Akışta olma tam anlamıyla anda kalmayı, dikkatin ne bir dış etmen ne geçmiş ne de gelecek ile dağıldığı, nihai odaklanma ve var olma halini anlatır. Zihinden geçen tek düşünce o anda içinde olunan durum veya önünde duran iştir. Pozitif psikoloji alanı içerisinde akış hali kişinin enerjik bir odaklanma ile önündeki aktiviteye katılım göstermesi ve süreçten keyif almasıdır. Kendini bir eyleme zaman algısını yitirecek kadar kaptırabilmektir. Bilinçli bir şekilde yapılan, yüksek konsantrasyon gerektiren aksiyonların eforsuzca yapılma halidir. Alanın öne çıkan psikologlarından Csíkszentmihályi akış halini dans, satranç, dağ tırmanışı esnasında gibi birçok farklı alanda ölçümlemiş ve bu kişileri motive eden ana kazançları çıkarmıştır.

Akışta kalmanın kazançları nelerdir?

  • Yüksek ve uzun süreli konsantrasyon hali.
  • Bedenin ve zihnin ne yapması gerektiğini düşünmeden, yapılması gerekeni net ve direkt bir biçimde yapabilmesi.
  • Kişiyi geride tutabilen endişe, eleştirel iç ses, öz-sabotaj, korku, utanç gibi duygu ve düşüncelerin yok olması.
  • Duyguların daha kolay şekilde işlenebilmesi.
  • Yaratıcılığın ve motivasyonun beslenmesi.
  • Sadece anda kalmaktan ve tek bir işi yapmaktan gelen keyfin sürdürülebilir tatmine, mutluluk haline dönüşmesi.

Akışta kalmanın farklı formları nelerdir?

Gündelik yaşamda kullanıldığında ise “akışta olmak” çoğu zaman sadece meditasyon sırasında erişilen “iç huzur” hali ile eşleştirilir. Bu, hem doğru hem de eksiktir. Sanılanın aksine akışta olmanın birçok farklı formu ve hissiyatı vardır. Çok dinamik bir işi yaparken veya hareketli bir atmosferde de akışta olma hali yakalanabilir. Önemli olan herkesin kendini en çok ne zaman “anda” hissettiğini keşfetmesidir.

  • Yaratıcılılık içinde akışta olmak: Sıklıkla kullandığımız “kendini bir işin içinde kaybetme” aslında yaratıcılık içinde akışta olmaktır. Ne kadar zaman geçtiğini fark etmeden müzik enstrümanı çalmak, resim yapmak, yazı yazmak, şarkı söylemek, seramik boyamak, aslında bilinçli farkındalığın bir meyvesidir. Herhangi bir dış etmenin dikkati dağıtamadığı bu anlarda, yaratıcılık zihni sadece anda tutmaya yardımcıdır.
  • Hareketsizlik halinde akışta olmak: Düzenli meditasyon pratiği ile erişilebilen bu form çoğu zaman bir minderin üzerinde gözler kapalı ve beden hareketsizken yakalanır. İlk başlarda zihinden geçen her düşüncenin pasif gözleminden ibaret olan meditasyon, pratik edildikçe zihnin giderek sustuğu, odağınsa anda kaldığı bir pratiğe dönüşür. Bu sakinlik halinde de “akmak” kolaylaşır.
  • Hareket halinde akışta olmak: Birçok spor dalı, kişinin tüm dikkatini ve odağını vermesini gerektirir. O süre boyunca yapılan fiziksel hareketten başka bir yere odaklanmak, örneğin geçmişi veya geleceği düşünerek kaygılanmak (!), pek mümkün değildir! Tam da bu nedenle hareket halinde de akış haline erişilebilir. Sadece yüksek tempolu sporlar esnasında değil, odağı bedene ve nefes alışverişine çeviren  gibi meditatif hareket formları veya serbestçe dans etmek de farkındalığı anda tutar.

Bilinçli farkındalık ile akış haline nasıl ulaşılır? 

Bazen akış hali bilerek ve isteyerek hareket ettiğimizde değil, kendiliğinden ve eforsuzca bize gelir. Özellikle kendi beceri ve yetilerimize tam uyan bir aktiviteye giriştiğimizde veya hobimizi yaptığımız zamanlarda kendimizi akış içinde buluruz.

Diğer yandan, dikkatimizi dağıtacak sayısız unsurun ve çok az vaktin bulunduğu modern yaşamda akış halini kendiliğinden yakalamayı bekleyemeyiz. Kendimizin aktif olarak bu hali araması ve gündelik yaşama katması gerekebilir. Bunun için de en kolay ve pratik yol düzenli bir mindfulness pratiği edinmektir. Mindfulness pratikleri ile amaçlanan zihni tek bir olgu üzerine odaklanabilmesi için eğitebilmektir. Örneğin, meditasyon sırasında zihni sadece nefes alış verişine odaklanması için eğitebilirsek, yaşamın büyük ölçeğinde de konsantrasyonumuzu korumamızı, zorlayan süreçlerden dahi keyif alabilmemizi kolaylaşır.

Editör: Şevval Dalgıç