Hatay’ın Antakya ilçesinde bulunan Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından konut yapımı için tarım arazileri ve zeytinliklerinin kamulaştırılmasına karşı mücadele eden Dikmece halkı, yine kazandı.
Dikmece köyü sakinlerinin TOKİ’ye açtığı davada Hatay 3’üncü İdare Mahkemesi, TOKİ konutlarının yapımı için yürütmeyi durdurma kararı vermiş, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve TOKİ karara itiraz etmişti. Mahkeme itirazı reddetti ve yürütmeyi durdurma kararının devamına hükmetti.
Dikmece direnişçilerinden Hasan Özgül kararla ilgili olarak şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı yürütmeyi durdurma kararımıza itiraz ettiler yıldırım hızıyla. Mahkeme Cumhurbaşkanlığının ve Bakanlığın itirazlarını reddetti. Bu çok önemli bir karar arkadaşlar. Ayrıyeten Mahkeme, Bakanlığa birtakım sorular sordu; dedi ki ‘sen orada ilgili kanun maddesinin gerekliliklerini yerine getirdin mi, zemin etüdlerini yaptın mı, yasada belirtilen, geçici konutların kalacağı yerle, fay hattı arasındaki mesafeyi ölçtürdün mü, oranın yerleşim yerlerine mesafesi nedir, ona baktın mı vb. Bütün bunları yaptıysan bana cevap ver’. Biz biliyoruz ki bunların büyük bir kısmı yok. Yani aslında bizim en başından beri söylediğimiz şeyleri mahkeme söylüyor. Ve TOKİ’ye diyor ki bunlar uygunsa bana ispatla. Savunma Toki’de bakanlık savunma yapacak. Bu gelişmeler çok önemli gelişmeler.”
Dikmece neden direniyor?
Dikmece Köyü üç bölgeden oluşuyor. Yukarı Dikmece, Çiftlik mahallesi, Kuyucak mahallesi.
Yukarı Dikmece zeytin ağaçlarının olduğu mahalle, Kuyucak mahallesi Antakya-İskenderun yoluna yakın. Bu mahalle depremde yüzde 80 yıkıldı. Kamulaştırılan alan içinde bu mahalle de yer alıyor.
300-400 yıllık zeytinliklerin bulunduğu Yukarı Dikmece’de oldukça geniş bir alanı kapsıyor. Toplam 7500 dönüm zeytinliğin yer aldığı Dikmece’de Derince denilen özel bir cins zeytin yetişiyor. Hem yağı hem zeytini çok kıymetli olan bu zeytin türü de istimlakla beraber yok olacak. Dikmeceliler hem toprağına, hem zeytinliklerine hem de yaşam alanlarına sahip çıkmak için direniyor.
Köylüler ayrıca Dikmece’ye yıllardan beri “imara elverişli olmadığı” gerekçesiyle imar izni verilmediğini, imar izni verilmeyen bir bölgede toplu konut yapılacağına dikkat çekiyor. Bölgede imar izni verilmediği için barınma için konut yapamamasından kaynaklı olarak insanların zamanında buradan göç ettiği vurgulanıyor.
İstimlak edilen Gülderen ve Dikmece köylerin Alevi köyleri olması ancak bir Sünni köyü olan Oğlakören’de ise tapulu arazilere dokunulmaması köylülerin aklına demografik değişimi getirdiği belirtiliyor.
Ne olmuştu?
6 Şubat depremlerinin hemen ardından, uzmanların tüm uyarılarına rağmen hızlıca başlatılan deprem konutu inşaatları kapsamında çok sayıda arazi için Cumhurbaşkanlığı tarafından “acele kamulaştırma” kararı verilmişti.
Antakya merkeze 10 kilometre mesafedeki Gülderen ve Dikmece, dağlık arazi yapısı nedeniyle yapılaşma için tercih edilse de bölgede zeytinlikler başta olmak üzere tarım arazileri bulunuyor.
Gülderen’de 61 parsel 14 Nisan tarihli Cumhurbaşkanı kararı ile kamulaştırılırken, TOKİ’nin Dikmece ihalesini alan Sarıdağ İnşaat şirketi de nisan ayı sonunda bölgedeki çalışmalarına başladı. İhaleye göre, bölgede 1415 adet konut inşaatı ile altyapı ve çevre düzenlemesi yapılacaktı.
Dikmece halkı acele kamulaştırılan zeytinlik ve tarım arazilerini korumak için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve TOKİ’ye dava açmıştı. Kamulaştırmada herhangi bir kamu yararının gözetilmediğini dile getiren Dikmece halkı, usulsüz kararla birçok kanun maddesinin de ihlal edildiğine dikkat çekmişti.
Dikmece direnişçilerinden Hasan Özgül şunları kaydetmişti:
“İstimlaklar gerçekleşirse sadece Dikmece’de yüz binlerce asırlık zeytin ağaçları katledilecek. Dikmece köyü boşaltılacak. Demografik, kültürel ve tarihsel yapı bozulacak. Şirketlere rant için köylerimizin, zeytinliklerimizin, yaşam alanlarımızın peşkeş çekilmesini istemiyoruz.”
Dikmeceliler, iş makinelerinin araziye girmeleri ihtimaline karşı 30 Temmuz’da sabah saatlerinde “Topraklarımızı terk etmeyeceğiz” diyerek alanda nöbet başlatmıştı.
31 Temmuz’da ise iş makineleri jandarma eşliğinde arazilere girmişti. Arazilerinde nöbet tutan köylüler iş makinelerine engel olmaya çalışmış, jandarma ise iş makinelerinin çalıştığı arazilere köylülerin geçmesine izin vermemişti. Cop ve biber gazı kullanarak halkı bölgeden uzaklaştırmaya çalışan kolluk güçleri köylülere copla saldırarak arazilerini savunan yedi kişiyi gözaltına almıştı.