Eski CHP Genel Başkanları Altan Öymen, Hikmet Çetin ve SHP'nin son Genel Başkanı Murat Karayalçın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile buluşarak parti içindeki değişim tartışmasını ele almışlardı . T24’ten Cansu Çamlıbel’e konuşan CHP’nin Eski Genel Başkanı Altan Öymen, İmamoğlu, Çetin ve Murat Karayalçın ile görüşmelerinin detaylarını anlattı. “Tek adam sisteminde olan yöntem bize de sirayet etti” diyen Öymen’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Tek adam sisteminde olan yöntem bize de sirayet etti”
O buluşma, Büyükçekmece Belediye Başkanlığı'nın her yıl düzenlediği bir festivalde oldu. Belediye Başkanı doktor Hasan Bey bizi davet etti. Orada Sayın İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanı iken oluşturduğu bir resim galerisi var. Değerli ressamlardan resimler almış, orada bir de kütüphane var. Orayı da gezdik. Ardından yemek yedik. Tabii bu konuya da yemek sırasında değinildi. Herkes görüşünü belirtti. Ben bunu Cumhuriyet’teki köşemde de yazdım. Orada da dile getirdiğim şeyleri özetle söyledim. Murat Karayalçın Bey ve Hikmet Çetin Bey de kendi görüşlerini söylediler. Orada güzel bir gece geçirdik.
Eskiden daha demokratik olan tüzüğün zaman içinde demokratik vasfı azalmış olabilir. Tek partili dönemde bunlar parti merkezinden belirleniyordu. Parti Divanı diye bir şey vardı, aday listeleri orada oluşuyordu. Tabii bunda Cumhurbaşkanı ve aynı zamanda parti başkanı İsmet İnönü'nün daha önce de Atatürk'ün etkisi vardı. Fakat 1950’de çok partili sisteme ve demokrasiye geçiş adımları başlar başlamaz, adayların büyük bir kısmı yerel örgütler tarafından belirlenmeye başlandı. İlk başta yüzde yüz olan merkez kontrolü yüzde 20’ye indi. Hatta bu prensip 1961 Anayasası’ndan sonra Siyasi Partiler Kanunu’na da girdi. Yanlış hatırlamıyorsam bu kanunu Özal değiştirdi. Ondan sonra da partiler adayların pek çoğunu merkezden tayin etmeye başladılar. Yani kanunda yapılan değişiklik bu yönde olunca, parti içi demokrasi konusu alt üst oldu. Benim 15 aylık genel başkanlığım sırasındaki en önemli birkaç meselemizden biri tüzük değişikliğiydi. Son aşamaya gelmiştik ama yetiştiremedik.
Kemal Bey’in tüzük değişikliğine hazırlanıp hazırlanmadığı konusuna gelince….şunu hatırlatmam lazım; CHP’de genel başkanının yetkilerinin arttırılması Kemal Bey’den daha öncedir. Benim ayrılmamdan sonra şöyle bir şey oldu. AKP kurulduğunda zaten merkezden belirleme prensibini uyguladılar. Öyle olunca bizimkilerin içinde de “biz bundan faydalanamıyoruz” gibi bir tartışma oldu galiba. Onlar da böyle bir yola gittiler. Halbuki mesela ben kendi görev zamanımdan biliyorum. Ben sadece anahtar listeyle kendi adaylarımı gösterirdim, başkaları da kendi adaylarını gösterirdi ve genellikle karma listeler çıkardı. Merkez Yönetim Kurulu ya da Parti Meclisi de benzer şekilde oluşturulurdu. Ama sonra bu tür bir usul yerine o tek adam sisteminde olan yöntem bize de sirayet etti. Merkezi yönetimin ağırlığı daha fazla arttı. Adalet ve Kalkınma Partisi kadar değil ama arttı. Bu tüzüğün demokratikleşmesi ve parti üyeliğinin gençlere açılması süreçleri biraz durgunlaştı. Bunları teşvik etmek için parti içi eğitim lazım. Bunlar olabilir tabii. Şimdi kurultay olacak, bunlara kurultay karar verecek.
“Genel başkanlık için bir adayın hazırlığının olması lazım”
O kendisi bir şey demedi. Bizi dinlemek istediğini söylemişti zaten, dinledi, renk vermedi. Biz de “Sen ne istiyorsun” falan demedik. Orada gazeteci olarak değil, dost olarak oturuyorduk.
Bir de tabii genel başkanlık için bir adayın bir hazırlığının olması lazım. Ben 1999’da genel başkan seçildiğimde 1950’den beri parti üyesiydim. Partide birçok farklı görevde bulunmuş bir adamdım, parti tabanı beni tanıyordu. Ben de çoğunu tanıyordum. Şimdi bu gazetelerde ismi geçen arkadaşlardan -ki hepsi çok değerli insanlardır- birinin genel başkan seçilip kısa bir süre sonra yerel seçimlere gittiğini düşünün. Bir kere teşkilatı tanıması gerekecek. CHP’nin il ve ilçe örgütleri geniş mekanizmalar. Ayrıca herkes bu kişileri lider olarak işbaşında görmüş değil. Yerel seçimden hemen önce bir genel başkan değişikliği çok rasyonel sonuçlar vermeyebilir.”