Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet-Gelecek Meclis grubunda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Saadet-Gelecek Meclis grup toplantısında Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır ziyaretine ilişkin, “Esma için gözyaşı döktüğünüzü unuttunuz” dedi.
Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2017'de "İstanbul'a İhanet ettik" sözlerini hatırlatarak, İstanbul'da olası bir deprem olması halinde, "Erdoğan'ın İstanbul'a ihanetinin bedelini deprem olursa enkaz altında kalanlar ödeyecek." ifadelerini kullandı.
“Türk siyasetinin en büyük eksikliği emin olma vasfını kaybetmektir”
Yerel seçimlerin yaklaştığını ve siyasetin bir sınamadan daha geçtiğini ifade eden Davutoğlu, “Bugün Türk siyasetinin en büyük eksikliği emin olma vasfını kaybetmektir. Erdoğan'ın Ordu'da ‘doğalgaz ben varsam var ben yoksa yok’ diyen bir Cumhurbaşkanına bu insanlar nasıl güven duyacaklar” diye konuştu.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Demokrasilerde siz seçimi kazanırsanız o ana kadar bir bir partinin genel başkanı ya da adayısınız. Seçimi kazandığınız gece o andan itibaren bütün ülkenin hükümetisiniz. Şimdi bu ülke insanları nasıl güven duyacakları Cumhurbaşkanlarına. Bana oy verirseniz doğal gaz gelir hizmet gelir. Bana oy vermezsiniz ne doğal gaz gelir ne hizmet gelir demek siz benden emin olmayın ben emin bir insan değilim demektir.
Sayın Cumhurbaşkanı Anayasa kararını hazmedemiyorum dedi. Biz de hazmedemiyoruz. Siz Anayasa Mahkemesinin insan haklarını esas alan bir kararını hazmedemiyorsunuz. Bakın biz neleri hazmedemiyoruz. ABD Başkanı'nın Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı aptal olma diye mektup göndermesini hazmedemiyoruz Sayın Erdoğan
İliç'te hala 9 işçimiz çıkarılamadı, kim bunun sorumlusu. 1 hafta geçti, 6 asli kusurlu bulundu.
Depremde o kadar felaket yaşandı. O binalara izinleri kim verdi. Erdoğan'ın İstanbul'a ihanetinin bedelini deprem olursa enkaz altında kalanlar ödeyecek.
İliç'te suçlu dağ, ülkeyi yönetenler suçlu değil. Eğer bu facia başka dönemde yaşansa kimi suçlucaktık?”