Aksakal, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, bir yandan Cumhuriyet'in 100'üncü yılına adım atmanın coşkusunu yaşarken diğer yandan da insanlık suçu olan bir soykırım girişimiyle binlerce kadın, çocuk ve masum insanın katledildiğine tanık olduklarını söyledi.

Geçmişte Alman faşizminin zulmüne uğrayan bir milletin mensuplarının, kendilerinin yaşadığı günleri aratmayacak gaddarlıkta Filistinli Müslümanları hedefine oturttuğuna dikkati çeken Aksakal, bunun çok acı, insanlık dışı ve hiçbir inancın kitabında kabul görmeyecek bir mezalim olduğunu belirtti.

Çatışmaların başlangıcından bugüne 27 gün geçtiğini dile getiren Aksakal, "İsrail, Birleşmiş Milletler kriterlerinde bir devlet olma özelliklerini her geçen gün kaybederek terör örgütleri listesinde hak ettiği sıraya doğru emin adımlarla ilerlemektedir. Hamas'ın başlattığı eylemler sonrasında gelişen bu süreçte elbette Hamas'ın saldırılarını da makul ve mağdur göremeyiz ancak terör saldırılarına karşı mücadelede bile sadece teröristler hedef alınır; kadınlar, çocuklar, yaşlılar, sıradan insanlara zarar verilemez." diye konuştu.

Aksakal, Türkiye'nin, egemen güçlerin bölgede ve Orta Doğu'da hayata geçirmeye çalıştığı yeni sınır çalışmalarına şiddet ve kararlılıkla karşı durması gerektiğini vurgulayarak, "Bugün komşularımıza uygulanan işgal ve yeni yönetimler dayatılması girişimlerinin ileri günlerde bizim de kapımıza dayanacağı unutulmamalıdır. Hele bir de ABD'nin açıkça deklare ettiği BOP kapsamında 22 ülkenin sınırlarının değiştirileceğine dair stratejileri ortadayken bu konuda bir kat daha uyanık olmak durumundayız." dedi.

Bölgedeki masum ve mazlum insanların yaşadığı sıkıntıların en kısa sürede giderilmesi konusunda Türkiye'nin anlamlı bir gayretin içinde olduğunu ifade eden Aksakal, Sağlık Bakanlığınca bölgede kurulacak 20 sahra hastanesi konusunda acele edilmesi gerektiğini, geciken her bir dakikanın bir insanın yaşamdan kopmasına neden olduğunu söyledi.

Türkiye'nin bölge merkezli dış politika kuralları kapsamında komşu ülkeler ve Türk dünyasındaki devletlerle yapılacak istişareler, plan ve stratejiler ivedilikle hayata geçirilerek bölgeye yönelik niyetlerin boşa çıkarılması gerektiğini belirten Aksakal, "Bu doğrultuda yapılacaklar esasen bellidir. Öncelikle terörün bir numaralı kurgulayıcısı, uygulayıcısı ve hamisi ABD ile İsrail'in topraklarımız üzerinde yararlanma hakkı bulunduğu tüm sözleşmelerin geçici olarak askıya alınması gereklidir." dedi.

Önder Aksakal, emperyalist sistemin silahlı ve siyasi gücünün, bir psikolojik savaşı da beraberinde yürüttüğünü ifade ederek, "Müslüman bir halka yapılan bu saldırıların ve katliamın Filistin Devleti tarafından önlenmeye çalışılması esasen makul olandır ancak Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas'ı ortalıkta pek gören de yok. Bu neyin planıdır, neyin hesabıdır? Düşünmek lazım." dedi.

"Bu yöntemle ancak olsa olsa rantsal dönüşüm oluşur"

DSP Genel Başkanı Aksakal, kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine TBMM Genel Kurulunda başlandığını anımsattı.

Parlamentoda grubu bulunan partilerle 20'den az milletvekiline sahip partiler arasında ciddi bir hakkaniyetsiz uygulamalar silsilesinin bulunduğunu savunan Aksakal, bu nedenle kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifiyle ilgili görüş ve eleştirilerini TBMM Genel Kurulunda ortaya koyamadığını dile getirdi.

Bugüne kadar uygulanan kentleşme ve imar planlama politikalarının hatalı olduğunu, her dönemde iyi niyetli olmayan bazı kesimlerin haksız zenginleşme aracı olarak kullanıldığını öne süren Aksakal, şunları kaydetti:

"Kentsel dönüşüm adı altında eski binaları yıkıp yerine yenisini yapmak sorunu kısa vadede belki çözmüş gibi görünebilir ancak yapıların da bir ömrü var. Dolayısıyla aynı zemin ortamında yapılacak ve daha da fazla katlara sahip binalarla yıllar sonra oluşabilecek bir depremde yeni felaketlerin yaşanması kaçınılmazdır. Kentsel dönüşüm denilen kavram esasen bu değildir. Bu yöntemle ancak olsa olsa rantsal dönüşüm oluşur. Dönüşümü henüz yerleşime açılmamış yörelerde, yeni yerleşim alanlarında, her türlü altyapı ihtiyaçları tamamlanmış, yer altında yeterli ebatlarda galeri sistemi içerisinde elektrik, su, telekomünikasyon, kanalizasyon hatları çekilmiş, yolları, kaldırımları tamamlanmış, güvenli zeminler üzerinde hazırlanacak konut ve iş yeri arsaları üretimiyle gerçekleştirmek zorunda olduğumuzun önemini dikkatinize sunmak isterim."

Aksakal, artan konut ve iş yeri kiralarını yasa, kararname ve yönetmeliklerle sınırlamanın kalıcı bir yöntem olmadığını, inşaat maliyetlerini düşürecek tedbirler geliştirilmediği müddetçe kiraların inmesini beklemenin son derece yanlış olduğunu savundu.

Kaynak: aa