Dursun ERKILIÇ
Ankara, 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesindeki firma sayısını 39’dan 45’e çıkardı. Ayrıca, firma sayısı bakımından İstanbul’dan sonra ikinci sırada bulunuyor. Böylece Ankara’nın yüksek teknolojili, katma değeri yüksek bir sanayinin başkenti haline geldi. Ankara artık istihdam ve üretimde başka bir aşamaya geçildi.
Bu konuyu demir çelik sektöründe 30 yıldır faaliyet gösteren ve aynı zamanda OSTİM Sanayici ve İşinsanları Derneği (OSİAD) Başkanlığı ile İç Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED) Genel Başkanı Süleyman Ekinci’ye sorduk.
Rakamlara yansıyan başarılar
“Ankara savunma sanayisinin başkenti” diyen Ekinci, bu söylemini maddi bir zemine oturttu:
- Dünyada ilk 500’e giren savunma sanayi şirketleri içinde yer alan 7 şirketin tamamı Ankara’da. İlk 100’e girenler de hep Ankara’da…
Başkentin bu alandaki başarısı bununla da kalmıyor. Nicelik olarak erişilmesi zor bir noktaya doğru giden Ankara, nitelik bakımından da rakipsiz.
“Başkentin ihracat rakamları katma değer olarak Türkiye ortalamasının üç kat üzerindedir” diyen Süleyman Ekince, bu gerçeği rakamlara yansıttı:
- Türkiye ortalaması marj olarak 1, 1.20 centler civarındadır ama bu oran savuna sanayisinde 5 dolarlara çıkmıştır…
Evet, savunma sanayisinin başkenti olan Ankara, tem şehirlere fark atan bir konumda.
Teknoloji üretmek zorundayız…
“Yeter mi” sorusunu kendisi soran İÇASİFED Genel Başkanı ve OSİAD Başkanı Süleyman Ekinci, yanıtı da kendisi verdi:
- Yeter mi? Yetmez. Teknoloji üretmemiz lazım. Biliyorsunuz Ankara Uzay ve Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi Ankara’da, Kahramankazan’da. BMC, TUSAŞ, Havelsan, Aselsan da burada. Bu bölgede üstün nitelikli üretim yapan fabrikalar kurulmaya başladı. İnşallah önümüz açık, daha da iyi olacak ama birazcık teknoloji yoğun işlere girmemiz gerekiyor. Fason üretimden kurtulmamız gerekiyor. Ben demir / çelik sektöründe faaliyet gösteriyorum. Bu alanda dünyada 7. Sıradayız ama sektör emek yoğun durumda.
Kurtulmamız gereken bir durum var!
“Çarpıcı bir şey söyleyeyim” diyen Süleyman Ekinci, Ankara’nın ve Türkiye’nin kurtulması gereken bir durumu çok net biçimde anlattı:
- Üretimimizi iki şekilde yapıyoruz demir / çelikte. Bir: geri dönüşümle, hurdadan… İki: Cevherden… Cevherden üretim yapan Erdemir, İsdemir, Kardemir var. Diğerlerinin tamamı hurdadan üretim yapıyor. Hurdanın yüzde 70’i, cevherin yüzde 80’i yurt dışından geliyor. Daha çarpıcı bir şey söyleyeyim; bizim hurdada en büyük ithalatımız Amerika’dan. Oradan getiriyoruz ve ürettiğimiz inşaat malzemelerini yine Amerika’ya satıyoruz. 10 bin kilometreden getirip, işleyip geri gönderiyorsunuz ve para kazanıyorsunuz! Neden? Amerika neden kendi üretmiyor da bizden alıyor? Çünkü emek yoğun çalışıyoruz ve fason üretiyoruz da ondan. Buna rağmen sektörde rekabetçi bir ülkeyiz.