Tüm Emeklilerin Sendikası üyesi emekliler bugün Ankara'da bir araya gelerek emekli maaşını protesto etti. Sendikanın Genel Başkanı Zeynel Abidin Ergen, "Biz umutla beslenecek yaşı çoktan geçtik. Ömrümüz bu nakaratları dinlemekle geçti. Bize umut değil, ekmek lazım. Bize insanca yaşanacak gelir lazım. Yarın TBMM açılıyor. Sayın vekiller, siyasi partiler; ilk işiniz ölüm sınırında bir yaşam süren emeklilerin maaşlarını yükseltmek olmalıdır" dedi. 61 yaşındaki emekli Zehra Ulusoy ise, ANKA’ya "Biz, işten emekli olduk fakat hayattan emekli olmuyoruz. O yüzden bizler de varız, söz hakkımızı istiyoruz" açıklamasını yaptı.
Tüm Emeklilerin Sendikası il temsilcileri bugün Türkiye'nin dört bir tarafından gelerek Ankara’daki sendika genel merkez binalarının önünde emekli maaşını protesto etti.
Emekliler, "Zam zulüm yoksulluk, işte AKP", "Ankara Ankara, duy sesimizi; bu gelen emeklinin ayak sesleri", "Sadaka değil, toplu sözleşme" diye slogan atarken Tüm Emeklilerin Sendikası Genel Başkanı Zeynel Abidin Ergen şunları söyledi:
"Emekli bir simite, bir bardak çaya muhtaç hale düşürüldü"
"Türkiye'de her kaleme aşırı zam geldi. Seçim dönemi biter bitmez acı reçeteler ardı ardına devreye sokuldu. Yetmedi, Temmuz maaş artış oranlarının hemen ertesinde daha büyük fiyat artışları ile karşılaştık. Alım gücümüz Temmuz'un ilk haftası itibarıyla yarı yarıya azaldı. Sadece 1 haftada mal ve hizmetlere yapılan fahiş zamlar, maaşlara yapılan artışları fazlasıyla götürdü. Daha sonrası daha da beter oldu. Sadece akaryakıta yüzde yüzden fazla zam yapıldı. Gıda ürünlerinde daha yıl tamamlanmadan yüzde 80'leri bulan fiyat artışları oldu.
Marketler bir tarafa, pazarlarda alış veriş yapılamaz oldu. Emekliler meyve yemeyi unuttu. Bırakın kırmızı eti, beyaz et almak artık mümkün değildir. Onu da bırakın, emekli bir simite, bir bardak çaya muhtaç hale düşürüldü. Yeni bir giysinin yanına yaklaşmak olası değil.
"3 milyonu aşkın emeklinin maaşı ise sadece yüzde 1 ile yüzde 25 aralığında arttı"
Temmuz'da 6 milyonu aşkın emeklinin maaşları hiç artmadı. 4 milyon 153 bin dul ve yetimin de maaşları hiç artmadı. 3 milyonu aşkın emeklinin maaşı ise sadece yüzde 1 ile yüzde 25 aralığında arttı. Geri kalan emeklinin ise maaşları yüzde 25 arttırıldı. Memurlara verilen 8 bin 77 lira emeklilere verilmedi. Bu hiç adil değildir. Çalışan arkadaşlarımız elbette daha fazlasını hak ediyorlar. Onlara sözümüz yok. Ancak bizlere büyük haksızlık yapılıyor. 8 bin 77 lira neden bize verilmiyor? 5434 sayılı Emekli Sandığı Yasası’na göre, 'Memura verilen haklardan memur emeklileri de yararlanır' der. Seyyanen artışın nedeni, yasanın arkasında dolaşarak, emeklilerin artıştan faydalanmamasının hukuki ayağını oluşturmaktır. İşin özü ortada hile vardır. Bu artış tüm emeklilere verilmelidir.
"Bize umut değil, ekmek lazım"
Biz umutla beslenecek yaşı çoktan geçtik. Ömrümüz bu nakaratları dinlemekle geçti. Bize umut değil, ekmek lazım. Bize insanca yaşanacak gelir lazım. Yarın TBMM açılıyor. Sayın vekiller, siyasi partiler; ilk işiniz ölüm sınırında bir yaşam süren emeklilerin maaşlarını yükseltmek olmalıdır. Bu isteğimiz asgari ücret alan kardeşlerimiz için de geçerlidir. Onlar da zor durumda. Emeklilerin en düşük maaşı 20 bin liraya çıkarılmalıdır. Aynı oransal artış bütün emeklilere yansıtılmalıdır. Yoksulluk çekilmez olmaktan çıkarılmalıdır. Maaş bağlama oranı yüzde 75'e yükseltilmelidir. İntibak yasası çıkarılmalıdır.
"Mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz"
Emekli bayram ikramiyeleri yılda 4'e ve en az asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır. Sağlıkta katkı paylarını son verilmelidir. Sendikamıza açılan kapatma davaları ve sendika yöneticilerine yönelik para cezalarına son verilmelidir. Anayasa'nın 51. maddesi, 'Herkesin sendika kurma hakkı vardır' biçiminde değiştirilmelidir. İnsanca yaşamak için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz."
"Biz, işten emekli olduk fakat hayattan emekli olmuyoruz"
İstanbul'dan gelen 61 yaşındaki emekli Zehra Ulusoy ANKA Haber Ajansı'na şunları söyledi:
"Biz yıllarca devletin çarklarını döndüren ya da devletin işlerini döndüren, devletimize katma değer kazandıran kişilerken emekli olduktan sonra yok sayılmak ve bizi sadaka parasına mahkum etmek, çoluğumuzdan çocuğumuzdan yardım alacak hale getirmek ve buna karşı hiçbir söz sahibi olmamak gerçekten çok zor. Ağrımıza giden bir şey bu. Biz, işten emekli olduk fakat hayattan emekli olmuyoruz. O yüzden bizler de varız, söz hakkımızı istiyoruz. Emeklilerin de rahatça yaşayacak, refaha kavuşacak bir hayat standardına ihtiyacımız var."
Tüm Emeklilerin Sendikası Mersin Mut İlçe Başkanı olan Bağkur Emeklisi Adem Gül ise şunları dedi:
"Buraya sendikamızın toplu sözleşme hakkını almak için, onun için mücadele etmeye geldik. Mevcut iktidar bizi tanımıyor, bu konuda sesimizi duyurmak için mücadele etmekte kararlıyız. Gerekirse alanlara da çıkarız. Bu konuda her türlü mücadelemizi sürdürürüz. Emeklilerin yaşam hakları sefalet içerisinde olduğunu tüm Türkiye biliyor. Bunun için tüm emeklileri davet ediyoruz. Çağrımıza kulak vermesini istiyoruz. Mutlaka miting alanlarına gönüllü olarak katılmalarını istiyoruz.
Emekliler gerçekten daha önceleri torunlarına bakacak kadar maaş alabiliyorlardı. Yetiyordu, harçlık verebiliyorlardı. Bırakın kendi karınlarını doyurmayı, onu bile çok görüyorlar. Hiçbir zaman herhangi bir şekilde yardım görmüyorlar. Sefalet içinde kalıyorlar. Ev kiraları, maaşlarımızın çok üstünde. Bu sadece ev kiralarında değil, gıda, yiyecek içecek her tülü şeyler... Maalesef alım gücümüz çok düştü. Bu konuda mağdur durumdayız. Mağduriyetimizi giderebilmek için Meclis'ten kök ücretlerimize daha yüksek bir şekilde zamlanması gerekiyor. Yılda dört kere ikramiye almak istiyoruz. Açlık sınırının altında olmaması gerekiyor. Refah seviyeye getirilmesini talep ediyoruz."
62 yaşındaki Tüm Emeklilerin Sendikası Mersin Şube İl Başkanı Oktay Canpolat ise şunları söyledi:
"Sorun sadece biz emeklilerin değil, Türkiye'deki tüm toplumun çektiği şey. AKP ile birlikte derinleşen ekonomik kriz, pahalılaşma, yoksulluk ve sefalette toplumsal kesimleri içerisinde en fazla hak kaybına uğrayanlar emekliler. Biz şunu çok iyi biliyoruz, biz yaşamımız boyunca, çalıştığımız süre içerisinde primlerimizi ödedik. Biz devletten maaş almıyoruz, biz ne bütçeye yüküz ne de hazineye... Biz, ödediğimiz primlerden alıyoruz maaşlarımızı. Bu anlamı ile AKP, uluslararası sermayenin ihtiyaçlarını karşılamak için bizden parayı onlara vermekte. Şunu biz çok iyi biliyoruz; AKP iktidarı IMF'siz IMF politikaları izliyor. IMF istiyor, emekliye maaş verme diye. Bu anlamda bize tek bir seçenek kalıyor, mücadele etmek ve hakkımız olanı kazanmak. Buradan ezilen tüm emekli arkadaşlarımıza bu mücadeleye katkı sunmalarını, sesimize ses katmalarını istiyoruz."