kullanmak suretiyle iç huzur ve barış ortamımızı zedelemeye kalkışmamalıdır.
Emniyette bir soruşturma yürütülmekte, bu konuda gelinen süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok sağlıklı, dürüst, ahlakça ve milli şuura dayalı bir anlayışla yakından takip ediyoruz.