31 Mart yerel seçimlerinde bir ilk yaşandı ve Türkiye’nin seçim haritasında renkler değişti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 1977 seçimlerinden bu yana, yani 47 yıl sonra Türkiye’de birinci parti konumuna yükseldi. Merkezi hükümeti elinde bulunduran Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ise 22 yıllık iktidarında ilk kez bir seçim yenilgisi alarak yarışı CHP’nin gerisinde ikinci sırada tamamladı. Katılım oranının yüzde 78 olarak açıklandığı seçimlerde CHP yüzde 37,8 oy alırken AK Parti yüzde 35,5’te kaldı. Cumhur İttifakı’ndan koparak seçime kendi adayları ile giren Yeniden Refah Partisi de aldığı yüzde 6,2 oy oranıyla üçüncü parti oldu. Seçimlerde DEM Parti yüzde 5,7, MHP yüzde 5, İYİ Parti ise yüzde 3,8 oy aldı.
Türkiye’nin seçim haritası değişti
Türkiye genelinde CHP 14 büyükşehir 35 belediye, AKP ise 12’si büyükşehir 24 belediye kaznadı. Cumhur ittifakının ortağı MHP ise 8 il aldı. 6 büyükşehir ve 23 il merkezinde belediye başkanlığı bir partiden diğerine geçti. En büyük geçiş AK Parti’den CHP’ye oldu. Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, yerel seçim sonuçlarını Elips Haber’e değerlendirdi.
“AKP 2015’ten beri kademeli bir şekilde oy kaybına uğruyor”
AK Parti'nin 31 Mart seçimlerinden bu sonuçla çıkmasında ekonomik krizin etkisinin çok önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tosun, “Büyük kentlerde AKP oylarında belirgin bir düşme yaşanmıştı. İnsanların bu krizin nedeninin ne ve kim olduğuna ilişkin zihninde bir netlik oluşması gerekiyordu. İşte 14 Mayıs sonrası 31 Mart’ta kadar olan süreç içinde krizin sorumlusuna ilişkin net bir kanaat geliştirildi. Vatandaş da AKP’nin politikalarıyla ilişkili olduğu şeklinde bir kanaate varınca tepkisini sandıkta göstermiş oldu. Aslında secdece 14 Mayıs’ta değil, 2015’den beri AKP az da olsa kademeli bir şekilde oy kaybına uğruyor. Bu oy kaybının tek nedeni ekonomik kriz değil. AKP’nin yönetim anlayışı özellikle liyakati göz ardı etmesi, partizan politikaları daha adaletli ve hakkaniyetli politika üretmeye tercih etmesi, yoksullaşma ayrıca topluma yukarıdan bakan bir siyasetçi profillerinin ortaya çıkması etkili oldu” dedi.
“İstanbul ve Ankara Belediyelerinin başarılı belediyecilik uygulamasının etkisi var”
Yerel seçimlerde CHP’nin mutlak bir başarısından söz edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Tosun, “Her şeyden önce çok uzun bir süre sonra ilk kez birinci parti oluyor. Ve bu bir genel seçim olsaydı CHP mecliste çoğunluğu elde edemese de ufak bir destekle muhalefet iktidara gelecekti. Öyle bir tabloda var karşımızda. Bu başarının nedenleri neler? Seçmende CHP’nin değişmekte olan bir parti olduğu şeklinde bir algı gelişiyor. Bunda kurultayda yeni bir yönetimin iş başına gelmesi ve yeni yönetimin partinin ideolojik kimliğini öne çıkarmak yerine daha ziyade yerel yönetimlerde neyi yapacaklarını topluma iyi anlatması. Hem ekonomik krizle mücadele edeceği hem sosyal belediyecilik hem adil tarafsız bir belediye yönetimi gibi. Seçmenin bu kez CHP’nin samimi olduğuna ilişkin bir kanaat geliştirdi düşüncesindeyim. CHP’ye ilişkin negatif algı kırılmış görülüyor. Bunda CHP’nin yeni yönetimin özellikle İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye yönetimlerinin başarı belediyecilik uygulamalarının da etkisi var.
AK Parti’den uzaklaşan seçmen nereye gidiyor?
“Yeniden Refah Partisi’nin oylarında 14 Mayıs’a göre 1 buçuk milyon civarında bir artış söz konusu” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Tosun sözlerini şöyle sürdürdü;
“Yeniden Refah Partisi’ne yönelen seçmen kitlesinin çok büyük ölçüde AKP’ye geçmişte oy vermiş seçmenler olduğu kabaca bir sonuçlara bakıldığında görülüyor. Özellikle sistemin gidişatından, yaşanan ekonomik krizden, gelir dağılımı adaletsizliğinden tepki duyan geçmişte AKP’ye oy vermiş muhafazakar yoksul seçmenin bu kez tercihini Yeniden Refah Partisi’nden yana kullandığı anlaşılıyor. Birde özellikle AKP’nin üretmiş olduğu sistemden yeteri ölçüde katkı alamayan orta sınıfın, küçük esnafın, tüccarın da Anadolu’nun bazı kentlerinde alternatif muhafazakâr parti olarak Yeniden Refah Partisi’ni görmeleri bir de özellikle geçmişte Necmettin Erbakan’a duyulan güven, sadakat bağı Erbakan markası da bir araya gelince böyle bir başarıdan söz edilebilir”
“İktidar gidilecek bir seçimde meclis çoğunluğunu kaybedebilir”
Bu koşullarda erken seçime gidilme olasılığının düşük olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tosun, “Her şeyden önce iktidar partileri istemez. Çünkü oylarının düştüğü bir ortamda erken seçime gitmek politik intihar olur” değerlendirmesinde bulundu. İktidarın gidilecek bir seçimde meclis çoğunluğunu kaybetme ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tosun sözlerine şöyle tamamladı;
“Muhalefetin zorlaması durumunda bir erken seçim olur mu? Burada cumhurbaşkanın kararı çok önemli. Çünkü erken seçime gidilirse anayasaya göre yeniden cumhurbaşkanı adayı olma ihtimali var. Ekonomik krizin yol açtığı sorunları bir miktar çözmeden iktidarın erken seçime gitme olasılığını çok düşük olduğunu görüyorum. Muhalefet açısından bakıldığında da özellikle CHP kazanmış olduğu belediyelerle kendi rüştünü ispat etmek isteyecektir. Tıpkı İstanbul ve Ankara’da olduğu gibi. Ancak ondan sonra bir erken seçim tartışmasını muhalefet başlatabilir. Bunun da en az 1,5-2 yıl süreceği kanaatindeyim”