DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, bugün yaptığı açıklamada, 6 Şubat depremleri sebebiyle hâlâ barınma sorunu yaşayan yurttaşların durumu ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki'nin katıldığı bir canlı yayında söylediği "Şimdiye kadar gidip köy evlerini teslim ettiğim ve misafir olduğum ev sahipleri şunu söylüyor; ‘Allah razı olsun. ‘Bak, evimiz yıkıldı -eğer ölüler de yoksa- yıkıldığı iyi olmuş, bize mis gibi villa verdiniz’ diyor" sözlerini değerlendirdi.
Babacan, şunları söyledi:
Bir inşaat ve konut üretme çabası var
"Sayın Erdoğan, eğer gerçekten samimiyse şu mülakatı kaldırsın. Eğer tarafsız cumhurbaşkanlığı yapmak istiyorsa, Meclis kürsüsünden yemin ettiği gibi görevini tarafsızca gerçekten yapmak istiyorsa bir an önce mülakatı kaldırsın. Ha size destek veren şehirlere hizmet götürün veya diğerlerine götürmeyin ya da kendinize yakın gördüklerinizi devlette işe alın veya almayın... Adil olmak lazım, fırsat eşitliği içerisinde ülkeyi yönetmek lazım. Kendisi Hatay'da bir açıklama yaptı. Bu açıklama, içinden gelen doğal bir açıklamaydı. Her gün onu düzeltmek için çaba gösteriyor ama olmuyor. Vatandaşlarımız mesajı aldı. Hatay'da Cumhurbaşkanı o sözü söyledikten hemen sonra ben Kahramanmaraş'taydım. Kahramanmaraş'ta vatandaşlarımız isyan ediyor. 'Belediye AK Partili, buraya da hizmet gelmedi' diyor. Ertesi gün Adıyaman'daydım. Adıyaman'da vatandaşlarımız isyan ediyor, diyorlar ki 'Burada belediye AK Partili, buraya da hizmet gelmedi.' Evet, bir miktar çaba var, görüyoruz. Bir inşaat ve konut üretme çabası var ama söz verilenin sadece bugüne kadar yüzde 15'i yapılabilmiş durumda. Yani toplamda 100 konut sözü verdilerse, şu anda 15'i yapılmış durumda. Bir an önce bu konutların tamamlanması gerekiyor ve bir an önce sözlerin yerine gelmesi gerekiyor. Bu yapılırken de taraf tutmadan, kendisine destek versin ya da vermesin tüm vatandaşlarımıza adalet ve eşitlik içerisinde bu hizmeti götürmesi gerekiyor.
Kafası tamamen ticarete odaklı
Hayatını kaybeden vatandaşlarımızla ev meselesini yan yana koyup bir ticari muhasebe yapamazsınız. Bu ülkenin gerçekliğinden kopuktur. Her bir canımız çok kıymetlidir. Tek bir can, Türkiye'deki tüm konutların toplam değerine bedeldir. Öncelikle bu arkadaşların bunu anlaması lazım. Kafası tamamen ticarete odaklı ve her şeyi parayla ölçenler bu ülkeyi yönetmeye kalktığında böyle tuhaf tuhaf açıklamalar maalesef ortaya çıkıyor. Kaldı ki 'Teslim ettik' dediğiniz evlerin sayısı belli. Üstelik bu evleri, bundan tam bir sene önce çoğu yerde prefabrikten hallice konutları 3-3,5 milyon liraya ihaleye verdiler, döviz kuru daha 18 lirayken. Bugünün parasıyla 5 milyon lira maliyetle bire bir. Öncelikle o evlerin kaça mal olduğunu, ne kadar paraya belli başlı firmalara dağıtıldığını açıklasınlar, ondan sonra konuşsunlar. Şu ana kadar söz verilen konutların yüzde 15'i bitirildi. Geçen sene seçimlerden önce Sayın Erdoğan söz verdi, '300 bin konutu bitireceğiz' dedi. Bugün bitirilip teslim etmeye hazır olan konut, 46 bin. Bu rakamların hepsi de kendi açıklamaları. Dolayısıyla teslim ettikleri evi gösteriyor ama benim gibi Kahramanmaraş'a, Hatay'a, Adıyaman'a gidip, caddelerde yürüyüp önceden hazırlanmış mekanlarda değil, rastgele mekanlarda vatandaşlarımızla buluşsunlar. Vatandaşlarımızın ne kadarı ev teslim alabilmiş, ne kadarı alamamış onu yerinde görsünler. Sıkıntı çok büyük. Çaba var, görüyoruz; ama gösterilen çaba, ihtiyacın bugüne kadar sadece yüzde 15'i. 100 vatandaşımızdan 85'i, 'Evim nerede' diye feryat ediyor. 15 vatandaşa evler hazır hale getirildi, 85'inin henüz evi yok. Konteynerler, çadırlar maalesef hayata tutunmaya çalışan insanlarla dolu şu anda."