AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik MKYK toplantısı sonrası gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
'Suriye kimsenin sahası değildir' diyen Çelik, "Suriye'nin toprak bütünlüğü temel ilkelerden olmalıdır. DEAŞ'a karşı terör örgütünü desteklemek de ilkel bir yaklaşımdır. Suriye'de terör tasfiye edilmelidir. PKK üzerinden hesap yapanların projesi tutmayacak. Eninde sonunda terör örgütü PKK/PYD tasfiye edilecektir." ifadelerini kullandı.
"Suriye'de kapsayıcı yönetimi arzuluyoruz"
Çelik’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Şanlı bayrağımızın, Şam Büyükelçiliğinde göndere çekilmesi, bundan sonra da devletimizin Suriyeli kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğinin bir göstergesi olarak okunabilir. Suriye’de, Esad rejiminin gitmesinden sonra herhangi bir gücün, bir mezhep grubunun ya da herhangi bir odağın tek başına yönetimi temsil etmesi gibi bir senaryonun eskiyi tekrarlayacağını ifade ediyoruz. Onun için kapsayıcı yönetim arzuladığımızı, bunu Suriye halkının geleceği için ve bölge barışı için arzuladığımızı ifade ediyoruz.
Tabii esas mesele Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Diğer önemli konu da Suriye’nin milli egemenliğinin kurulmasıdır. Uluslararası toplumun üzerine düşen, bu zorlu yolculuğunda Suriye’ye destek olmaktır. Bizim bütün arzumuz, Suriye’nin herhangi bir yerinde olma zorunluluğumuzun ortadan kalkması ve ‘Suriye, Suriyelilerindir’ şiarının tam anlamıyla hayata geçmesidir.
"HTŞ'nin arkasında olduğumuz söylemi yanlıştır"
HTŞ’nin hareketliliğinin arkasında Türkiye’nin olduğunu doğrudan ifade eden bazı odakların açıklamalarını görüyoruz. Bizim herhangi bir şekilde HTŞ’nin hareketliliğinin arkasında olduğumuza dair bütün bu söylemler yanlıştır.
Burada, HTŞ, Suriye’nin iç dinamitleri çerçevesinde harekete geçtiği andan itibaren, bizim bütün inisiyatifimiz Suriye’de kan dökülmesinin önüne geçmek oldu.
Suriye’yi kendileri için bir uydu devlet yapmak isteyenlerin, bundan sonra da istikrarsızlaştırıcı girişimleri olacaktır. Suriye, Suriyeliler tarafından yürütülen bir devlet olarak yoluna devam etmelidir.
"Suriye’de devlet çökmemiştir, rejim çökmüştür"
14-28 Mayıs seçimlerinden önce de biliyorsunuz Türkiye’de misafir ettiğimiz Suriyelilerle ilgili yoğun bir gündem vardı. En zor koşullarda bile, Sayın Cumhurbaşkanımız siyasi ilkelerden ve insani tavrından hiçbir zaman vazgeçmedi. Bugün ortaya çıkan tablo bunun hem dünya tarihi açısından hem de insani değerler açısından ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Suriye’de devlet çökmemiştir. 1974 kuvvetlerin ayrıştırılması anlaşması yürürlüktedir. Devlet başka şey, rejim başka şey. Bu nedenle İsrail’in bütün eylemleri uluslararası hukuka aykırıdır.
"MİT Başkanı Kalın'ın HTŞ lideri ile görüşmesi"
MİT Başkanı İbrahim Kalın, Şam’a gitti ve temaslarda bulundu. Bazı eleştiriler vardı nasıl değerlendirirsiniz?
MİT Başkanımız İbrahim Bey’in terör örgütü olarak adlandırılan bir grubun lideriyle neden görüştüğünü eleştiriyorlar. Düne kadar birilerinin gözünde Esad rejimi kabil-i muhatap bir rejimdi, bir araya geliyorlardı. O zamana kadar ise HTŞ bir terör örgütü olarak adlandırılıyordu. Bugün ise, Suriye’nin özgür geleceğine imza atacak güçlerden biri olarak görünüyor.
Ve Suriye halkı bunlara saygı duyuyor, yani gerçeklik değişmiştir. Dolayısıyla MİT Başkanımızın gidip HTŞ lideriyle görüşmesi Suriye halkının iradesine duyulan saygıdır.
BM temsilcisi HTŞ lideri ile görüştü. ABD açıklama yaptı, “Doğrudan temasımız var” dedi. Bazı ülkelerin büyükelçiliklerinin açılması için HTŞ ile temas halinde olduklarını ifade ediyorlar.
MİT Başkanımızın HTŞ lideriyle görüşmesini eleştirenlerin zihni ve dünyası Baas dünyasında kalmıştır. Suriye halkının meşru kabul ettiği güçler, bizim için de meşrudur.
Orada, binlerce askerimiz var ve Türkiye’ye karşı gelebilecek tehditleri engellemek için. Buradan onlara şükranlarımızı ifade ediyoruz.
Özgür Özel'in 'O namaz bu namaz değil' sözlerine tepki
CHP lideri Sayın Özgür Özel’in, Baas rejiminin devrilmesi sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haksız çıktığına ilişkin bazı sözleri oldu. Ve Sayın Cumhurbaşkanımızın “Emevi Camii’nde namaz kılacağız” sözleri sonrası “O namaz bu namaz değil” dedi. Ne söylemek istersiniz?
Özgür Bey bu arada bu namaz meseleleri konusunda çok yorum yapıyor. Namaz kılana “Allah kabul etsin” denir. Onun dışında söylenen sözler lafügüzaftır. Sayın Cumhurbaşkanımızın haklı çıkıp çıkmadığının delili, Esad’ın bugün ne halde olduğudur.
Sayın Cumhurbaşkanımız burada, sürecin her aşamasında haklı çıkmıştır ama biliyorsunuz Sayın Özel ve Kılıçdaroğlu arasında bir tartışma var.
Yani, CHP’nin içi Orta Doğu’dan daha karışık.
Hiç kimse, Ankara’nın gözüyle baksın. Bazı siyasilerden açıklamalar duyuyoruz. Bitmiş gitmiş Baas rejiminin sözcüsü gibi açıklamalar yapıyorlar.
CHP’de her şeye iş işten geçtikten sonra muhtar oluyorlar. Bugünkü tartışma Sayın Özgür Özel’in söylediğini, CHP yalanlıyor. CHP’nin içini anlarlarsa Suriye’ye de gündem gelir.
"'İsrail kazandı, Siyonizm kazandı' söylemi Suriye halkının iradesine saygısızlıktır"
Saadet Partisi Yüksek İstişare Üyesi, Mustafa Kamalak’ın bir açıklaması vardı. “Şam düştü, Suriye rejimi çöktü. Genelde küresel emperyalizm, özelde ise ırkçı Siyonizm kazandı” ifadelerini kullandı. Bununla ilgili nasıl bir değerlendirmeniz olur?
Burada bir hassasiyet var. O da şu; İsrail’in ilerleyişine bakarak bir takım risklerden bahsetmesi, bir siyasetçinin ya da bir akademisyenin… Dikkate alınması gereken bir şey olur.
Ama “İsrail kazandı, Siyonizm kazandı” gibisinden bir ifade en önce Suriye halkının iradesine saygısızlıktır.
Böyle bir cümle bu hapishaneden çıkan, oralarda hayatını kaybetmiş insanlara karşı bir saygısızlıktır. Bu ifadelerin hiçbiri Ankara’nın gözüyle bakmıyor meseleye. Başka başkentlerin gözüyle bakıyor.
Siyonizm kazandı ne demek? Suriyeliler, bu kadar mücadeleyi Siyonizm kazansın diye mi verdi? Ne alaka? Gerçeklikten bu kadar kopmuşlar.
Sürekli olarak en vahim cümleleri kurup arkasından elli tane telafi cümlesi kuruyorlar.
Bugün evet İsrail’in bu ilerleyişini kınıyoruz, bununla ilgili olarak uluslararası toplum üzerine düşeni yapsın diyoruz.
Burada esas olan Suriye’nin milli birliğini ve toprak bütünlüğünü sağlamaktır.