Adalet ve Kalkınma Partisi, 22 yıllık iktidarında anayasayı tam 12 kez değiştirdi. 177 maddelik anayasanın 134 maddesi son 22 yıl içerisinde değiştirildi. Şimdi de HÜDA PAR’ın anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilmesini istemesi yeniden anayasa tartışmalarını gündeme getirdi.

“12 Eylül darbe anayasasından" kurtulmak gerektiğini savunan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın  “Yeni-sivil anayasa” talebi, 2021’den beri gündemde. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) yeni yasama yılına başlayacağı 1 Ekim’den sonra siyaset gündeminin de önemli başlıklarından birisi iktidar partisinin uzun süredir gündeminde tuttuğu ‘yeni-sivil  anayasa’ tartışmaları olacak. Siyasi partiler yeni anayasa masasına henüz oturmamışken Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun, mevcut anayasanın, Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı, yönetim şekli, başkentini tarif eden ilk 3 maddesinin değiştirilmesinin “teklif edilemeyeceğini düzenleyen 4. maddenin değiştirilmesini" istemesi, yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

Anayasa değişikliği tartışmaları neden başladı ve Anayasa’nın 4’üncü maddesinin tartışılmasına ilişkin Akademisyen Dinçer Demirkent, Elips Haber’e açıklamalarda bulundu. 

“Temel tartışmalardan birisi 1982 Anayasası

Anaysa değişikliğinde temel tartışmalardan birisinin 1982 Anayasası’nın oluşturduğunu söyleyen Demirkent, “1921-24 ve 1961 Anayasa’larında değişmez madde 1924’ten itibaren vardı. 1924-1961 Anayasa’larında Cumhuriyet maddeleri değişmez. Devletin şeklinin cumhuriyet olduğu, Türkiye Devleti'nin bir cumhuriyet olduğu maddesi değişmez bir maddeydi. Örneğin, devletin şeklinin Cumhuriyet olduğuna ilişkin madde 1924’te tartışılmaya başladı. Hatta bir milletvekili anayasa tartışmaları sırasında dedi ki; anayasanın ilk 8 maddesi değiştirilmeli olsun. Bütün sistem değişmeli olsun. Bazıları ise hepsi değişmez olsun dedi. Fakat 1924-61 Anayasa’larında makul bir tavırla cumhuriyet sisteminin güvence altına alındığı maddenin birinci madde olduğunu söyleyerek devletin şeklini cumhuriyet olduğunu değişmez olduğu kabul edildi” dedi.

Anayasanın ilk 3 maddesi hangi hükümleri içeriyor?

Anayasa’nın birinci maddesinin Türkiye devletinin “cumhuriyet” olduğunu hükme bağladığını dile getiren Demirkent, 3 maddenin niteliklerini şöyle sıraladı;

 “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir. Üçüncü maddede milli marşı, başkenti ve resmi dili tanımlanırken, “değiştirilemeyecek hükümler” başlığını taşıyan dördüncü madde bu ilk üç maddenin değiştirilemeyeceğini düzenleyerek bir anlamda koruma sağlıyor. Anayasanın 1'inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile 2'nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3'üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.”

“Anayasa Mahkemesi, dördüncü maddenin de değiştirilemeyeceğini söyledi”

2000 yılının ortasına kadar bu maddelerin değiştirilip değiştirtemeyeceğinin tartışıldığına dikkat çeken Demirkent,  “2008 yılında Anayasa Mahkemesi meşhur bir karar verdi ve dördüncü maddenin de değiştirilemeyeceğini söyledi. Yani daha önceki tartışmalarda doktrinde şöyle bir şey vardı;  dördüncü maddeyi değiştirirseniz ilk üç maddeyi de değiştirebilirsiniz. Fakat Anayasa Mahkemesi bunu da engellemiş oldu” diye konuştu. 1995 Anayasa değişikliğinde anayasanın başlangıç ilkelerinin değiştirildiğini belirten Demirkent, “Mecliste bir uzlaşmayla, büyük bir çoğunlukla kabul edilen anayasa değişiklikleriydi bunlar. Halk oylamasına da gitmedi. Ve bu değişiklikler anayasanın ikinci maddesinde yer alan başlangıçta belirtilen temel ilkeleri dolaylı yoldan değiştirilmiş oldu. Dolayısıyla herkes uzlaşırsa bunun da değişebildiğini gördük. Kimse de o zaman dert etmemişti. Başlangıçtaki ilkeler değişti. Dördüncü madde diyor ki; başlangıçtaki temel ilkelerde değiştirilemez maddeler içinde” ifadelerini kullandı.

“Türkiye Devleti laik bir devlet midir?”

 Bugünkü temel tartışmanın 1982 Anayasa’sının getirdiği ruhu, başlangıç ilkeleri de dahil değiştirmek olduğunu ve kısır bir tartışmanın içersinde döndüğünü vurgulayan Demirkent sözlerini şöyle sürdürdü;

“ O kısır tartışma da nedir? 1982 Anayasa’sında ikinci madde ‘Türkiye Devleti laik bir devlettir’. Anayasa Mahkemesi 2013 yılında bir karar verdi ve dedi ki; biz bugüne kadarki mahkemenin laiklik yorumunu kabul etmiyoruz. Ve bundan sonraki laiklik yolumuz esnek laiklik ya da özgürlükçü laiklik olarak adlandıracak bir laikliktir. Daha alt mevzuatta yani yasalarda yapılan değişikliklere bakın. Daha da alt mevzuatta kimi yönetmeliklerde yapılan değişikliklere bakın. Örneğin okullardaki din eğitiminin ağırlığını vs. kastediyorum. Dolayısıyla Türkiye Devleti laik bir devlet midir? Ya da eskiden olduğu gibi bir devlet midir? Tartışmasının cevabını anayasa düzenlemeleri vermedi”

Resmi İlan yönetmeliği değişti Resmi İlan yönetmeliği değişti

“Türkiye Devleti demokratik bir devlet midir?”

Türkiye Devleti'nin demokratik bir devlet olduğunun artık tartışılır bir hale geldiğini ifade eden Demirkent sözlerine şöyle devam etti;

“Türkiye Devleti sosyal bir devlet midir? 2000’li yılın ortalarından itibaren özelleştirme programı ve IMF programlarında artık sosyal vasfı kaldırılmış devletle karşı karşıyayız. Türkiye demokratik bir devlet midir? Anayasanın ikinci maddesindeki değiştirilemez ilke. Fakat gerek sonraki anayasa değişiklikleri gerek yasal anayasa altı kurallarla yapılan değişikliklerde Türkiye Devleti'nin demokratik bir devlet olduğu artık tartışılır bir hale geldi. Dolayısıyla bir anayasa sorunu tartışırken ilk dört madde değişir, değişmez tartışmasını yapmak yerine zaten dönüşmekte olan siyasal rejimin hangi araçlarla değiştirildiğine bakın. Anayasa altı mevzuatta bütün bir demokratik devlet ilkesini değiştirebiliyorsunuz. Bütün bir laik devlet ilkesini değiştirebiliyorsunuz ve bu kadar büyük tartışma olmuyor”

“Dört madde değiştirir mi, değiştirilemez mi? tartışmasına indirgeniyor”

“En temel mevzularımızdan biri kanunilik ilkesinin Türkiye'de hala uygulanabilir olmaması” diyen Demirkent, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanabilir olmaması. Fakat bütün bir tartışmayı ilk dört madde değiştirir mi, değiştirilemez mi? tartışmasına indirgeniyor. Özellikle muhalefet bakımından ben büyük bir hata olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki cumhuriyetin vasıfları olarak sayılan ilkelerin hepsi özellikle yasa altı düzenlemelerle dönüştürülebilirken temel tartışmanın bu vasıfları savunmanın politik araçları olması gerektiğini düşünüyorum ben. Dolayısıyla da bu tartışmayı indirgenen bir anayasa tartışmasını doğru bulmadığımı söyleyebilirim” değerlendirmesinde bulundu.

Muhabir: Sümeyye Aksu