Avusturya Özgürlük Partisi (Freiheitliche Partei Österreich - FPÖ), İkinci Dünya Savaşı sonrası Avusturya'da aşırı sağcı bir parti için ilk parlamento seçim zaferini elde etti.
ORF kamu televizyonu için yapılan ve oyların yüzde 90'ından fazlasının sayılmasına dayanan bir projeksiyon, FPÖ'nün yüzde 29,2'lik oy oranı ile seçimi birinci bitirdiğini gösterdi.
Bu galibiyet, Başbakan Karl Nehammer'in merkez sağ Avusturya Halk Partisi'ni (Österreichische Volkspartei - ÖVP) yüzde 26,5 ile ikinci sıraya itti.
Merkez sol Sosyal Demokratlar (Sozialdemokratische Partei Österreichs - SPÖ) ise yüzde 21 ile üçüncü sırada yer aldı.
Nehammer'in partisi ve çevreci Yeşiller'den oluşan koalisyon hükümeti parlamentonun alt kanadındaki çoğunluğunu kaybetti.
Viyana'da destekçilerine konuşan FPÖ lideri Herbert Kickl, "bugün birlikte tarih yazdıklarını" söyledi.
"Yeni bir dönemin kapısını açtık. Şimdi Avusturya tarihinin bu yeni bölümünü gerçekten birlikte yazacağız," dedi.
"Bu sonuçtan dolayı ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Başardığımız şey en çılgın hayallerimin bile ötesinde," diyerek ekledi.
FPÖ hükümet kurabilecek mi?
Ancak Kickl'in Avusturya'nın yeni lideri olabilmesi için parlamentoda çoğunluğu sağlayacak bir koalisyon ortağına ihtiyacı var ve bu da zor olabilir.
Kickl diğer partilerle görüşmeye açık olduğunu söyledi ancak Nehammer ve Sosyal Demokratların lideri Andreas Babler de dahil olmak üzere rakipleri şu ana kadar aşırı sağcılarla çalışmayacaklarını açıkladılar.
Viyana'da konuşan Nehammer, partisinin kaybetmesinin "acı" olduğunu ancak Kickl'e karşı tutumunun değişmediğini söyledi.
"Her zaman söyledim, komplo teorilerine inanan, DSÖ'yü bir sonraki dünya hükümeti olmakla ve Davos'taki toplantıyı dünya hakimiyeti için bir hazırlık toplantısı olmakla suçlayan Herbert Kickl ile bir devleti mantıklı ve sorumlu bir şekilde yönetemezsiniz. Ve ben hala bunun arkasındayım," dedi.
FPÖ, seçim programında, "davetsiz yabancıların yeniden göç ettirilmesi", sınırların sıkı bir şekilde kontrol edilerek daha "homojen" bir ulusa ulaşılması ve iltica hakkının bir acil durum yasasıyla askıya alınması çağrısında bulunuyor.
