Özel haber: Halide Tonga
Karabağ'daki gayrimeşru Ermeni güçleri, kontrolündeki topraklarda 9 Eylül'de kendi aralarında bir cumhurbaşkanı seçimi düzenledi. Azerbaycan yönetimi ise Karabağ'da Ermeni güçlerinin kontrolündeki topraklarda düzenlenen 'sözde seçimi' ‘ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saldırı niteliğinde bir hareket’ olarak nitelendirerek kınadı.
Türkiye, Karabağ’da yapılan sözde seçimleri tanımadı
Ermeni güçlerinin Karabağ’daki bu seçim girişimine dünyadan da tepkiler gecikmedi. Öncelikle Türkiye Dışişleri Bakanlığı bir yazılı açıklama yayımladı. Dışişleri Bakanlığı, Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde Ermeni güçlerinin kontrolündeki topraklarda düzenlenen, barış görüşmelerini baltalamaya yönelik hareket olarak algıladıklarını belirttiği 'sözde seçimleri' kınadı. Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde gayrimeşru Ermeni güçlerinin kontrolündeki topraklarda düzenlenen seçimlerin "bölgede uluslararası hukuka aykırı mevcut durumu tek yanlı meşrulaştırma çabalarının yeni bir tezahürü" olduğu vurgulanan açıklamada, bu adımın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararları ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ilkeleri dahil uluslararası hukukun açık ihlali olduğu bildirildi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de yaptığı açıklamada, "Karabağ'da yapılan seçimin hiçbir meşruiyeti yoktur, Türkiye de reddetti. Gürcistan ve ABD de reddetti, bu önemli. Kendi kendilerine seçim yapıyorlar. Cumhurbaşkanımız, Sayın Aliyev ile dayanışma içerisinde. Saldırganlıktan vazgeçmeleri Ermenistan vatandaşlarının da lehine olacak. Sözde seçimlerin yapılması istikrar sürecine darbe vuran bir şey" dedi.
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği düzenlenen seçimleri ‘tanımadı’
Birleşmiş Milletler (BM), Azerbaycan'ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne olan bağlılığını teyit ederek, bu bağlamdaki BM Güvenlik Konseyi kararlarına saygı gösterilmesini talep etti. BM Sözcüsü Stephane Dujarric, günlük basın toplantısında, “Biz Azerbaycan'ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne ilişkin BM Güvenlik Konseyi kararlarını hatırlatmak istiyoruz. Herkesin bunlara tam saygı göstermesi için çağrıda bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği (AB) ise, Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde Ermeni güçlerinin kontrolündeki topraklarda yapılan sözde cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin "anayasal ve yasal çerçeveyi tanımadığını" bildirdi.
Putin: Ermenistan yönetimi Azerbaycan'ın Karabağ üzerindeki egemenliğini kabul etti
Azerbaycan ve Ermenistan’da bu gelişmeler yaşanırken gözler Rusya’ya yani Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e çevrildi. "Ermenistan yönetimi Azerbaycan'ın Karabağ üzerindeki egemenliğini kabul etti. Ermenistan'ın Rusya ile ittifak durumundan vazgeçtiğini düşünmüyorum. Ermenistan ve Paşinyan'la problemimiz yok" dedi.
Ermenistan yönetimi 1991 tarihli sınırları tanıdıklarını açıklayarak Karabağ'ın Azerbaycan'ın bir parçası olduğunu tanıdığını ifade etmişti. Peki Azerbaycan ve Ermenistan arasında neler yaşanıyor? 2025 yılında Karabağ’da sona erecek olan Rus barış gücü süresi nedeniyle Rusya o bölgede askeri gerilimi mi destekliyor? Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Kıdemli Analisti Dr. Turgut Kerem Tuncel, tüm bu yaşanan gelişmeleri Elipshaber’e değerlendirdi.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerilim büyük bir savaşa neden olmaz
Tuncel, 9 Eylül’de düzenlenen sözde seçimlerle ilgili şöyle konuştu:
“Tek başına, 9 Eylül günü Azerbaycan’ın eski Dağlık Karabağ bölgesinin halen Bakü’nün kontrolü altına girmemiş olan hissesinde geçekleştirilen sözde cumhurbaşkanı seçiminin büyük bir çatışma veya yeni bir savaşa neden olacağını düşünmüyorum.
Bunun yanında, bu olayın Karabağ’daki Ermeni nüfusun Azerbaycan toplumuna ve siyasi- ekonomik sistemine entegre olarak, Azerbaycan vatandaşları olarak yaşamlarına devam etme fikrine karşı ne denli radikal bir reddediş halinde olduklarını gösteren bir olay olarak bakılabilir.
Karabağ Ermenileri bu reddedişlerini her fırsatta olanca açıklığıyla ifade etmektedirler. Karabağ Ermenilerin bu tavrına ek olarak, Ermenistan hükümeti de bir yandan Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü ve bunun sonucu olarak eski Dağlık Karabağ bölgesinin Azerbaycan toprağı olduğunu kabul ettiğini beyan etse de diğer yandan Karabağ Ermenileri için uluslararası toplum tarafından güvence altına alınmış bir öz yönetim hakkı konusunda zaman zaman açıktan zaman zaman üstü örtük bir şekilde üçüncü ülkeler ve uluslar arası platformlarda faaliyetlerini sürdürüyor.”
Dr. Turgut Kerem Tuncel
Rusya’nın bölgedeki askeri gerilimle ilgili ilişkisi var mı?
Bölgedeki askeri gerilimin Rusya ile ilişkisi hakkında Tuncel şunları söyledi:
“ABD, AB ve bir takım AB ülkelerinin Karabağ Ermenilerine bir takım ulusal hakların veya azınlık haklarının verilmesi ve bunların belli ölçülerde öz yönetim mekanizmalarına sahip olmaları yönünde bir tutum sergiledikleri görülüyor. Rusya’dan da Karabağ Ermenilerinin güvenlik ve haklarının teminat altına alınması hakkında zaman zaman demeçler duyuyoruz.
Karşımızda duran bu tablo, yani Karabağ Ermenilerinin Azerbaycan vatandaşı olarak Azerbaycan’da yaşamayı reddetmeleri, Ermenistan ve bazı üçüncü aktörlerin Karabağ Ermenilerinin Azerbaycan sınırları içinde uluslararası camia tarafından güvenliği sağlanan bir tür öz yönetime sahip olmaları konusundaki ısrarı ve Azerbaycan’ın Karabağ Ermenilerin Azerbaycan vatandaşları olarak her Azerbaycan vatandaşının sahip olduğu haklara sahip olarak ülkedeki mevcudiyetlerini sürdürmeleri konusunda ısrarı, Karabağ sorununun şekil değiştirerek de olsa halen devam ettiğini gösteriyor.
Bu durumda, kanımca, 2020 sonbaharındaki 44 günlük savaş kadar büyük olmasa da Azerbaycan ve Ermenistan arasında birtakım çatışmaların yaşanma ihtimalinin yok sayılamayacağına işaret etmektedir. Bu ihtimalle ilgili olarak, günümüzde Güney Kafkasya’daki askeri ve hegemonik varlığını devam ettirebilmek için Karabağ’daki Ermenilerin hamisi rolünü de üstlenmeye başlayan Rusya’nın Karabağ Ermenilerini bir takım provokasyonlarda bulunmaları için cesaretlendirebileceği akla gelmektedir. Unutmayalım ki, Karabağ’daki Rus barış gücünün süresi 2025 sonbaharında dolacaktır. Karabağ’daki askeri varlığını sürdürmek isteyen Rusya için bunu sağlamanın yolu bölgedeki askeri gerilimin devam etmesidir.”
Azerbaycan ve Ermenistana arasındaki bölgesel ve askeri gerilimi hakkında Putin’in açıklamalarını değerlendiren Tuncel, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Rusya yönetiminin Karabağ konusunda ince bir çizgide politika yürütmeye çalıştığını görüyoruz. Bunun nedeni bir yandan, güncel gelişmelerle ilgili olarak, Azerbaycan’ı açıkça karşısına almayı göze alamamasıyken diğer yandan biraz önce de aktarmaya çalıştığım gibi Güney Kafkasya’daki ve bu bağlantıyla Karabağ’daki askeri hegemonik varlığını devam ettirmek istemesidir.”
Rusya, Güney Kafkasya’da kalıcı barış ve istikrarı arzu etmiyor
Rusya’nın Güney Kafkasya’da meydana gelen gerilimlerden fayda sağladığına dikkat çeken Tuncel değerlendirmesini şu şekilde tamamladı:
“Rusya, içinde bulunduğumuz süreçte Azerbaycan’la iyi geçinme yönünde bir tutum sergilese ve sanki Azerbaycan yanlısı bir çizgideymiş gibi bir izlenim verse de, diğer yandan Karabağ’daki fiili Ermeni yönetiminin hamisi rolüne de bürünmektedir. Bakü de bu durumun farkındadır. Nitekim bu nedenle, AB aracılığıyla yürütülen normallşeme ve barış sürecini Rusya tarafından yürütülen sürece tercih eder gibi gözükmektedir.
Kısacası halen emperyal bir mantıkla dış politikasını yürütmekte olan Rusya, Güney Kafkasya’da kalıcı barış ve istikrarı arzu eden değil bölgedeki gerilimlerden ve süregiden ihtilaflardan faydalanarak buradaki varlığını sürdürmeye çabalayan bir aktör olarak karşımızda durmaktadır. Bu nedenle, Rusya’yı Güney Kafkasya’da güvenilir bir aktör olarak görmek çok da mümkün değildir.”