Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye’nin bal üretiminde dünyada ikinci sırada olduğunu açıkladı. 2023 yılında Türkiye’de bal üretiminin miktarının 115 bin ton olduğu belirtilirken, bu seneki bal hasadının da yaklaştığı aktarıldı. Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Sekreteri Yüksek Ziraat Mühendisi Alim Tutar, orman yangınlarının arıcılığı olumsuz etkilediğini söyledi.
Bal üretiminin geçmiş yıllara göre artış gösterdiğini kaydeden Tutar, “Türkiye’de önceki senelerde bal üretiminde düşüş yaşandı. Çünkü normalde yıllık 35-40 bin ton çam balı üretilirken, yaşanan orman yangınları ve iklim değişiklikleri yüzünden sıkıntı yaşadık. Total bal üretimi rekoltesinde düşüş oldu. Geçen sene basra böceğinin canlanmasıyla açığı kapattık, üretim eski kapasitesine döndü” dedi.
“Bal hasadı için beklenti yüksek”
Bu sene ilk olarak Antalya Adana Mersin Hatay bölgelerinde narenciye balı hasadı yapıldığını aktaran Tutar, bal hasadına ilişkin şu bilgileri aktardı: “Şu günlerde Çukurova’da ay çiçek balı hasadı yapılacak. Haziran-temmuz ayının ilk haftaları İç Anadolu’da kır çiçeği balı, yine aynı tarihlerde özellikle temmuz ayı içinde Trakya Konya Tokat Çorum’da ay çiçek balı hasadı yapılacak. Temmuz-ağustos ayları içinde ise yüksek yayla balı hasadı var.” Tutar, hasatlara ilişkin beklentinin yüksek olduğunu da ekledi.
“Orman yangınları bal üretimini olumsuz etkiliyor”
Orman yangınlarının genellikle Ege-Akdeniz bölgesinde olmasını bal üretimi açısından değerlendiren Tutar, “Biz çam balını da bu bölgede üretiyoruz. Dolayısıyla orman yangını üretim açısından sıkıntı oluyor” diye konuştu.
“Toplu arı ölümleri arıcının kendi bölgesine uygun arıyı almamasından kaynaklanıyor”
Çanakkale Bayramiç’te yaşanan toplu arı ölümlerine ilişkin soruyu yanıtlayan Tutar, “Türkiye’de arı ölümlerinin toplu olmasının belli sebepleri var. Birincisi iklim değişikliği ve kuraklık. İkincisi ise arıcıdan kaynaklanan, bakım ve beslemedeki eksiklikler. Üçüncü ve en önemlisi ise, arıcının kendi bölgesine uygun arıyı almaması” ifadelerini kullandı.
Arının bulunduğu bölgeye uygun olmasının önemi üzerinde duran Tutar, “Arıcı kendi bölgesine ve yöresine uygun arı kullanmadığında bu durum ciddi arı ölümlerine yol açıyor. Arının bölgenin tipine uygun, o bölgeye adapte olmuş olması gerekiyor. Kendi bölgesine ait olmayan bir arının yaşama şansı olmaz” şeklinde konuştu.
“Arıcı erken hasat yapmamalı”
Gerçek ve sahte bal ayrımı konusunda da açıklamalarda bulunan Tutar, ‘taklit’ ve ‘tağşiş’ kavramlarının altını çizdi. Sahte balın ikiye ayrıldığını belirten Tutar, taklit ürünlere ilişkin şunları söyledi: “Hiç arı görmeden, tatlandırıcılarla, merdiven altı üretilen ballar taklit ürünlerdir. Bu ürünlere arının balın içine koyduğu enzimleri suni olarak yerleştirip ‘bal’ adı altında piyasaya sunuyorlar.”
Tağşişli ürünlere dair bilgi veren Tutar, “Bu ürünler ise arıcının hatasından kaynaklanır. Besleme hatası olabilir, ya da arının ilaçlanması olabilir. Arıyı ilaçlarken balın içinde eser miktarda ilaç kalabilir. İlaç kullandığında bunun arınma süresi vardır. Bal hasadından belirli bir süre önce ilaçlanması gerekir. Ayrıca erken hasat yapılırsa bu da balı olumsuz etkiler” dedi.
“Arıcının yeterli merası yok”
Tutar, sektördeki sıkıntılara ilişkin ise şunları anlattı: “En büyük sıkıntımız mera eksikliği. Türkiye’de metrekareye düşen kovan sayısı 11-12. Çin’de bir kilometre kareye bir kovan düşüyor. Arıcının yeterli merası yok. Bu yüzden arıcıların yüzde 75 80’i gezgin arıcılık yapıyor, balın olduğu yerlere göçüyor. Bu da balın üretim maliyetini yükseltiyor. O bal satılamayınca ise pazar problemi yaşanıyor. Destekler yeterli değil. Bu konuda bir şeyler yapılmalı.”