Haber ve Fotoğraflar: Dursun ERKILIÇ
Ankara’nın Başkent oluşunun 101. Yılı kutlamaları, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş'ın da katılımıyla düzenlenen resepsiyon ile kutlanmaya başlandı.
Mansur Yavaş’ın ev sahipliğindeki resepsiyon Başkanın anlamlı konuşmasının yanı sıra renkli görüntülere de sahne oldu.
Resepsiyona kimler katıldı?
Ankara'nın Başkent oluşunun 101. yılı dolayısıyla düzenlenen resepsiyona Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner, Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı, Ayaş Belediye Başkanı İzzet Demircioğlu, Beypazarı Belediye Başkanı Özer Kasap, Mamak Belediye Başkanı Veli Gündüz Şahin, Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odalar Birliği (ANKESOP) Başkanı Mehmet Yiğiner, Ankara’ya Hizmet Edenler Derneği (AHİD) Başkanı Hilmi Yaman, Ankara Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Faik Yavuz, diplomatlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve gazeteciler katıldı. Keçiören Belediye Başkanı Dr. Mesut Özarslan ve Etimesgut Belediye Başkanı Erdal Beşikçioğlu ile diğer ilçe belediye Başkanları ilçelerindeki programlar nedeniyle katılamadı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel ve Ankara Valisi Vasip Şahin’in yazılı mesajla kutladığı gecede bir konuşma yapan ABB Başkanı Mansur Yavaş, Ankara’nın tarih içindeki yerine ve Başkent oluşundaki öneme ve bunun nedenlerine değildi. Yavaş, Gazze’deki katliamları da kınadı.
ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın konuşması
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, “Ankara’nın başkent olma süreci; sadece bir coğrafi konum tercihi değil, bağımsızlık mücadelesinin ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin inşa sürecinin simgesidir.
Kentimiz 1290 yılından itibaren “Ahi Cumhuriyeti Başkenti” oldu. Kökenini “kardeşlik, “eli açıklık”, “cömertlik” sözcüklerinden aldığı bilinen ahilik; Anadolu’da dayanışma, dürüstlük, misafirperverlik, şefkat ve merhamet kavramlarını uygulamayı ödev bilen, ahlaki bir sosyo-ekonomik model oluşturdu. Ne mutlu ki Ankara’mız, 64 yıl süren Ahi Cumhuriyeti özelliklerini hâlâ taşımaktadır. Başkentimize yakışan ruh budur!” diye başladığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“İşte tüm bu nedenlerle, şüphesiz ki tarih boyunca önemli bir merkez olan Ankara’nın kaderinde ve nihayetinde başkent olmak vardı.
Ankara, Cumhuriyetimizin kalbi olarak tarihteki yerini alırken bu süreçte seğmenlerimizin büyük katkısı yadsınamaz. Onlar, yalnızca güvenlik ve düzen sağlamakla kalmamış, aynı zamanda milletimizin moral kaynağı olmuşlardır. Seğmenler, cesaretleri ve bağlılıklarıyla Ankara'nın başkentlik yolculuğunda önemli bir sembol oluşturmuşlardır. Bugün bizler, onların mirasını yaşatmak ve Cumhuriyetimizin değerlerini gelecek nesillere aktarmak için elimizden geleni yapıyoruz. Seğmenler, geçmişimizde olduğu gibi geleceğimizde de ışığımız olmaya devam edecektir.
Stratejik konumu, işgal güçlerinden uzak ve merkezi oluşu milli mücadelenin merkezi hâline gelmesini sağladı. Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nı bu şehirden yönetti ve bu yüzden Ankara, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesinin kalbi oldu.
13 Ekim 1923’te başkent ilan edilmesi sadece bir şehrin başkent yapılması değil, yeni Cumhuriyet’in modern, bağımsız ve çağdaş kimliğinin bir ifadesiydi. Ankara, Türkiye’nin çağdaş uygarlık yolundaki simgesi olarak bu misyonu üstlendi ve Türkiye’nin tarihindeki dönüm noktalarının merkezi hâline geldi.
Ankara, cumhuriyetimizin merkezi olmasının yanı sıra, tarih boyunca pek çok medeniyete de ev sahipliği yapmıştır. Bu bağlamda zengin bir şehir olan Ankara’nın başkent olması da tesadüfi değildir. Hititler, Frigler, Romalılar ve Osmanlılar gibi birçok medeniyet, başkent Ankara’da bulundu ve her bir uygarlık Ankara’yı kendi tarihiyle zenginleştirdi.
Dünya üzerinde her kente nasip olmayan “başkent” unvanı, Ankara’mıza verileli bir asrı geçti. Aradan geçen 101 yılda Ankara’nın cumhuriyete yakışır değerler ürettiğini ve “cumhuriyetin başkenti” özelliklerini koruduğunu görebiliriz.
Biliyoruz ki; bu şehirde bir bulvar üzerinden bile cumhuriyet ruhunun anlaşılması mümkündür. Atatürk Bulvarı üzerinden cumhuriyetin kuruluş ve aydınlanma felsefesini; birinci ve ikinci Meclis binasından cumhuriyetin parlamenter sisteme verdiği önemi; İş Bankası, Merkez Bankası, Ziraat Bankası binalarından cumhuriyetin finans politikalarını; Sümerbank binası üzerinden üretim politikasını; Ankara radyosu üzerinden iletişim politikasını; Opera binası kültür politikası; Olgunlaşma Enstitüsü üzerinden kadınların eğitimine verilen önemi; Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi ile eğitime verilen önemi; Sağlık Bakanlığı eski binasıyla cumhuriyetin sağlık politikasını; Yargıtay binasıyla adalet politikasını; elçilik binalarıyla ülkenin dış politikasını; Ulus, Opera, Sıhhiye, Kızılay Meydanları ile demokrasi ve özgürlük anlayışını; Çankaya Köşkü ile sadelik ve vakur, kararlı duruşu okuyabilmekteyiz.
Bu nedenle, meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin de destekleriyle, Ankara’nın modern bir başkent olarak inşasını şekillendiren planlama ve mimari mirasının dünyadaki benzer örnekler gibi kapsamlı şekilde ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dâhil edilecek nitelikte korunabilmesi bizim de önceliğimizdir.
Bahsettiğimiz cumhuriyet ruhu bugün tarıma yaptığımız yatırımlarla, Atatürk Orman Çiftliği’ndeki yeşil alanları korumamız ve geliştirmemizle, Çubuk Barajı, BAKAP gibi çeşitli projelerimizle devam ediyor.
Ankara’da adım attığımız her yerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ayak izleri bulunmaktadır. Bugün bize miras bıraktığı eserlerin birçoğunu kullanırken bunu büyük bir minnetle hissetmekteyiz. Belediye olarak, bu değerleri yaşatmak için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Yeni yeşil alanlar, yollar ve altyapı projeleriyle Ankara’yı daha yaşanabilir bir şehir hâline getiriyoruz. Tarihi miraslarımızı restore ederken, kırsal kalkınma projeleriyle de üreticilerimize destek veriyoruz. Özellikle Başkentli hemşehrilerimiz için geliştirdiğimiz sosyal projelerle, kentimizi geleceğe taşıma hedefindeyiz.
Bugün Ankara’mız sadece idari bir başkent değil, altı milyonluk nüfusu, planlı yapısı, anıtsal yapıları, çağdaş kültür merkezleri, modern çarşıları, üniversiteleri, sağlık kuruluşları, organize sanayi bölgeleri, teknoparkları ve yeşil alanları ile dünyada adından söz ettiren model bir başkent olmuştur. Ben ve çalışma arkadaşlarım da görevde bulunduğumuz altı yıla yakın süreçte, tarihi sorumluluğumuzun farkında olarak başkentimize layık hizmetler sunmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Son beş yılda 15 milyon metrekare yeni yeşil alan inşa ettik. Dünyanın en büyük Tarım Kampüsünü şehrimize kazandırdık. Ankara Kalesi ve çevresindeki yüzlerce tarihi yapıyı restore ederek tarihi ve modernliği uyumla bir araya getiriyoruz. Tüm dünyada ilgi ile izlenen yüzlerce sosyal projeyi yürürlüğe koyarak başta dezavantajlı kesimler olmak üzere halkımızın hiçbir konuda kendisini yalnız hissetmemesini sağlıyoruz.
Uluslararası iş birliğine büyük önem veriyoruz ve dünyanın dört bir yanındaki 53 başkent ile kardeş şehir ilişkilerimizi sürdürüyoruz. Covid-19 pandemisi döneminde oluşturduğumuz başkentler ittifakı sayesinde, dünya genelinde pandemiyle mücadele konusunda güçlü bir dayanışma sağladık. Kent diplomasisi aracılığıyla, bir yandan kardeş şehirlerimizle kültürel etkinlikler düzenleyip barış ve kardeşlik anlayışını pekiştirmeye çalışırken, diğer yandan ekonomik faaliyetleri canlandırarak vatandaşlarımızın refahını artıracak iş forumlarına büyük önem verdik. Bu çalışmalarımızı, şehrimizin ekonomik paydaşları olan Sanayi ve Ticaret Odaları ile iş birliği içinde yürütüyoruz. Ortak akla ve iyi yönetişime büyük bir değer veriyoruz.
Savaşların ardı ardına devam ettiği yakın coğrafyamıza İsrail’in Filistin ve Lübnan’a saldırılarına dikkat çekmek istiyorum. Gazze’deki durum, tüm insanlık için derin bir üzüntü kaynağıdır. Sivil kayıplar, özellikle çocuklar ve kadınlar üzerinde büyük bir etki yaratmaktadır. Bu yaşananlar, uluslararası hukuka ve insan haklarına açıkça aykırıdır. Barışın sağlanması için acilen diyalog ve uzlaşıya ihtiyaç vardır. Uluslararası toplumun, insani yardımları hızlandırması ve bu trajediyi sona erdirmek için ortak çaba göstermesi elzemdir. Her bir canlının yaşam hakkına saygı gösterilmeli ve geleceğimizin teminatı olan çocuklar için güvenli bir ortam sağlanmalıdır.
Unutmayalım ki barış, yalnızca bir hedef değil, aynı zamanda insanlık onurunun gereğidir. Tüm ülkeleri, bu trajediyi durdurmak için dayanışmaya ve adaletin sağlanmasına davet ediyoruz. Birlikte, daha güvenli bir gelecek için el birliğiyle çalışalım. Nitekim bu noktada fikrimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği gibi “Yurtta barış, dünyada barış”tır.
Göreve geldiğimiz günden beri tarihi sorumluluğumuzun farkında olarak Atatürk’ün bizlere bıraktığı bu mirasa ve “gönlünde özel bir yeri olduğunu” ifade ettiği Ankara halkına layık olmak için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Ankara’nın başkent olmasına katkıda bulunan tüm devlet adamlarına, kurtuluş kahramanlarına ve aziz şehitlerimize şükranlarımı sunuyorum.
Ankara’nın başkent oluşunun 101. yıl dönümünü kutlamak için burada bulunan siz değerli dostlara teşekkür ediyor, bu geleneğin gelecek yıllarda da devam etmesini diliyorum. Hep birlikte, Ankara’yı örnek bir başkent yapma arzusuyla nice yıllara ulaşmayı umuyorum.”
Resepsiyon renkli anlara sahne oldu
Ankara’nın Başkent oluşunun 101. Yılı dolayısıyla düzenlenen resepsiyon ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın Ankara havalarıyla oynaması, seymenlerin gösterisi ile renklendi. Başkan Yavaş, ilçe belediye başkanları, diplomatlar ve gazetecilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.