MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM grup toplantısında gündemi değerlendirdi. İsrail'in Filistinli masumlara yönelik kanlı saldırılarının aralıksız devam ettiğini belirten Devlet Bahçeli, "Bizim lügatımızda bu tip vahşeti tanımlayacak ne bir kelime ne de bir kavram vardır. Netenyahu yani Caniyahu başta olmak üzere İsrail yönetimini tüm öfkemle lanetliyorum" dedi.
Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Yüksek hedefler belirleyip bu hedeflere vasıl olmak için süreklilik içinde mücadele azmi sergileyen, milletlere talihin ve talihin bahşlettiği cömertlikler saymakla bitmez. Varoluşunun haysiyet, hürriyet haklarına leke düşürmeyen milletleri hiçbir zorluk, hiçbir zorbalık engelleyemez. Meşhur bir filozofun şu ifadelerine kulak verelim. "İnsanlığın iki temel sorunu vardı, bunlardan birisi adaletsizlik, diğeri anlamsızlık." Adaletsizliğe karşı hukuk, anlamsızlığa karşı da sanat bulundu ancak insanlar hukuka, sanat da insanlara ulaşamadı. Anlatılan bu açmaz, batı toplumlarının devamlı ayak bağı olmuş, çelişki içinde bocalamalarından dolayı yanlışı müdafaa edecek müdahaleleri bol bol üretmelerine yol açmıştır.
Ne kadar iftihar etsek az da olsa, Türk milleti hem ahlak ve adaleti hem de sanat ve kültürü asırların rotasında oluşan ve yürek gücüyle eklemlemiş. Sonuçta fatihler ve fetihler kuşağı cihanı sarmış ve sarmalamıştır. Bu sayede çağlardan birisi kapanırken diğerinin kapısı açılmıştır.
571 yıl evvel dünya tarihinin yeniden yazılmasını,doğu- batı arasında kırılan fay hatlarının günümüze kadar yankılanmasını sağlayan muazzam bir fetih yaşanmıştır. Bu fetih, Konstansitapolis'i İstanbul ünvanıyla buluşturan dev bir adımdır.
Camilerin kurşun kubbelerinde adeta fetih ordularının miğferleri duran İstanbul, 571 yıl önce zincirlerinden kurtulmuştur. Türk Cihan Hakimiyeti'nin ilk merkezi İstanbul'dur. Zulmün, zilletin ve eziyetin kalesi Bizans, Sultan Fatih'in manevi önderlerin ve kahraman neferlerin marifet ve mücahitliğiyle yıkılıp gitmiştir.
Tarihi eserlerimiz nasıl ki Türk milletinin tapu tescil belgeleriyse, fetihler de öyledir ve öyle kalacaktır. Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesiyle de iyice uykuları kaçan iç ve dış işgal cephesini rahatsız etmeye, heveslerini kursaklarında bırakmaya azim ve inançla devam edeceğiz. Şükürler olsun ki Bizans köhneliği devrilmiş, Türk milletinin tarihe damga vuran muvaffakiyeti tecelli etmiştir. İstanbul bizim için kızıl elmaydı ve asırlar boyunca kurulan hayaller 571 yıl önce hakikat oldu.
"İstanbul can çekişmektedir"
İstanbul'un bugünkü ıstıraplı hali bizleri oldukça üzmektedir. İstanbul'un kötü yönetimi fethin mirasını çarçur etmektedir. Lafa gelince israftan şikayet edenlerin, belediye bütçesini har vurup harman savurması, taş üstüne taş koymaktan aciz olması, yandaş gazetecileri Roma'ya sözde festival adına gerçekte ise tatile ve sefaya götürmesi ayıplı bir zihniyetin defolu uygulamalarından başka bir şey değildir.
Özel uçak kiralanıp, 7 değil 17 değil tam 37 gazetecinin yer aldığı ve toplamda 73 kişilik kafileden oluşan ballı börekli Roma ziyaretinden sonra İBB'nin müsriflikten bahsetmesine kimse inanmayacak, itibar etmeyecektir. İstanbul can çekişmektedir. İstanbul'u yüzüstü bırakanların siyasi yüzsüzlüğü ise eninde sonunda yüzlerine vurulacaktır. İstanbul bizim 571 yıllık davamızdır.
MHP'nin uzun vadeli stratejik hedefi, İstanbul'un fethinin 600. yıl dönümü olan 2053'te Türkiye'nin lider ülke ve süper güç olmasıdır. Bunun gerçekleşmesi milli birlik ve beraberliğin tesisi ile mümkündür.
Milli yükseliş iradesiyle ortaya konulacak kararlı duruş, gelecek Türk asırlarının müjdecisidir. İstanbul, Türk ve Türkiye yüzyılında hak ettiği zirveye yerleşecek, yeniden aziz Türk milletinin dünyayı kavrayan ve kapsayan kudreti haline gelecektir. Fakat bu kutlu hedef zillete düşenlerle, yabancı çıkar odaklarına taklalar atanlarla değil, Türk milletine mensubiyet onuru taşıyan, fethin iradesini milli iradeyle birleştiren vatansever ve milletsever tarafından gerçekleştirilecektir.
Başarmanın dışında bir seçeneğimiz yoktur. Anadolu'nun fethinden başlayarak, İstanbul'un fethine ulaşan bayraklaşan vatan sevgisini Fatihleri yetiştiren büyük Türk milletiyle iftihar ediyorum.
"Netenyahu başta olmak üzere İsrail yönetimini lanetliyorum"
Muhterem arkadaşlarım, İsrail'in Filistinli masumlara yönelik kanlı saldırıları aralıksız devam etmektedir. 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana hayatını kaybetmiş Filistinli kardeşlerimizin sayısı 36 bine yaklaşmıştır. Sınır tanımayan insanlık değerleri ile, savaş hukukuyla bağdaşmayan katliamlara her gün yenileri eklenmektedir. Gazze'deki tablo kahredici boyutlardadır. UAD'ın geçen hafta aldığı bir kararla, özellikle Refah'a düzenlenen saldırıların derhal durdurulması istenmiş fakat İsrail buna aldırış etmemiştir. 26 Mayıs'ta hassas mühimmatlarla bulunan insani bölgede çok sayıda masum acımasızca katledilmiştir. Bu bölgedeki çadır kampında hayata tutunmaya çalışan bebekler, çocuklar resmen ateş altına alınarak yakılmıştır. İsrail, savaş uçaklarıyla ölüm saçmıştır. Bizim lügatımızda bu tip vahşeti tanımlayacak ne bir kelime ne de bir kavram vardır. Netenyahu yani Caniyahu başta olmak üzere İsrail yönetimini tüm öfkemle lanetliyorum!
Caniyahu ve savunma bakanı hakkında talep edilen tutuklama kararının uygun zaman ve zeminde icra edileceği, bu vandalların öldürdüğü her mazlumun, her garibin hesabını verecekleri kaçınılmaz bir akıbettir. Beklentimiz İsrail'in katil başbakanı ve savunma bakanı hakkında ülkemizin bir an önce yakalama kararı çıkarmasıdır.
Soykırım karşısında sessiz ve seyirci kalanlar, üstelik aleni destek sağlayanlar dünya barışına, insanlık huzuruna, İsrail ile birlikte müştereken karşıdır. Artık ekonomik, diplomatik ve ticari nitelikli önleyici tedbirler yerine cezalandırıcı, seri ve askeri yaptırımları esas alan köklü müdahalelerin tam vaktidir.
Dünyanın sessiz çoğunluğu, kuşkusuz İsrail soykırımının ahlaken ve vicdanen karşısındadır. İslam ülkeleri ayağa kalkmalıdır. Zulüm karşısında tarafsızlık diye bir şey olamaz. "Bana dokunmayan bin yıl yaşasın" demek zalimlere onay vermektir.
Gazzeli çocuklar açlıktan kırılıp, bayramlık kıyafet yerine kefen giyerken, millet dolarlar içerisinde kulaç atan, Allah’tan korkuyu sadece sözde hatırlayan bazı İslam ülkelerinin bohem yöneticileri, gece yastığa başlarını koyduklarında gerçekten de huzur bulabiliyorlar mı? Haydi hepsini geçtik de Sayın Cumhurbaşkanımızın yüzde 10’u kadar gönülden, içten, ta derinden mazlumların yanında Filistinlilerin arkasında durabildiler mi?
"Filistin devleti mutlak surette tanınmalıdır"
Türkiye her ihtimali değerlendirerek bugüne kadar yürüttüğü öncü rolünü üst seviyeye taşımalı, doğrudan devreye girmelidir. Eğer uluslararası hukuk rafa kaldırılmamışsa, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devleti mutlak surette tanınmalı ve tanıtılmalıdır. Sivil halkın sistematik bir şekilde yürütülmesine, insan haklarına bağlığım diyen hiçbir toplum, hiçbir devlet duyarsız kalamaz, kalmamalıdır.
Filistin'in dünya genelinde tanınması çığ gibi genişlemelidir. Bütün ülkeler samimiyet, dürüstlük ve adalet testinden geçmektedir. ABD, tarihi, hukuki ve insani sorumluluktan kaçmamalıdır. UCM başsavcısının İsrail başbakanı ve savunma bakanının ABD'li birkaç senatörün tepkisi üzerine daha ileri giderek doğrudan yaptırım alınmasını gündeme getirmeleri temini imkansız bir zırvadır.
ABD yönetimi Suriye'nin kuzey doğusunda PKK'nın paravan örgütü ile yeni bir oyun kurmaktadır."