Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yeni asgari ücretin 11 bin 402 lira yükselmesine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Uluslararası standartların göz önüne alınmadığını belirten Çerkezoğlu,  asgari ücretin bir kez daha işçilerin derdine deva olamadığına ve artışın yetersiz kaldığına vurgu yaptı.

Çerkezoğlu'nun açıklaması şöyle:

“Asgari ücret tespitinde, asgari ücretin ülkemizde en düşük ücret olmadığı, ortalama ücret hâline geldiği gerçeği göz ardı edilmiştir. AB ülkelerinde yüzde 4 civarında olan asgari ücret kapsamı ülkemizde yüzde 50 civarındadır. Asgari ücret, milyonların meselesidir. Asgari ücret tespitinde bu gerçek dikkate alınmamıştır. Asgari ücret belirlenirken işçinin geçim şartları da göz önünde bulundurulmamıştır. Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) tarafından Mayıs 2023 dönemi için açıklanan yoksulluk sınırı 35 bin TL’ye dayanmış durumdadır. Belirlenen asgari ücret yoksulluk sınırının yüzde 67,3 altındadır. Diğer bir ifadeyle bir eve iki asgari ücret girse bile yoksulluk sınırı aşılmamaktadır. Asgari ücret belirlenirken bir kez daha işçinin sadece kendisinin değil, ailesiyle beraber geçiminin sağlanması gerektiğini söyleyen uluslararası standartlar göz önüne alınmamıştır.

"Kamu işçisi ile özel sektör işçileri arasındaki uçurum devam etmektedir"

Öte yandan, kamu işçisi ile özel sektör işçileri arasındaki uçurum devam etmektedir. Kamu işçilerinin mevcut en düşük brüt ücreti 21 bin 750 TL’dir. Çerçeve Sözleşme'de öngörülen 6 aylık enflasyon farkı hesaba katılmadan bile, temmuz ayındaki yüzde 15’lik artış ile kamu işçisinin en düşük çıplak brüt ücreti 25 bin 12 lira 5 kuruş olacaktır. Böylece kamu işçilerinin en düşük brüt ücreti ile özel sektör için belirlenen brüt asgari ücret arasında 11 bin 598 TL’lik makas olacak. Bir kez daha söylemek isteriz ki devlette ve özel sektörde farklı asgari ücret eşitlik ilkesine aykırıdır. DİSK, asgari ücretle ilgili talepleri için mücadele etmeye devam edecektir.”

Çerkezoğlu, asgari ücretle ilgili taleplerini de şöyle sıraladı:

“- Yüksek enflasyon döneminde asgari ücret yılda 4 kez belirlenmelidir.

- Ücretler toplu sözleşmelerle belirlenmelidir. İşçi sınıfının asgari ücret cenderesinden kurtulması için sendikalaşma ve grev hakkı önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Acilen atılması gereken adım ise teşmil yoluyla toplu iş sözleşmelerinin kapsamının genişletilmesidir. Teşmil, yasalarımızda olan bir düzenlemedir ve işçilerin iş kollarındaki toplu iş sözleşmelerinden faydalanmalarını sağlamak oldukça kolaydır. İşçilerin asgari ücret mahkûmiyetine son vermek istiyorsak teşmil derhal gündeme alınmalıdır.

- Asgari ücret tespit süreci demokratikleştirilmeli, diğer işçi konfederasyonlarının katılımı da sağlanmalı, işveren ve hükümetin ortak kararıyla asgari ücret ilan edilmesinin önüne geçilmeli, uyuşmazlık hâlinde grev hakkını da içeren bir toplu pazarlık süreci olarak işletilmelidir.

"Gerçek enflasyon ve ekonomik büyüme ile geçim şartları göz önüne alınmalıdır"

- Asgari ücretin tespitinde TÜİK’in inandırıcılıktan uzak enflasyon verileri değil, gerçek enflasyon ve ekonomik büyüme ile geçim şartları, işçinin sadece kendisinin değil ailesiyle beraber geçiminin sağlanması gerektiğini söyleyen uluslararası standartlar göz önüne alınmalıdır.

Her zaman söylediğimiz gibi asgari ücret belirlenirken bir evde iki kişinin çalışması hâlinde o eve yoksulluk sınırının üstünde gelir girmesi güvence altına alınmalıdır.

- Kamu işçileri ve özel sektör işçileri arasındaki ücret farkları ortadan kaldırılmalıdır.

- En düşük emekli aylığı da asgari ücret düzeyinde belirlenmelidir.”

Kaynak: anka