MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye ve dünya gündemine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada Cumhuriyet Halk Partisi’ni (CHP) sert sözlerle eleştirerek, ülkenin güvenlik ve istikrarına yönelik beş ana başlık altında değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli, “Türkiye’miz her cephe ve cihetten tehdit edilmektedir” diyerek, CHP’nin bu tehditlerin merkezinde olduğunu savundu.

Özgür Özel'in konuşmasından satır başları şöyle;

“Provokasyon partisine dönen CHP çok yoğun şaibe ve şüphe altındadır”

Türkiye’miz her cephe ve cihetten tehdit edilmektedir. Bu tehdit alenidir, alçaktır, ahlaksızdır, alarm verici niteliktedir. Kanun tanımayan, demokratik erdemleri takmayan siyasi ve ideolojik bir güruh devletin egemenlik haklarıyla hukukun üstünlüğüne fütursuzca kafa tutmaktadır. Tehdit saçan bu güruhun adını doğru koymak lazım gelirse; dışarıdan tembihli, içeriden tedarikli Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Provokasyon partisine dönen CHP çok yoğun şaibe ve şüphe altındadır. Hiçbir yama karşımızdaki siyasi yırtılmayı kapatacak ebat ve boyutta değildir. Öyle ki CHP, kanayan yaradır, kaynayan kazandır, kaybolan zamandır.

“CHP ‘Terörsüz Türkiye’ hedefinden rahatsızlık duyuyor”

"Yeni bir dünyanın eşiğinde olduğumuz hissini veren büyük ölçekli askeri, siyasi, ekonomik ve diplomatik sarsıntıların yaşandığı, stratejik düğümlerin yaygınlaştığı, tarife ve ticaret alanındaki bloklaşmaların sertleştiği bir dönemde Türkiye’nin içerden meşgul edilmesi ister istemez akıllara pek çok ihtimali getirmektedir. Bu kapsamda muazzez milletimizin muhatap olduğu, CHP’nin maşa gibi kullanıldığı mahut gelişmelerle illiyet bağı bulunan, iç ve dış bağlantıları olduğunu değerlendirdiğimiz belli başlı beş ana gündem konusundan bahsetmek mümkün ve müsellemdir:

İlk olarak; CHP’nin ve yanında yöresinde hizalanan siyasi partilerin terörsüz Türkiye hedefinden duydukları açık veya gizli rahatsızlıklar ve hazım zorluklarıdır. Bilindiği üzere terörün sona ermesiyle Türkiye gücüne güç katacak, iç cephesinde ve mücavir coğrafi çevrelerde barış ve huzur kuşağı tesis edilecektir. CHP’nin, havanda su döven ve siparişle İYİ olduklarını zannedenlerin terör musibetinden kurtuluşa akıllarının yatmadığı, işlerine gelmediği, gönüllü olmadıkları az çok bilinen bir husustur.

Özgür Özel’in Mersin mitinginde yaptığı konuşmayı eleştirdi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Mersin’de yaptığı hezeyan dolu konuşmasının satır araları ve görevinden uzaklaştırılan, halen tutuklu bulunan Esenyurt Belediye Başkanı’nın tek suçunun Kürt olduğunu iddia etmesi bölücülüktür, kötü ve kötürüm bir siyaset dilidir.

Özgür Özel, Sırrı Süreyya Önder'in kaldığı hastaneyi ziyaret etti Özgür Özel, Sırrı Süreyya Önder'in kaldığı hastaneyi ziyaret etti

Özgür Özel fitneye bedenlik ve sözcülük yapmaktadır. Terör başka Kürt kardeşlerim bambaşkadır. İkisini birlikte değerlendirenler katıksız vatan hainidir. Özgür Özel’in beyan ve duruşu, hayal mahsulü suçlamaları, Türkiye’nin iç denge ve dinamizmiyle siyasi istikrarını zedeleme çabaları düşmana bile şapka çıkartacak seviyesizliktedir. Türkler ile Kürtler arasına nifak sokmak için emre amade bekleyen kim varsa vatan ve millete doğrultulmuş emperyalist silahtır. Mütecaviz ve mütehakkim emelleri olan ülkelere göz kırpan, yeşil ışık yakan, el sallayan, şifreli mesajlar ulaştıran CHP Genel Başkanı ve yönetiminin yolu yanlış, yöntemi sakat, kafa ve kalbi bozuktur.

“Suriye’de yapılan Kürt konferansıyla ilgili açıklama”

Özgür Özel’in Mersin provokasyonuyla eşzamanlı olarak, Suriye’nin Kamışlı kentinde ABD ve Fransa’nın teşvik ve desteğiyle, ENKS ve PYD’nin organizasyonuyla düzenlenen, “Birlik ve Ortak Tutum Konferansı”nda bölücü talepler dillendirilmiş, Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğünün hilafına kararlar alınmıştır. Suriye’de merkeziyetçi olmayan, yani üniter yapıyı dışlayan bir çözüm teklifi tartışmaya açılmıştır.

Elbette Şam yönetimi bu ayıplı, arızalı, icazetli ve fırsatçı konferansın karar ve açıklamalarını şiddetle reddetmiş; Suriye Arap Cumhuriyeti’nin birliğini, topraklarının ve halkın bütünlüğünü savunarak kırmızıçizgi olduğunu vurgulamıştır. Harici unsurların tesir, telkin ve dayatmalarıyla terörist Mazlum Abdi ile Suriye Geçiş Hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmet Şara arasındaki 10 Mart mutabakatı ihlal edilmiştir. Bu ihlalin telafi edilerek PYD/YPG terör örgütünün silah bırakıp Suriye Arap Cumhuriyeti’ne belirlenmiş yol haritası doğrultusunda entegre olması bölge barışı ve geleceği adına hayati önemdedir.

“PKK’nın derhal silahlarını teslim etmesi gerekir”

Türkiye partisi olma istikametinde azim ve sabırla mesafe alan DEM Parti’nin Kamışlı’da oynanan oyuna tepki göstermesi tutarlılık gereğidir. PKK’nın derhal silahlarını teslim etmesi, kongresini toplayıp örgütsel fesih işlemini tamamlaması terörsüz Türkiye hedefinin enfekte olmaması, kimi komplikasyonların yaşanmaması için derhal sağlanmalıdır.

Önşart ileri sürülmeksizin 27 Şubat İmralı çağrısına bağlılık esastır ve bölücü terör örgütünün önderi olarak gördüğü şahsa itibar ve itaati asıldır. Başka çıkar yol ya da sığınılacak bahane kalmamıştır. Özellikle halen yaşam mücadelesi veren, umut verici haberler almak istediğim ve Rabbim’den şifa bulmasını niyaz ettiğim DEM Parti İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkanvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’in emekleri ve bugüne kadar atılan müşterek adımlar heba edilmemelidir. Kamışlı provokasyonu pişmiş aşa su katma rezaletidir.  Buna kapalı durmak, terörü ülke ve bölge gündeminden çekip çıkarmak insani, milli, şüphesiz vicdani mahiyetli namus meselesidir.

Keşmir saldırısı

72 yıldır çözülemeyen Keşmir sorunundan dolayı Pakistan ile Hindistan da savaş sınırına dayanmıştır. Temennimiz bu iki ülke arasında aklı selimin, barışçıl diyalogların ve kalıcı sükûnetin hakim olması, sonu felaket olacak silahlı çatışmalardan kaçınılmasıdır. İran’ın Hürmüzgan vilayetindeki Bender Abbas Şehid Recai Limanı’nda 26 Nisan’da meydana gelen patlamada çok sayıda kişi canından olmuştur. Dost ve kardeş ülke İran’a bu vesileyle taziyelerimizi iletiyor, acılarını paylaşıyoruz.

“İBB soruşturması, jammer açıklaması”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni saran; örgüt kurmak, ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet ve nitelikli dolandırıcılık soruşturması mucibince geçtiğimiz günlerde 50’ye yakın şüphelinin gözaltına alınmasıdır.

Görünen odur ki, tuz kokmuş, belediye yönetimi kokuşmuştur. Ekrem İmamoğlu’nun kasası olduğu iddia edilen, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yıllarından itibaren beraber hareket ettiği; tanık, müşteki ve etkin pişmanlıktan yararlanan işadamlarının ifadelerine göre imar, ruhsat, iskan karşılığı korkunç bir rüşvet ve irtikap ağı kurulmuştur. Lüks otellerde kaçak toplantılar düzenleyenler ortadadır.

Saraçhane’den daha çok pahalı otel odalarıyla lobilerinde vakit geçirenler kimsesizlerin kimsesi olan Cumhuriyet felsefesine aykırı hareket etmiştir. Ak koyun kara koyun tefrik edilmiştir. Bu toplantılar sırasında frekans kesici kullanıp güvenlik kameralarını bantlayan, yeri geldiğinde peçeteyle kapatan, toplantı bitiminde içinde ne olduğu muammaya dönen valizlerle bulundukları muhitten ayrılan kuşkulu yüzler bilinmektedir. Özgür Özel’in itiraf ve iddiaları ise paçası tutuşan bir zavallının suç ve suçluyu örtbas etme aceleciliği olup aynısıyla şöyledir: “Erdoğan’a niye jammer çalıştırılıyorsa, geleceğin cumhurbaşkanına da ondan jammer çalıştırılıyor.” Özgür Özel’in bu iddiaları siyasi ve düşünce namusu açısından yüz kızartıcıdır ve ahmakçadır. Emniyet Genel Müdürlüğü kimlerin frekans kesici kullanacağını 5809 Sayılı Elektronik Haberleşme Kanuna dayanarak açıklamıştır. Belediye başkanlarının böyle bir hak, yetki ve imtiyazlarının olmadığı netleşmiştir. Dahası Ekrem İmamoğlu’nun Büyükşehir Belediyesi’nin pek çok ofis veya binası varken gizli toplantı yapma gereği duyduğu otelin mevcut yönetimi, bahsi geçen tarihte frekans kesici kullanılmadığını kamuoyuyla paylaşmıştır. Nitekim alayı birden suçüstü yakalanmış ve kirli çamaşırlar deşifre edilmiştir.

Deprem uzmanlarına sert tepki

Kanal İstanbul’a karşı çıkıp devamlı surette yaygara koparan, kentsel dönüşüme itiraz eden malum siyasi zihniyet depremle mücadelenin hazırlık aşamasında dahi sınıfta kalmış, sadra şifa hiçbir basiret ve gayret göstermemiştir. İnanıyorum ki, Cumhur İttifakı İstanbul’da muazzam atılganlıkla depreme dayanıklı konutları hayata geçirecek, bu aziz kentimizi sonuna kadar sahiplenecektir. Ayrıca deprem konusunda çalışan ilim insanlarının ve ortaya karışık söylemleri meslek edinen sözde uzmanların çelişkili, birbiriyle tamamen çatışan söz ve değerlendirmeleri kabul edilir gibi değildir.

Böylesine can alıcı bir konuda ağız birliği halinde hareket etmek akademik ahlak ve edebin gereğiyken, bu yapılamamıştır. Bir deprem uzmanı akademisyenimiz tarafından, Kumburgaz çukurundaki fay hattının tamamen kırılmasıyla İstanbul’da başka bir deprem tehlikesinin kalmadığına dönük iyimser açıklaması yüreklere su serpmiş olsa bile, sıralı tedbirleri aksatmadan ve ara vermeden almak zorunluluktur.   İstanbul’un terk edilmesini isteyen işgal artıklarına ise diyeceğim şudur: Kanımızla, canımızla vatan yaptığımız İstanbul’u değil terk etmek tek bir taşından bile vazgeçmeyiz, sırt dönmeyiz."

Muhabir: Emre Yılmaz