TİP’in üç ilde ortak yaptığı açıklamada, “Anayasa’nın 153. maddesi uyarınca AYM kararları, yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlar. AYM kararını uygulamayan, talimatla hareket eden mahkeme heyetinin bu tutumu karşısında onları ve yazdıkları talimatı tanımıyoruz. İşlerini yasalara uygun ve ciddiyetle yapması gereken bu mahkemenin uygulama zorunluluğu bulunan AYM kararı karşısındaki bu tutumu aleni bir suçtur ve bu heyetin üyeleri, bir an önce HSK tarafından görevden alınmalıdır. Hatay halkının iradesi olan milletvekilimizin özgürlüğü artık daha fazla gasp edilmemelidir. AYM kararı uygulanmalıdır. Can Atalay serbest bırakılmalıdır” denildi.

AYM’nin hakkında ikinci kez “hak ihlali” kararı verdiği Gezi Parkı davası tutuklusu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın dosyasını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dün yine Yargıtay’a gönderdi. İstanbul’un Silivri ilçesindeki Marmara Cezaevi’nde bulunan Atalay’ın tahliye edilmemesine karşı tepkiler de sürüyor.

TİP, bugün, eş zamanlı olarak İstanbul, Ankara ve İzmir’de ortak basın açıklaması yaptı. Ankara, Ulus Meydanı’nda bir araya gelen TİP’liler, “Hatay halkı vekilini istiyor”, “Gezi onurdur, yargılanamaz”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Canla, başla direneceğiz”, “AKP, yargıdan elini çek” sloganlarını attı. Eyleme, Emek Partisi (EMEP) İl Başkanı Rüstem Kahraman ve yönetimi, Sosyalist Emekçiler Partisi (SEP), Adelet İçin Hukukçular, Mali Müşavirler Odası eski Başkanı Ali Şahin ve Gençlik Komiteleri destek verdi.

Bu ülkedeki hiçbir yurttaşın anayasal güvencesi yok

TİP adına konuşan Ece Duru, şunları söyledi:
 

“Dün, 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 10 saatlik toplantıdan AYM kararını hiçe sayan iki sayfalık bir kararla çıktı ve süreci yargıya taşıdı. Bakın, bu yalnızca, ‘Seçilmiş bir milletvekilinin tutsaklığını sürdürüyoruz’ demek değil. Bu aynı zamanda, ‘Bu ülkedeki hiçbir yurttaşın anayasal güvencesi yok, tanımıyoruz’ demek. Hukuki güvencemizi elimizden alanlar; barınma hakkımızı, nitelikli eğitim hakkımızı, beslenme hakkımızı da elimizden alanlardır. Gününü zor geçiren, eve ekmek götürme derdine düşmüş bir halk, bu adaletsizlikleri göremez; bu adaletsizliklere, hukuksuzluklara ses çıkaramaz diye düşünüyorlar, çark böyle döner sanıyorlar fakat o çarkın kırılabileceğini, bu halkın yoksulluk içinde de olsa zulme karşı nasıl bir araya gelip direndiğini, mücadele ilhamımızın kuvvetini unutuyorlar.

Bu hukuksuzluk lekesi asla yok olmayacak

Onlar unutuyorlar ama biz hatırlıyoruz, hatırlatmak da görevimiz. Gezi'deki onurlu birlikteliği hatırlıyoruz, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’ndeki gücü, zulme karşı yaşamı pahasına baş kaldıran Pir Sultan'ın cesaretini, tam 100 sene önce bu topraklarda yoksulluğun, sefaletin ortasında bir araya gelip mücadele eden halkımızın dirayetini hatırlıyoruz. Aralarında adeta top çeviren yargı organı mensuplarına da bir gerçeği hatırlatmak gerekir buradan: Suç işliyorsunuz. AYM kararını tanımayarak büyük bir suç işliyorsunuz. Eğer bu ülkede hukukun, adaletin kırıntısı kaldıysa derhal bu hukuksuzluktan vazgeçin. Unutmayın, insanlara haysiyetiyle yaşamları arasında seçim yaptıranlar gidecekler. Halka bu güvencesizliği reva görenler gidecekler. Fakat işlenen suçlar baki kalacak. Hukuk er ya da geç tahsis edilecek, adalet elbet yerini bulacak fakat tarihimizde yerini alacak bu hukuksuzluk lekesi asla yok olmayacak.

Halep oradaysa arşın burada

Çağrımızı yineliyoruz: Bu kepazeliğin müsebbibi olmayın. AYM kararlarını derhal uygulayın. Sözlerimi, Can Atalay’ın o rezil tutsaklık kararının verildiği günkü mahkeme konuşmasından birkaç cümleyle bitirmek istiyorum: ‘Şunu bilin zulme boyun eğmeyeceğiz, şunu bilin ki zulme karşı direneceğiz, hiçbir hukuka aykırı işi kabul etmeyeceğiz, Halep oradaysa arşın burada.’’

Yaşasın Gezi, yaşasın dayanışmamız, yaşasın mücadelemiz

SEP adına konuşan Aze Tekin de şunları ifade etti:

“Bugün TİP’li dostlarımızla dayanışmak için buradayız. Gezi, bu topluma giydirilmek istenen deli gömleğine karşı, bütün bir toplumun, halkın bir isyanıydı ve hepimiz ama hepimiz Gezi'deydik. Ve Can Atalay hukuksuz bir şekilde tutuklanmıştır. Ve derhal serbest bırakılmalıdır. Biz biliyoruz ki Can Atalay'ı özgürlüğüne kavuşturacak tek şey, toplumsal muhalefetin ve devrimcilerin sokaktaki mücadelesidir. Bu mücadelede TİP’li dostlarımızla dayanışmaya gayret ediyoruz. Ve Can Atalay özgürlüğüne kavuşana kadar da mücadelemiz sürecek. Gezi, bu topraklarda örgütlü bir güce dönüşüp bütün bir toplumun eşitlik ve özgürlük mücadelesinin öncü neferi olacaktır. Yaşasın Gezi, yaşasın dayanışmamız, yaşasın mücadelemiz.”

Böyle bir hukuk düzeni, hukuk düzeni içerisindeyse böyle bir karar yoktur

Adalet İçin Hukukçular adına ise Eren Gönen, şöyle konuştu:

“Bugün, burada milletvekilimiz, dostumuz, yoldaşımız, arkadaşımız aynı zamanda müvekkilimiz olan Can Atalay için söz alıyoruz. Bakıldığı zaman, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi davası hakkında bir karar verdi. Ve Hatay milletvekilimiz olan Can Atalay, 14 Mayıs 2023 tarihinde milletvekili seçilmiş olmasına rağmen dosyası Yargıtay'da görülmekteyken yargılaması hakkında durma kararı verilmedi. Yargılaması anayasaya rağmen, kanunlara rağmen yapılmaya devam edildi. Oysa ki yapılması gereken Can Atalay hakkında durma kararı verilmesi ve milletvekilliği sona erene kadar bu kararın bu dosyanın bekletilmesiydi. Ancak bu süreç işletilmedi ve avukatları olarak AYM’ye başvuruda bulunduk. Dedik ki ‘Can Atalay, artık bir milletvekilidir. Silivri'de tutsak tutulamaz. Kendisini derhal tahliye edin. Seçme ve seçilme hakkını ihlal etmeyin. Kişinin hürriyetine engel olmayın.’ Ancak gelinen tabloda, özellikle Yargıtay 3. Ceza Dairesi, mahkumiyet karar onayarak AYM’nin kararını uygulanamayacağını söyledi. Böyle bir hukuk düzeni, hukuk düzeni içerisindeyse böyle bir karar yoktur. Böyle bir kararı tanımıyoruz. Cumhuriyet tarihinde daha önce eşi benzeri görülmemiş ve hukuka uygun olmayan bir karardır.

Kaplan Pençesi Tatbikatı-24/2 Akdeniz'de icra edildi Kaplan Pençesi Tatbikatı-24/2 Akdeniz'de icra edildi

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi suç işlemektedir

AYM, geçtiğimiz günlerde bir ihlal kararı daha verdi. Ve bu kararda şunu söyledi: ‘Can Atalay'ın seçme ve seçilme hakkının, kişi hürriyetinin ihlal edildiğine oy çokluğuyla ve ancak AYM’ye bireysel başvuru hakkının oy birliğiyle ihlal edildiğine karar verdi. Bu ne demektir? AYM, açıkça İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne Can Atalay'ı tahliye etmemiştir. Ve açık bir şekilde neyi nasıl yapması gerektiğini, hangi kararı nasıl alması gerektiğini doğrudan, çok net bir şekilde tarif etmiştir. Ancak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dün akşam saatlerinde vermiş olduğu kararla meslektaşımız, milletvekilimiz Can Atalay'ı tahliye etmeyip hakkında da herhangi bir karar vermeyip karar vermek üzere dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermiştir. Bu noktada yapılması gereken şey, Can Atalay'ı tahliye etmektir. Ancak bu tahliye kararı çıkmadıysa bizim talebimiz, isteğimiz ve vereceğimiz mücadele bundan sonra elbette ki Yargıtay olmakla birlikte Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) olacaktır. Çünkü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi suç işlemektedir. Can Atalay'ın özgürlüğünü engellemekte, seçme ve seçilme hakkının ihlalinin devamına karar vermiştir.

HSK, derhal İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini görevden almalıdır

Burada hakim cübbesi giyen kişilerin -hakim olsun, heyette olsun, fark etmeksizin söylüyorum- herhangi bir şekilde hukuku, Anayasa'yı uygulamaması, somut olayımızda suç teşkil eder. Dolayısıyla HSK, derhal İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyetini görevden almalıdır. Hakim cübbesi giymiş, hakim koltuğuna oturmuş bu kişileri görevinden uzaklaştırmalıdır. Ve yerlerine yeni heyet, yeni hakimler atayarak AYM’nin uygun gördüğü şekilde karar vermeli, Can Atalay'ı tahliye etmelidir. Çünkü AYM kararı herkesi bağlar. Bunun herhangi bir istisnası yoktur. Bizim burada verdiğimiz mücadele Can Atalay çıkana kadar, bütün Gezi tutsakları özgür kalana kadar devam edecektir. Buradan şunu ifade etmek isteriz ki bizim bu konuda ne bir yılgınlığımız, ne bir geri adım atmışlığımız olacaktır. Yargıtay'a gittiyse eğer bu dosya, tahliye kararı vermesi gereken Yargıtay ise artık bu talebi oradan yeniliyoruz.”

Bu metnin Anayasa'ya ve hukuka uygun bir karar olmadığını görüyoruz

TİP’in üç ilde ortak yaptığı basın açıklamasında ise şunlar dile getirildi:

“Bugün, Hatay Milletvekilimiz Can Atalay'ın esaretinin 228’inci günü. AYM, 21 Aralık'ta, Can Atalay’ın başvurusu hakkında seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkıyla AYM’ye bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine ve tahliyesine hükmetti. Bu hükmün gerekçeli kararını, dün kararı uygulamakla yükümlü olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne iletti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise dün, basitçe ‘AYM kararını uygulayın’ hükmü içeren bu kararı görüştü ve topu daha önce yaptığı gibi Yargıtay'a atan bir karar verdi. ‘Karar’ diyoruz fakat 10 saat boyunca toplanıp yarısı boşluk olan iki buçuk sayfadan oluşan bu metnin Anayasa'ya ve hukuka uygun bir karar olmadığını görüyoruz. Bunun saraydan gelen talimatın yazıldığı bir metin olduğunu biliyoruz. Üzerinde cübbe bulunan ve hakim koltuğunda oturan kişilerden oluşan bu heyetin talimatla hareket ettiğine ve açık şekilde AYM kararını tanımadığı söylediği bir metnin kabul edilmesi mümkün olmayan büyük bir sorumsuzluk olduğunu buradan bir kez daha söylüyoruz.

AYM kararı uygulanmalıdır

Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca AYM kararları, yasama, yürütme ve yargı organlarını bağlar. AYM'nin bu kararını uygulamak ve Milletvekilimiz Can Atalay'ı tahliye etmekken mahkeme bir kez daha AYM kararını, hukuku tanımadığımı söylemiş durumdadır. AYM kararını uygulamayan, talimatla hareket eden mahkeme heyetinin bu tutumu karşısında onları ve yazdıkları talimatı tanımıyoruz. İşlerini yasalara uygun ve ciddiyetle yapması gereken bu mahkemenin uygulama zorunluluğu bulunan AYM kararı karşısındaki bu tutumu aleni bir suçtur. Ve bu heyetin üyeleri, bir an önce HSK tarafından görevden alınmalıdır. Hatay halkının iradesi olan milletvekilimizin özgürlüğü artık daha fazla gasp edilmemelidir. AYM kararı uygulanmalıdır. Can Atalay serbest bırakılmalıdır.”

Kaynak: ANKA