MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Grup Toplantısı'nda konuşuyor.

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Gizli amaçların iç yüzüne ışık tutup oyunları bozacak cesaret ve zekaya sahip olmalıyız. Maceracı akımlara kapılmaktan özenle sakınmalıyız. Televizyon ekranlarında ya da gazete sayfalarında kulis bilgisi diye servis edilen dedikoduları, estirilen yalan rüzgarlarını, özellikle sayın cumhurbaşkanımızın yaptığı görüşmelerin çarpıtılmasını takip ediyoruz.

"Sayın cumhurbaşkanı herkesle konuşabilir"

İki kişi arasında geçen bir konuşmanın sanki kalabalık bir dinleyici güruhu varmışçasına takdim edilmesi, normalleşme bekleyen malum zihniyetlerin basit kurnazlığından başka bir şey değildir. Sayın cumhurbaşkanımız doğal olarak herkesle görüşebilir, dinleyebilir. Bizce hiçbir mahsuru yoktur. Mahsurlu olan taraf aslı olmayan söylentileri, gemi azıya alması, fitnenin kamçılanmasıdır. Gerekirse kamuoyu şeffaf ölçülerde bilgilendirmek suretiyle dedikodu kazanının basıncını düşürmek alternatif olarak değerlendirilmelidir. Sadece maşayı değil, tutan ve tutturan elleri de görebilmeliyiz.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak hayatın akışını, Türk milliyetçiliğinin ilkeleriyle okuyoruz. Bugüne kadar onun bunun dolduruşuna gelerek dava ve siyaset mücadelemizi sürdürmedik.

Dibi görünmeyen kuyulardan sırf susuzluğumu gidermek pahasına dahi olsa su içmedik. Dik durduk, doğru olduk, düzgün yaşadık. Ahlaki ve siyasi çizgimizden sapma göstermedik. Kalbimizde Allah inancı, kaderimizde millet iradesi, yanımızda mazlum gönüllerin duası, arkamızda şehitlerimizin hatırası, önümüzde ülkülerimizin aydınlığı hayaliyle aralıksız yürüyor, mücadelemizi yürütüyoruz.

Her şey Türkiye için diyoruz. Türkiye’yi karanlık operasyonların hedefi haline getirmek için ellerini ovuşturanlara taviz vermeyeceğiz. Telaşa kapılmadan, daha soğukkanlı, daha sağduyulu ve tedbirli olmak mecburiyetindeyiz.

"CHP bu pis senaryonun alt yüklenicisi, yerli figüranıdır"

Türk milletinden öç almak için kuyruğa girenler şirret kampanyalarını şu günlerde iyiden iyiye hızlandırmışlardır. Asıl hedef Türkiyemizdir. Yakın hedef son yurdumuzdur. Devlette millet arasındaki güven bağlarının kopuşuyla birlikte nihai aşamada doğan veya doğacak şikâyetlerin birbirlerine eklemlenmesini kışkırtıp, devlete ve hükümete karşı toplumsal bir direnişin gerekçesini oluşturmaktır. CHP bu pis senaryonun alt yüklenicisi, yerli figüranıdır. DEM derseniz devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü dinamitlemek için hazırda bekleyen bölücü fitnedir.

"Bölücü terör örgütüne meşruiyet zemini kurmak Türkiye için haklı operasyon nedenidir"

ABD Suriye’de sonuçları çok vahim olacak bir oyun kurmaktadır. Suriye Arap Cumhuriyeti bölündü de biz mi duymadık, Suriye Arap Cumhuriyeti’nin toprakları paylaşıldı da bizim mi haberimiz olmadı? Suriye Arap Cumhuriyeti üzerinde ameliyata girişmek, idari yapısıyla oynamak, bölücü terör örgütüne meşruiyet zemini kurmak için sözde demokratik manevralar yapmak Türkiye için haklı operasyon nedenidir. Böylesi bir hıyanete seyirci kalmak Türk vatanını felakete sürüklemekle eş değerdir.

ABD Suriye’nin kuzey doğusunda bölücü terör örgütüne seçim yaptırma maksadıyla uygun bir ortam ve zaman aramaktadır. Bu olacak şey değildir. Bölücü terör örgütünün yapmayı duyurduğu sözde seçimler gündemden tamamen çıkarılmalıdır. Suriye-Arap Cumhuriyetinin bölünmesine kesinlikle karşıyız. Bu ülkenin toprak bütünlüğüne saygılıyız. Her devletin de saygılı olmasını temenni ederiz.

Terör devleti hayali kuranlara meydanın boş olmadığını hatırlatmak isterim. Suriye veya Irak'ın güvenliği, Türkiye'nin güvenliğidir. Dişimizi, yumruğumuzu sıkıyoruz. Milli bekayı müdafaa gayesiyle her mücadeleye hazır ve kararlı olduğumuzu tarih ve millet huzurunda azimle beyan ediyoruz. Suriye'de terör devleti provaları yapılıyorken, Türkiye'de iç işgal cephesi boş durmuyor. 

" Hakkari Belediye Başkanının tutuklanması Türk devlet ve hukuk onurunun şaşmaz hükmüdür"

DEM Partili Hakkari Belediye Başkanının hukuk sınırları kapsamında görevden el çektirilmesi, silahlı terör örgütünü yönetmek suçundan tutuklanması Türk devlet ve hukuk onurunun şaşmaz hükmüdür. 31 Mart seçimlerinde bölücü terör örgütüyle ilişki içinde olan terörisleri aday gösterenlerin Türkiye'yi toplumsal çalkantıya mahkum etmek istedikleri açık bir gerçektir. 

Haklarında yargısal süreçlerin devam ettiği otuza yakın örgüt üyesinin belediye başkanı koltuğunda oturuyor olması, demokrasiyle izah edilemez. DEM'in hedefi yöre insanına hizmet değildir. DEM'li belediyelerin hemen hemen hepsinde PKK'nın gölgesi hakimdir.

Dünyanın neresine giderseniz gidin böylesi bir tablonun suç olduğunu görürsünüz. Kayyum edebiyatını ağızlarında sakız gibi çiğneyenler unutmasın ki teröristlerin görevden alınması, hukuk devletinin şerefidir. İhanete göz yummak, demokrasi değildir. Buna karşı kayyum atanmasına karşı çıkmak ise demokratlık hiç değildir.

"Özgür Bey bizim klasmanımızda değildir"

DEM’lenmiş CHP’nin başındaki zat, halkın iradesinin tanınmadığını söyleyerek kendi kalesine gol üstüne gol atmaktadır. CHP, DEM’lenmiş, yemlenmiş, ele geçirilmiş ve Atatürk’le yolları çoktan ayrılmıştır. Özgür Bey kavga istediğimizi söylüyor. Bizim böyle bir niyetimiz yoktur. Şayet kavga edeceksek, Özgür Bey rahat olsun. Korkmasın, tırsmasın. Baksın işine. O bizim klasmanımızda da kalitemizde de ağırlığımızda da değildir.

Ne yapılsaydı? Teröristlerin belediyelerde cirit atmalarına göz mu yumulsaydı? CHP destekli DEM vekillerinin zehir saçan konuşmalarını demokrasiyle nasıl bağdaştıralım? Kurşun gibi sözlere azami ölçüde dikkat edilmeli ve üzerinde düşünülmeli. DEM Mardin Milletvekili, TBMM'de açıkça dedi ki: 'Düşmanlığınızın altında kalacaksınız. Kürtleri vatandaş saymıyorsunuz. Seçme seçilme hakkını elinden alıyorsunuz. Halkımızı direnişe davet ediyoruz.'

Vatan topraklarında, bir polisimizin, askerimizin, kaymakamımızın, valimizin sokakta önünü kesecek, dahili ve harici bir bedbahta ve henüz güneş görmemiş ve göremeyecek, böylesi bir alçağın varlığına hiç kimse şahit olamayacak. Türkiye’de Kürdistan diye bir yer olmadığını anlamakta zorlanan hastalıklı ruhlara daha ne diyelim? Bu hakikati daha nasıl anlatalım?

"Ülkü Ocakları kurulduğundan beri genel başkan olan iki Kürt vardır"

Kürt kökenli kardeşlerimizin vatandaş sayılmadığını iddia etmek düşman dilidir. Ülkü Ocakları kurulduğundan beri, genel başkanlığına getirilen özü de kökü de sözü de Kürt olan iki genel başkan vardır. Türkiye'yi İsrail'le aynı kefeye koymak ifade hürriyeti değil, ihanetin hürriyetidir.

Vatan, millet bir demokrasi konusu değildir. Bağımsızlık ve beka demokrasi konusu gösterilemez. Terörist belediye başkanlarının görevden alınması demokrasi değil, hukukun alanındadır. Eşkiyanın fermanını dağda yırttık, aynısını TBMM’de yapmak demokrasi ve hukuk vazifesidir.

Bölücü terör örgütü PKK’nın arka bahçesi, sözde partinin aldığı oy oranının demokrasiyle bağdaştırılması, şehitle caninin bir görülmesi kadar korkunçtur. İnsanımızı yaşatacağız. Bu sayede devlet yaşayacak. Milletimizi ilelebet var edeceğiz.

Belçika Başbakanı istifasıyla birlikte, Macron tarafından alınan erken seçim kararı Avrupa’nın siyasal yapısında ciddi değişimlerin habercisidir. Yeni sandalye dağılımlarının bizi ilgilendiren yanı Türkiye-Avrupa ilişkilerinin nasıl bir yol izleyeceği konusudur. 

Avrupa Parlamentosunun terörle mücadeleye sakat yaklaşımı fazla söze gerek bırakmamaktadır. Seçimlerde oy kullanan milyonlarca seçmenin, daha korunmacı olduğu anlaşılmaktadır. Aşırı sağın tırmanışı olarak yorumlanan son seçimin ortaya çıkardığı sosyal itirafların toplumsallaşmanın siyasallaştığını göstermektedir.

İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırım suçundan yargılansa da buna aldırış etmeden masumları canice öldürmektedir. Görevli kurumlar iflas etmiştir. AB’nin ve parlamentonun insani muhasebe yapması mecburidir.

Kılıçdaroğlu'ndan Bakan Tunç'a: Eğer yüreğin yetiyorsa yarın mahkemeye gel Kılıçdaroğlu'ndan Bakan Tunç'a: Eğer yüreğin yetiyorsa yarın mahkemeye gel

MHP değerli bir çalışmaya katkı sağlayarak, bir proje hazırlığı içine girmiştir. Bu proje asgari refah seviyesinin endeks üzerinden hesaplanması ve ailelere destek projesidir. Bu proje, aç-susuz kim varsa destek olmayı amaçlayan bir projedir."

Muhabir: Oğulcan Balcı