Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 28. Dönem 2. Yasama Yılı’nın 1 Ekim’de açılmasıyla birlikte siyasi partilerin grup toplantıları da bugün başladı. 14-28 Mayıs seçimlerinde 15 siyasi parti TBMM’ye girerken Meclis’te 6 grup bulunuyor. Yeni yasama yılının ilk grup toplantısını Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gerçekleştirdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İktidarın siyasi ve ahlaki meşruiyeti yok” açıklamasına sert tepki gösterdi. TBMM’nin açılacağı gün İçişleri Bakanlığına düzenlenen saldırıya değinen Bahçeli, terörü lanetledi. Saldırıda yaralan iki polise acil şifalar dileyen Bahçeli, teröristlerin Kayseri’de öldürdükleri veteriner Mikail Bozloğan’a Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diledi. Bahçeli, "Tescilli FETÖ’cülerin özellikle Sayın Süleyman Soylu’ya iftira kuyruğuna girmeleri, bazılarının da görevdeki İçişleri Bakanı’nı kötülemeleri ülkemize kurulan zaman ayarlı bir tuzaktır" ifadelerşni kullandı. MHP’nin yeni anayasanın hazırlanmasında 100 maddelik teklif metnin hazır olduğunu belirten Bahçeli, “Darbe anayasası Türkiye’ye layık değildir” dedi.
Meclis’te düzenlenen toplantıda konuşan MHP Lideri Bahçeli, şunları söyledi:
“Kılıçdaroğlu için siyasi ve ahlaki meşruiyetin kaynağı nedir?”
TBMM’nin yeni yasama yılının başlaması münasebetiyle bundan sonraki siyasi gündem ve etaplarla ilgili ana başlıklar halinde stratejik değerlendirmeler yapmak adımlarımızın daha sağlam atılmasına destek verecektir. Parti olarak belirlediğimiz yol haritasını milletimizle ve siyasi muhataplarımızla paylaşmayı, bu suretle önümüze projeksiyon tutmayı samimiyetle hedefliyoruz.
Söz de, karar da Türk milletinindir. Bunalımdan bunalıma sürüklenen ve akıl tutulması yaşayan CHP Genel Başkanı’nın, ‘Bu iktidarın ahlaki ve siyasi meşruiyeti yoktur’ açıklaması evvelemirde aziz milletimize hakaret ve husumet beyanıdır. Parti içi çalkantılardan dolayı şok geçiren Kılıçdaroğlu’nun milletimizin takdir ve seçimine tahammülsüzlük göstermesi faşist dürtülerin sonucudur. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı seçen Türk milletidir. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ni kuran Türk milletidir. Güvenoyunu doğrudan ve aracısız kullanan Türk milletidir. Peki bunun neresinde ahlaki ve siyasi boşluk ya da meşruiyet sorunu vardır?
Demokrasiyi demagojiye çeviren ve klasik despotların tavrı neyse aynısını sergileyen Kılıçdaroğlu için siyasi ve ahlaki meşruiyetin kaynağı nedir? ABD ve İngiltere’de FETÖ’cülerle masa kurup ittifak protokolü hazırlamak mı meşruiyettir? PKK’ya, HDP, yani Yeşil Sol Parti’ye melun sözler vermek suretiyle aynı hıyanet çatısı altında buluşmak mı meşruiyettir? Sorosçu Kavala ile terörist Demirtaş’a özgürlük istemek mi meşruiyettir? Kılıçdaroğlu anlatsın da dinleyelim, kafasının içindekilerini öğrenelim. Demokrasiyi sakatlayan, partisini küresel emperyalizme rehin bırakan Kılıçdaroğlu’nun neresi ve hangi siyasi eylemi meşrudur da bize meşruiyet ahkamı kesmektedir?
“Kılıçdaroğlu kendine baksın, işine baksın”
Milli iradenin tayin ettiği iktidarın meşruiyetini tartışmaya açmak ancak ve ancak sokakların gürültüsünden, tank-palet seslerinden, statükocu çevrelerden, vesayetçi odaklardan medet uman bir demokrasi celladının hezeyanıdır. Türkiye’nin, gözü başka kaşı başka oynayan, kalbi başka dili başka söyleyen yalancı köksüzlerin hezeyan, hezimet, hüsran vaatlerine değil, hadim bir yürekle canını dişine takıp gece gündüz çalışan yürekli devlet ve siyaset insanlarına ihtiyacı vardır.
İşte bu özelliklere haiz Cumhur İttifakı da dimdik ayaktadır. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve kabinesi görevinin başındadır. Kılıçdaroğlu kendine baksın, işine baksın, her rüzgara yelken açmaya devam edip kaybettiği siyasi meşruiyet ve itibarını tekrar nasıl kazanacağını hesap etsin.
CHP yoldan çıkmış, yozlaşmanın uçurum dibine çakılmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı, kuru sıkı atan siyasi kadavralarla polemik yarışına girip de zaman kaybedecek kadar şaşkın ve şuursuz değildir. Biz milletimizin gerçek gündemiyle, ülkemizin hedefleriyle, bölgesel ve küresel gelişmelerle meşgul oluyoruz, zillet ittifakında buluşan partileri de Türk milletine havale ediyoruz.”
“Birinci gündem konumuz depremin hasarlarını tümüyle onarmaktır”
Birinci gündem konumuz; depremin hasarlarını tümüyle onarmak, yaraları sarmak, yeni ve güvenli 650 bin konutu inşa ederek depremzedelere teslim etmektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın 1 Ekim 2023 tarihinde, TBMM’nin açılışı münasebetiyle yaptığı konuşmadan da anlaşılacağı gibi, deprem bölgesinde kurulan 186 bin konteynerde 600 bine yakın vatandaşımız barınmaktadır.
“Herkesin ortak şikayeti olan hayat pahalılığı günden güne tesirini kaybedecektir”
İkinci gündem konumuz; sosyal ve ekonomik reformlarla toplumsal refah ve rahatlamayı daha da güçlendirmek, daha da genişletmek ve nihayet her kesime yaymaktır. Enflasyonla mücadelede başarılı sonuçlar alınmaktadır. Herkesin ortak şikayeti olan hayat pahalılığı günden güne tesirini kaybedecektir.
“Emeklilerimizin insanca yaşayacakları bir ücret düzeyine kavuşmalarından başka seçenek kalmamıştır”
Sayıları 16 milyonu bulan emeklilerimizin insanca ve huzur içinde yaşayacakları bir ücret düzeyine kavuşmalarından başka seçenek ise kalmamıştır. Emekli maaşlarındaki muhtemel iyileştirmeler, enflasyon üzerinde zam verilmesi, hatta zammın kök ücrete yansıtılması samimi dileğimiz ve beklentimizdir.
“Küçük esnafın emeklilik gün sayısı aşağıya çekilmeli ve 7200’e indirilmelidir”
Ayrıca küçük ölçekli iş yapan esnaflarımızla çiftçilerimizin prim yükünün hafifletilmesi, ev hanımlarına sigorta desteği sağlanması hususunda üzerimize düşen sorumluluğu yerine getireceğiz. Bu çerçevede küçük esnafın emeklilik gün sayısı aşağıya çekilmeli ve 7200’e indirilmelidir. Cumhuriyet’in 100’üncü yıldönümü şerefine memurlarımızdan işçilerimize, emeklilerimizden esnaflarımıza, çiftçilerimizden dar ve orta gelirli insanlarımıza varıncaya kadar sosyal ve ekonomik yönden hepsinin yüzünü güldürmek boynumuzun borcudur.
“Terörü bütün inancımla lanetliyorum”
Üçüncü gündem konumuz, terörle mücadeleyi mutlak bir başarıyla sonuçlandırıp bu kanlı döngüyü milletimizin ve ülkemizin gündeminden tamamıyla çıkarmaktır. Bildiğiniz gibi, 1 Ekim 2023 tarihinde, yani Meclis’in açıldığı gün, Kızılay’da bulunan Emniyet Genel Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığı binalarının önüne kadar gelen teröristler bombalı saldırı girişiminde bulunmuşlardır. Terörü bütün inancımla lanetliyorum.
“Terörün, bu haşaratların, bu soysuzların kökü kurutulacaktır”
Bu kanlı eylemi, ‘PKK’nın Ölümsüzler Taburu’ isimli şerefsiz bir aparatının gerçekleştirdiği belli olmuştur. Terörün sonuç alması, Türkiye’ye geri adım attırması, haklı mücadeleyi sekteye uğratması asla, kata mümkün değildir. Bu haşaratların, bu insanlık defolarının, bu soysuzların inşallah kökü kurutulacaktır.
Terörle huzur, terörle güvenlik, terörle insanlık arasında ikinci bir seçenek yoktur. Bölücü terör örgütü karşısında şaibeli ve şüpheli duruş sergileyen, canilere sahip çıkan veya onlardan medet uman kim varsa, durumunu tekrar gözden geçirmeli, hıyanetle çakışan yollarını derhal ve önşartsız ayırmalıdır.
Elbette 1 Ekim tarihli terör saldırısının önü ve arkası süratle aydınlatılacak, teröristlerin Kayseri’den Ankara’ya nasıl geldikleri, yardım ve yataklığın kimler tarafından yapıldığı açıklığa kavuşacaktır. Esasen 1 Ekim saldırısı Türkiye’ye karşı yapılmıştır.
“Süleyman Soylu’ya iftira kuyruğuna girmeleri ülkemize kurulan zaman ayarlı bir tuzaktır”
Bu saldırıdan hemen sonra sosyal medyadan İçişleri Bakanlığı ekseninde maksatlı tartışmaların körüklenmesi, eski ve yeni bakanlar arasında fitne ve fesat üretiminin tahrik edilmesi Türkiye düşmanlarının değirmenine su taşıyan arsızlık ve ahlaksızlıktır.
Tescilli FETÖ’cülerin özellikle Sayın Süleyman Soylu’ya iftira kuyruğuna girmeleri, bazılarının da görevdeki İçişleri Bakanı’nı kötülemeleri ülkemize kurulan zaman ayarlı bir tuzaktır.
Üstelik emniyet teşkilatında tecrübeyle ve kahramanca görev yapan, fakat bir sebepten dolayı görevden alınan bazı isimler etrafında dedikodu kampanyasına tevessül edilmesi asla doğru ve hakkaniyetli bir uygulama da değildir.
Terörle mücadelede deneyim kazanmış, ahlaken ve vicdanen milletine kendisini vakfetmiş kim varsa başımızın tacıdır, onların üzülmesi ve dışlanması çok sakıncalıdır.
“Darbe anayasası Türkiye’ye layık değildir”
Dördüncü gündem konumuz; yeni, demokratik, kapsayıcı, mutabakata dayalı, milletimizin beklentilerine uygun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin doğasıyla uyumlu, yeniçağı kavrayan, Türk ve Türkiye Yüzyılının hukuki altyapısını kuran bir anayasayı ülkemize kazandırmaktır. Milliyetçi Hareket Partisi yeni anayasanın hazırlanmasında 100 maddelik teklif metniyle hazırdır.
Toplumun her kesimi bu sürecin içinde olmalıdır. TBMM’nde temsil edilen siyasi partiler sorumluluktan kaçmak yerine, milletimizin taleplerine müzahir, yapıcı ve destekleyici tavır ve tutum içinde hareket etmelidir. Darbe anayasası Türkiye’ye layık değildir. Artık vakit gelmiştir.
“Kılıçdaroğlu’nun tek adamla anayasa olmaz çıkışı aymazlıktır, akılsızlıktır, ayıptır”
Kılıçdaroğlu’nun tek adamla anayasa olmaz çıkışı aymazlıktır, akılsızlıktır, ayıptır. Kaldı ki Türkiye’de tek adam sistemi falan diye bir şey yoktur. Bu uydurmanın anayasa hazırlığını istismar etmek ve minder dışına çıkmak için kullanıldığı açıktır.
“Sığınmacıların ülkelerine güvenli dönüşleri için bütün tedbirler eşzamanlı olarak alınmalıdır”
Sığınmacıların ülkelerine güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşleri için bütün tedbirler eşzamanlı olarak alınmalıdır. Ülkemizde misafir ettiğimiz komşu ülke insanlarına cephe almak vatanseverlik değil, provokatörlüktür.
Basra Körfezi ülkeleriyle, Irak ve Türkiye’nin ortaklaşa hayata geçireceği Kalkınma Yolu Projesi’nin Kasım 2023’te mutabakat metniyle tescil edilecek olması bir başka sevindirici gelişmedir.
Bu sayede Güney Kafkasya’nın Basra Körfezi’ne, Basra Körfezi’nin de Türkiye ve Güney Kafkasya üzerinden Hazar Denizi’ne bağlanması muazzam bir sıçramaya yol açacaktır.
Türkiye; Asya, Avrupa ve Afrika arasında ekonomi-ticaret-enerji koridorlarından birisi olan Orta Koridorun bağlantı noktası özelliğiyle de manevra alanını ve etkinlik sahasını takviye edecektir.
3 Kasım 2023 tarihinde Kazakistan’da yapılacak Türk Devletleri Teşkilatı Toplantısı’nda KKTC’nin gözlemci ülke olarak yerini alması, Kıbrıs Türklüğünün tanınmasında önemli bir eşik olacaktır.
Tarihi ve kültürel birlikteliğin çatı kuruluşu olan Türk Devletleri Teşkilatı, Budapeşte’den Hazar’ın doğusuna uzanan köklü işbirliği ve kardeşlik hissiyatını pekiştirecektir.
“FETÖ’cüler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ümit bağlamasın”
Son olarak diyeceğim şudur: FETÖ’cüler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ümit bağlamasın, siyasi figüranlarına güvenmesin, film festivallerinde dönen dolaplara aldanmasın; biz 15 Temmuz’u unutmadık, 254 şehidimizi unutmadık, gazilerimizi unutmadık, tepemizden yağan bombaları unutmadık, üzerimize sürülen tankları unutmadık, herkes bilsin ki unutursak kanımız kurusun, unutursak gök girsin kızıl çıksın.”