Özgür Özel, Özbudun'un AK Parti'ye geçmeden önce CHP'ye geçme isteğinin olduğunu, kendisinin reddediğini ifade etmişti. Özbudun, sosyal medya hesabından yayınladığı dört sayfalık metinde, Özel'in iddialarını yalanladı. CHP'li Berna Polat'ın kendisine CHP'ye transfer olmayı teklif ettiğini, kendisinin Özel ile görüşmesinde CHP'nin tarihsel olarak yanlışları olduğunu buna yönelik eleştirileri dolayısıyla CHP'ye katılmayı tercih etmeyeceğini söylediğini belirtti.

Sarap Yazıcı Özbudun'un paylaşımı şu şekilde:

"Gelecek Partisi'nde kalmaya devam edersem siyasette hiçbir geleceğim olmayacağını söyledi"

"CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'in Bugün Hakkımda Yaptığı Gerçek Dışı Beyanlara Cevabımdır
9 Ekim 2024'te Antalya'da katıldığım bir fuar açılışında Gelecek Partisi eski üyelerinden, şu anda Antalya Kepez Belediye Meclisi CHP üyesi Sayın Berna Polat'la karşılaştım. Kendisiyle Agora Antalya AVM'de bir kafede oturduk ve sohbet ettik. Bu sohbete danışmanım da dâhildi.

Berna Hanım, Gelecek Partisi'nde kalmaya devam edersem siyasette hiçbir geleceğim olmayacağını söyledi. Ben de kendisine böyle bir kaygımın olmadığını, bir mesleğim olduğunu, dönemin bitiminde bir üniversitede en azından part-time bir iş bulabileceğimi, evimde kitap yazarak entelektüel tatminimi sürdürebileceğimi ifade ettim.

Berna Hanım CHP'ye katılmayı düşünüp düşünmeyeceğimi sordu. Ben de kendisine bu yönde bir düşüncemin olmadığını gerekçeleriyle açıkladım.

"Biz sizin gruba iki kişi veririz, seni alırız"

Sayın Berna Polat, Antalya CHP milletvekili Sayın Mustafa Erdem'e sonraki bir tarihte konuyu aktarmış. Beni Antalya'dan telefonla aradılar ve Sayın Erdem benimle görüşmek istediğini ifade etti.
Ekim ayı içinde, şu anda tarihini hatırlayamadığım bir gün, Sayın Mustafa Erdem, TBMM muhalefet kulisinde beni gördü ve ziyaretime gelmek istediğini söyledi. Aynı gün ziyaretime geldi. CHP'ye katılıp katılamayacağım konusunu açtı. Benim cevabım, böyle bir eğilimimin olmadığı yönünde oldu. Fakat daha önemlisi, Saadet - Gelecek grubunun tam yirmi kişiden oluştuğunu, bu grubu bozacak bir adım atamayacağımı ifade ettim. O da bunun üzerine şaka yollu olarak 'Biz sizin gruba iki kişi veririz, seni alırız.' diye cevap verdi.

Hatırlayamadığım bir tarihte (Telefon kayıtları incelenirse bulunabilir) Antalya Milletvekili Sayın Aliye Coşar'ın danışmanı, danışmanımı arayarak "Serap Vekilimin bize katılacağını duydum. Doğru mu?" diye sormuş; Danışmanımın cevabı ise "Siz bunu nereden duydunuz? Benim haberim yok. İlk kez sizden duyuyorum." şeklinde olmuş.

"Genel Başkanımız Özgür Özel Bey sizinle görüşmek istiyor"

Daha sonra uzun bir süre bu konuda bir iletişim olmadı. 14 Ocak 2025 Salı günü Berna Polat Whatsapp'tan benim cep telefonumu arayarak 'Hocam konuşabilir miyiz? Önemli bir husus var' diye ifade etti. Tam o sırada Gelecek Partisi Genel Merkezi'nin önüne gelmiş bulunmaktaydım. Bir toplantıya yetişecektim. Bu nedenle kendisini kısaca dinleyebileceğimi belirttim. Berna Polat bana 'Genel Başkanımız Özgür Özel Bey sizinle görüşmek istiyor' dedi. Ben de kendisine Salı ve Çarşamba günü (14-15 Ocak 2025) programımın yoğun olduğunu, o nedenle Perşembe'den önce görüşemeyeceğimi belirttim. Bu diyaloğa danışmanım da tanıktır.

15 Ocak 2025'te Kadına Karşı Her Tür Şiddet ve Ayrımcılığı Önleme Araştırma Komisyonu toplantısında olduğum sırada bana ait cep telefonu uçak modunda olduğundan bana erişemeyen Berna Polat, danışmanımı şahsi telefonundan aramış ancak o da toplantıda bana eşlik ettiğinden telefonunu açamadığı için Berna Polat, danışmanıma şu mesajı yazmış: "Genel başkan görüşmek istiyor Mustafa Erdem aramış Serap hocanın telefonu kapalıymış Nasıl yapalım" Bu yazışmayı kanıtlayabilirim.

Komisyon toplantısı bittikten sonra TBMM Ana binada vekiller lokantasına geldim ve yemek siparişimi verdikten sonra Sayın Mustafa Erdem'i adıma kayıtlı cep telefonumdan 19:19'da aradım. Sayın Mustafa Erdem, Plan ve Bütçe Komisyonu Toplantısı'ndaydı. "Genel Başkan seni görmek istiyor hocam." dedi. Şaşırarak "Ne zaman? Şimdi mi?" diye sordum. "Evet evet hocam, çünkü yarın sabah Beşiktaş Belediye Başkanına destek için İstanbul'a gidecek." dedi. Ben de kendisine o anda yemek yediğimi, bütün gün toplantıda olduğumu, yemeğimi bitirmeden bir yere gidemeyeceğimi ifade etim. "Yemekten sonra hemen gidelim hocam." dedi. Ben de kendisine bu görüşmenin nerede olacağını sordum. Dışarıda, herhangi bir restoranda olsa kabul etmeyecektim. "Genel Merkezde" dedi. "Peki, yemeğimi bitireyim, gidelim." dedim.

"CHP'ye katılmamdan genç anayasa uzmanı olan Gökçe Gökçen Vekilin de çok memnun olacağını ifade etti"

19:48'de ve 20:01'de Mustafa Erdem Bey beni tekrar arayarak bir an önce gitmemiz gerektiğini söyledi. "Tamam, yemeğimi bitireyim. Benim ofisimde görüşürüz.” dedim. Çünkü Plan ve Bütçe Komisyonu ofisime yakın bir yerde.

Saat 20:16'da üçüncü danışmanım, birinci danışmanıma "antalya milet.vekilimiz geldi odada hocamizi bekliyorlar haberiniz olsun Serap hocayla biryere gideceğiz dedi" mesajını attı. Bu yazışmayı da kanıtlayabilirim.

Zafer Partisi'nden Özel'e ziyaret Zafer Partisi'nden Özel'e ziyaret

Sonuçta odama çıktım. Sayın Mustafa Erdem benim aracıma geldiler. Benim aracımla CHP Genel Merkezine gittik. Aracımı üçüncü danışmanım kullanmaktaydı ve birinci danışmanım da araçtaydı. CHP Genel Merkezine geldiğimizde birinci danışmanım, ben ve Antalya CHP Milletvekili Mustafa Erdem, Genel Başkanlık katına çıktık.

Özel Kalem Müdürü odasında Özel Kalem Müdiresi Hanım bizi karşıladı. Bir süre bu odada oturduk. Genel Başkanın odasından o tarihte bağımsız olan İzmir Milletvekili Sayın Salih Uzun çıktı ve Özgür Özel "Hoş geldiniz Hocam" diyerek Mustafa Erdem ve beni odasına aldı.

CHP'ye katılmamdan memnun olacaklarını, Türkiye'yi bir anayasa değişikliğinin beklediğini, bu değişiklikte belki yarı-başkanlık sistemine geçileceğini, CHP'ye katılmamdan kendilerinin genç anayasa uzmanı olan Gökçe Gökçen Vekilin de çok memnun olacağını ifade etti.
Ben ise kendisine "Sayın Genel Başkan, öncelikle davetiniz için teşekkür ederim." dedim. "Ancak Partinizle aramda bir doku uyuşmazlığı olacağını düşünüyorum. Ne dersiniz?" diye karşılık verdim. Bu doku uyuşmazlığının gerekçelerini aşağıdaki biçimde sıraladım.

Birincisi ve en önemlisi, 367 krizini yarattınız. Biz bu krizin Anayasaya aykırı olduğunu Ergun Hocamla beraber hararetle savunduk. Yarattığınız bu kriz, sonuçta 2007 Anayasa değişikliğine yol açtı. Bu değişiklikle Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağlayan kural kabul edildi. Bu Anayasa değişikliği ise bugün yakınmakta olduğumuz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin zeminini hazırladı.

İkincisi, 40 yıla yakın bir süre Türkiye siyasetini başörtüsü meselesine mahkûm ettiniz. Ben de lâiklik ilkesinin önemine inanıyorum. Çünkü bu ilke, gerçekte din hürriyetinin güvencesidir. Ancak bir kadını lâikliği koruduğunuz gerekçesiyle din hürriyeti ve eğitim hürriyeti, din hürriyeti ve çalışma hürriyeti arasında tercihte bulunmaya zorlayamazsınız. Dindar bir erkek hem din hürriyetine hem de eğitim-öğretim ve çalışma hürriyetine aynı anda sahip olduğuna göre bir kadın bu haktan mahrum edilemez. Bu noktada da sizden ayrılıyoruz." dedim.

"Sayın Genel Başkan, bana AK Parti'den de bir davet var, henüz kararımı vermedim"

Kendisi ise bana artık bu yöndeki fikirlerinin değiştiğini, CHP listelerinden Meclise giren başörtülü bir milletvekiliyle transfer görüşmeleri yaptığını ifade etti.
'Nihayet üçüncü olarak, 2007 yılında Ergun Hocamın başkanlığında hazırladığımız Sivil Anayasa Taslağı'nı okumadan bizleri şeriatı ve federalizmi getirmekle suçladınız. Böylece Türkiye'nin önündeki çok büyük bir fırsatı engellediniz. Sayın Genel Başkan bu taslağı hiç okumuş muydunuz?' diye sordum.

Bana taslağı okumadığını ama bu taslak üzerine yazılan bir raporu okuduğunu söyledi. "Böyle raporlara güvenmeyin." dedim. "Metnin kendisini okuyun."
Özgür Özel aramızda bu diyalog cereyan ederken görmediğim için fark etmeyeceğimi zannederek bir yandan elindeki cep telefonundan yazışmalar yapıyordu. Aslında bu diyaloğa tam olarak konsantre değildi. Bu, şahsıma yönelik büyük bir saygısızlık olduğu için “Sayın Genel Başkan sizin yarın İstanbul seyahatiniz varmış. Benim de Genel Kurulda olmam gerekiyor." dedim.

“O nedenle izninizi rica ediyorum." diye ekledim. Üstelik "Sayın Genel Başkan, bana AK Parti'den de bir davet var. Henüz kararımı vermedim." diye son noktayı koydum.

Kendisi Gelecek Partisi'nde kalmaya devam edersem bana saygı duyacağını, AK Parti'nin davetine icabet edersem bunu doğru bulmadığını ifade etti. Bense edepli bir dille henüz karar vermediğimi ifade ederek kalktım. Kendisi bana yardımcı oldu. Özel kalem odasında bekleyen danışmanım hemen yanımıza gelerek aramıza katıldı. Böylece oradan ayrıldık ve TBMM'ye geldik.
31 Ocak 2025 günü Berna Polat, danışmanıma bir Whatsapp mesajı gönderdi. Danışmanım da kendisine benim talimatımla olumsuz bir cevap verdi. Bu yazışma aşağıdaki gibidir. Bu yazışmayı da kanıtlayabilirim.

'Meltem Hanım merhaba, nasılsınız. Bugün vekilimle WhatsApp'tan bir görüşme yapmak istiyorum. Ne zaman müsait olursunuz. Merhaba Berna Başkanım, İyiyim, teşekkürler... Siz nasılsınız? Serap Hocam bugün rahmetli eşini ziyarete gidecek kabristana. Sonrasında size haber versem uygun olur mu? Görüşmek dileğiyle...'

Berna Hanım'ın talebine karşılık vermedim. Sonraki tarihlerde Berna Hanım, beni birkaç kez aradı. Telefonu cevaplamadım. Bütün bu açıklamaları Sayın Özgür Özel'in 25 Şubat 2025 tarihli grup toplantısında hakkımda iftiralar içeren konuşmasına istinaden kamuoyunu bilgilendirmek üzere yapıyorum. NOT: Bütün yazışmaların ekran görüntülerini kişisel verilere duyduğum saygı nedeniyle yayınlamıyorum."

Kaynak: Selim Ercan